Nar ve kar zamanı: Umut, özlem, bekleyiş
12 Eylül dönemini anlatan Nar Zamanı ve Kar Zamanı isimli kısa filmlerin yönetmeni Cevahir Çokbilir’le konuştuk.

Nar Zamanı ve Kar Zamanı filmlerinin afişi (Kolaj: Evrensel)
İsmail AFACAN
İstanbul
12 Eylül dönemini anlatan Nar Zamanı ve Kar Zamanı isimli kısa filmler ulusal ve uluslararası birçok ödüle değer görüldü. Oğlu, askerler tarafından götürülen bir annenin bekleyişine odaklanan filmler Yönetmen Cevahir Çokbilir imzası taşıyor.
Metaforik ve psikolojik anlatımıyla dikkat çeken Nar Zamanı ve Kar Zamanı’nı Cevahir Çokbilir’le konuştuk. Kısa filmlerin darbeler üzerine tekrar düşünmeye ve sorgulamaya itmiş olmasının önemli olduğunu dile getiren Çokbilir nar metaforu için “Bekleyişi, anneyi, çürümesiyle geçen zamanı ve annenin inatla saklamasıyla umudu temsil ediyor” dedi.
Nar Zamanı ve Kar Zamanı isimli iki kısa filminizde 12 Eylül’ü anlatıyorsunuz. 12 Eylül’e dair kısa film çekme fikri nasıl ortaya çıktı?
Ankara Üniversitesi, Radyo TV ve Sinema Bölümünü kazandığım yıl 12 Eylül ile ilgili bir belgesel çekmek istiyordum. Tatil dönemlerinde bu fikri ailem ile paylaştığımda, annem “Anam bize narları yedirmezdi 12 Eylül’de” dedi. Ben de neden diye sordum ve cevabını öykü taslağı olarak bana gönderdi annem. Sonra ortaya Nar Zamanı ve ardından Kar Zamanı çıktı...
İki filmde de nar metaforu karşımıza çıkıyor. 12 Eylül ve narı sizin kurgunuzda birleştiren şeyler nelerdi.
Açıkçası Nar Zamanı’nı çekerken niyetim metafor olarak kullanmaktan ziyade hikayeyi güçlü kılmak ve doğru anlatmak adına tercih ettiğim bir durumdu. Yani filmi çekerken aslında narı metafor olarak kullanayım diye bir düşüncem yoktu. Filmin, hikayenin yapısına uygun olarak böyle anlatmayı tercih ettim. Nar burada bekleyişi, anneyi, çürümesiyle geçen zamanı, bir yanıyla da tabii ki yeniden meyveleşmesi ve annenin inatla saklamasıyla umudu temsil ediyor, diyebiliriz.
Filmleri neden seriye dönüştürdünüz. Nar Zamanı ile Kar Zamanı’nı birbirinden ayıran nedir? Sanki ilkinde olay ikincisinde süreç vardı. Neler söylemek istersiniz?
Nar Zamanı’nın açılış sahnesini saymazsak iki filmde de mevsim döngülerine ve uzun yıllara yayılan bir anlatım var. Nar Zamanı’nın açılış sahnesi olan Mustafa’yı askerlerin götürmesi, tren yolundaki bekleyiş ve nar ağacının altında Hatice’nin uyanışı tek planda çekilecek bir sahneydi fakat uygun mekan bulamayınca rüya-gerçek birleşimini tek planda anlatacağımız açılış sahnesini keserek anlatma yöntemine gitmek zorunda kalarak anlattığımız için bir olay anlatısı çıktı ortaya.
Darbeciler tarafından götürülen ve bir daha geri dönemeyen Mustafa’nın annesinin yaşadığı travma anlatılıyor filmlerde... Hikaye gerçek mi, yoksa kurgu mu?
Mustafa döndü mü sizce? Hatice (anne) yaşlanıyor fakat iki filmde de Mustafa’nın gelip gelmediğini bilmiyoruz. İki filmde de yaşanmış olaylardan esinlendik fakat tamamıyla gerçek değil.
Filmde Mustafa’nın annesinin yaşadığı bekleyişi ve bunalımı anlatırken zamansal geçişler kullanılıyor. Rüyalardan yararlanılıyor. Çocukluklar karşımıza çıkıyor?
Bekleyişi anlatmanın en güzel yolu rüyalardır aslında. İnsan, rüyasında genellikle sevdiği/sevdikleri insanı görür. Birbiriyle bağlantılı olmasa da bütünsel düşündüğümüzde Mustafa’nın Nar Zamanı’ndaki koşup arkasından annenin yetişmeye çalıştığı sahne, Mustafa’nın çocukluğunda kameraya doğru gelip nar yediği sahne aslında bu bekleyişi anlatmaya yönelik araçlardı. Rüyaların ve hayal zamanların iki filmin ana unsurlarını, hikayeyi destekleyici biçimsellikte olmasını ben tercih ettim.
Çeşitli festivallerde kısa filmlerinizin gösterimleri yapıldı. İzleyicilerden nasıl tepkiler aldınız?
Nar Zamanı ile 7 ulusal ve uluslararası, yeni filmimiz Kar Zamanı ile de uluslararası 8 ödül aldık. İki filmin de benim gözlemlediğim seyirci tepkisi anlamındaki en önemli yanı, darbeler üzerine tekrar düşünmeye ve sorgulamaya itmiş olması. Bunu genel olarak gösterimler sırasında seyircilerin hissiyatı olarak da filmleri izlediklerinde görüyorum. Genel anlamda iki film de beğenildi fakat benim açımdan filmlerin seyirci tarafından anlaşılması ve beğenilmesi, özellikle televizyon dizilerinin seyretme kültürünü değiştirdiği bir dönemde önemli diye düşünüyorum.
Evrensel'i Takip Et