08 Mart 2019 06:21

Türk-İş: Yasalardaki ‘eşitlik’ kadınların mağduriyetini gidermedi

Türk-İş, 8 Mart dolayısıyla paylaştığı mesajda yasalara rağmen cinsiyet eşitliğinin hayat bulmadığına dikkat çekti.

Fotoğraf: Vedat Yalvaç/EVRENSEL

Paylaş

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş) 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel paylaşılan mesajında kağıt üzerinde cinsiyet eşitliğinin hafif de olsa sağlanmış olmasına rağmen, “uygulamada kadının mağduriyetinin halen giderilememiş” olduğuna dikkat çekildi.

Türk-İş’in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajında şu değerlendirme yapıldı:
“Günümüz dünyasında çağdaş toplumları tanımlayan en önemli özelliklerden biri insanların eşit ve özgür doğdukları düşüncesidir. Ancak, bu düşüncenin gerçek yaşamda karşılığını bulamaması ezilen, aşağılanan ve hor görülen kesimlerin dayanışmasını beraberinde getirmiştir.

8 Mart; ezilen, aşağılanan ve hor görülen kadınların 1857 yılında ağır çalışma koşullarına karşı başlattıkları mücadelenin yıl dönümüdür. Kadına her şeyden önce insan olmaktan kaynaklanan değerin verilmemesi, 1857 yılında başlayan kadın dayanışmasını beraberinde getirmiştir. Bıçağın kemiğe dayandığı o günde, 129 kadın işçinin hayatını kaybetmesiyle başlayan bu mücadele asırları aşarak bu günlere ulaşmıştır. Geçen yüzyıllar içinde kadınların hak ettiği yerde olabilmesi için gereken çalışmalar yapılmış, ama ülkemiz de dâhil olmak üzere kimi ülkelerde hala istenilen noktaya gelinememiştir.

“YASALARDAKİ ‘EŞİTLİK’ KADININ MAĞDURİYETİNİ GİREDEMEDİ”

Eşitlik kavramı ile kadın erkek arasında yasalar önünde büyük ölçüde eşitlik sağlamışken, uygulamada kadının mağduriyeti halen giderilememiş ve adalet sağlanamamıştır. Küresel ekonominin dayattığı işsizlik ile güvencesiz çalışma koşullarından en çok kadınlar etkilenmekte ve ekonomik krizlerin aile hayatına yansıyan yıkıcı etkileri de en çok kadınları mağdur etmektedir.

“KADINLAR DÜŞÜK ÜCRETLE VE GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRILIYOR”

Eve iş verme, yarı zamanlı çalışma gibi esnek çalışma biçimlerinin en olumsuz hallerini çoğunlukla kadınlarımız yaşamakta ve yine çoğunlukla kadınlarımız, emek yoğun işlerde düşük ücretle, sosyal güvenceden ve örgütlenmeden yoksun bir şekilde çalıştırılmaktadır.

Ülkemizde zihniyet yapısı değişmediği sürece, düzenlenen yasalar etkin olamayacak, yasal gelişmelerin sağlanması da pek bir önem arz etmeyecektir. Zihniyet değişimi için toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimlerine gereken önem verilmelidir. Cinsiyet eşitliği eğitimlerinin tüm eğitim süreçlerini kapsayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Zihniyet değişimi ile birlikte kadınların çağdaş yaşama aktif katılımının önündeki engeller teker teker kaldırılacaktır.

“KADIN ÖZEL ALANA HAPSEDİLMEK İSTENİYOR”

Kadının, cinsiyeti nedeniyle şefkatli, anlayışlı ve fedakâr olması gibi özellikler yüklenerek, hane içindeki bakım hizmetleri ve ev işleri gibi tüm sorumlukları içerisinde barındıran ‘özel alana’ hapsolması istenmektedir. Bu durumda erkeğin de hane dışındaki işlerle sorumlu tutularak, “kamusal alanda” yer alması sağlanmaktadır.

Kadınlarımızın ister sosyal hayatta isterse çalışma hayatında onurlu bir şekilde hak ettikleri statüyü kazanmaları ve yücelmeleri için öncelikle kadının öneminin ve kadına saygının benimsenmesi gerekmektedir.

Daha insan hakları merkezli, yaşanabilir bir dünya için kadının etkinlik alanının güçlendirilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk ve benzeri alanlarda fırsat ve olanaklardan eşit düzeyde yararlanması, kadın ve erkeğe verilen hakların, yüklenen sorumlulukların adil bir biçimde dağıtılması son derece önemlidir.” (DHA)

ÖNCEKİ HABER

Bartın | 31 Mart 2019 yerel seçim sonuçları

SONRAKİ HABER

Kocaeli Adayı Başaran sınırları aştı, Sapanca’da kadınlarla buluştu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa