Bir ulusun müzisyeni; Mihemed Şêxo
9 Mart 1989’da yaşamını yitiren Qamişlo'lu Kürt aydın ve müzisyen Mihemed Şêxo'nun her Kürt için her an duygulara hitap eden bir şarkısı vardır.
Mihemed Şêxo
Zeyneb YAŞ
Gerçek adı Mihemed Salih Şêxmûs Ehmed olan Mihemed Şêxo aynı zamanda “Feleğin Babası” olarak da tanınır. 1948 yılının Şubat ayında, Qamişlo’nun Xecokê köyünde 11 kardeşin en büyüğü olarak dünyaya gelir. Okula gitmeden evvel köy imamından Arapça ve Kur’an okumayı öğrenir, ailesinin maddi sıkıntılarından dolayı okula geç başlar. 1967 yılında Suriye ile İsrail arasında yaşanan savaştan dolayı Suriye’de eğitim durur ve ekonomik yaşam çöküntüye uğrar. O dönemde mecburen eğitimine ara verip ailesine destek olur.
Ailesi bahçelerde yarıcılık yapmaktadır. Bu nedenle birçok köy gezmektedirler. Çocukluğundan beri o köylerde düzenlenen gecelerde hazır bulunur. Müzikle ilgilenen bir ailede büyür. Bahse konu geceler babasının kılam ve şarkılarıyla şenlenir.
Mihemed Şêxo, çocukluğundan beri hep enstrüman çalmak ister, kendince bidonlardan ve galonlardan enstrümanlar yapar ve çalar. Amcası enstrüman yapımında ustadır. Bir gün bir saz yapar ve yeğenine armağan eder. Amcasının müzik aşkı kendisini çok etkiler. 1965-1966 yıllarında Qamişlo’da birçok kez Aram Tigran’ı dinleme fırsatı bulur, onunla tanışır, onun sesini ve sözünü çok sever.
1968’de bir saz satın alır ve folklorik şarkılar söylemeye başlar. Daha sonra müzik sanatına dair bir yol seçer ve şöyle der: “Benim şarkılarım yeni. Kökleri Botan, Badînan ve Mardin’e dayanır. Folklorik şarkıları Meyremxan, Nesrîn Şêrwan, Mihemed Arif Cizîrî, Hesen Cizîrî gibi Botanlı sanatçılardan daha iyi söyleyemem. O zaman neden söyleyeyim ki? İyisi mi insanların seveceği bir iş çıkarayım.” [1]
SURİYE'DE KÜRT AYDINLARININ GÜCÜ
Osmanlı Devleti’nin yıkılışından ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra birçok siyasetçi, aydın, yazar ve sanatçı baskılardan dolayı Suriye’ye geçer, hatta tüm Suriye’nin genelinde yaygın olarak yaşamaya başlar. Aydınların bu göçü Suriye’de ulusal duyguların ve aydınlıkçı hareketin güçlenmesinde önemli rol oynar. Bu aydınlardan sonraki nesiller bu anlayışla var olur ki biri de Mihemed Şêxo’dur. Cigerxwîn, Seydayê Tîrêj, Osman Sebrî, Bêbuhar ve diğerlerinin şiirleriyle hemhal olur. Meyrem Xan, Seîd Axayê Cizîrî, Karapêtê Xaço, Mişo Bekabûr, Cemîlê Horo, Seîd Yûsif ve daha onlarca müzisyenin bıraktığı miras Rojava’da Kürt sanatının ve müziğinin gelişimi için önemli bir mihenk taşı olur. Tüm baskı ve zorluklara rağmen ulusal duygular edebiyat ve sanatla en üst düzeye çıkar Mihemed Şêxo Kürt müziğine yeni bir soluk kazandırmak istediğinde. Bağdat ve Erivan radyoları çok kıymetli bir misyonu yerine getirmektedir Kürt müziğine dair zenginliğin aktarılması için. Zengin Kürt müziği Kürt halkının duygularını çok etkilemektedir ve bu sayede sınır tanımadan halkın maneviyatını güçlendirmektedir. Hatta epeyce sanatçı siyasi meramlarını şiir ve müzikle birbirlerine iletmektedirler. Mihemed Şêxo da öyle biridir ki Kürdistan’ı, koklasınlar diye bir gül gibi sunmuştur her Kürde.
“BEN ÖLÜMDEN VE ÖLDÜRÜLMEKTEN KORKMUYORUM, SAZIM KALEM VE SILAHTIR”
1969 yılında daha özgür bir ülkede müzik yapmak üzere Türkiye’ye geçer ama istediğini yapamaz, geri döner ve sonra kaçak yollarla Lübnan’a gider. Beyrut’ta saz ve müzik eğitimi alır. Newroz ve Serkeftin (Zafer) grubunda profesyonel olarak sanatsal çalışmalara başlar. 11 Mart 1970’te otonomi elde eden Güney Kürdistan’a destek ve dayanışma amacıyla 18 Aralık 1971’de Beyrut’un Rivoli sinemasında bir şenlik düzenlenir. O da bu geceye katılır. Bu etkinlik Mihemed Şêxo’nun devrimci yaşamında çok önemli bir dönüm noktası olur.
1972 yılında bir etkinlik için Bağdat’a gider, Bağdat Radyosu’nda birkaç şarkısını kaydeder. Orada dönemin Kürt sanatçılarıyla görüşür ve onları yakından tanır. Bağdat Radyosu’nda şarkıları yayınlandıktan sonra Suriye rejimi Kürtçe şarkılar söylememesi için onu tehdit eder ve ona şöyle denir: “Parmaklarını keseriz senin!”. O da “O zaman dilimle müziğimi sürdürürüm” der. Buna öfkelenen rejim güçleri “Dilini de keseriz” derler. Şêxo cevaben şöyle der: “O zaman da gözlerimle şarkılarımı söylerim. Halkım gözlerime bakıp ne demek istediğimi anlar”. Bunun sonrasında hapislik ve zindan temaları, şarkılarına ilham olur. “Ölümden ve öldürülmekten korkmuyorum, sazım kalem ve tüfektir” der ve 1974 yılında peşmerge güçlerine katılır, sazının yanına tüfeğini koyar.
Eşsiz bir ustalıkla sanatını icra eden Mihemed Şêxo kürdi bir ruhla şarkılarına modern bir biçim vermiş ve halka sunmuştur. Öyle bir ustalık ki bu şarkıları birer başyapıta dönüşmüş ve hiçbir zaman eskimemiştir. Her Kürt için her an duygulara hitap eden bir şarkısı vardır.
Mihemed Şêxo, tüm yaşamı boyunca yoksulluk çekmiş ve zulüm görmüştür. 9 Mart 1989’da, henüz 41 yaşındayken yüreğinde Kürdistan özlemiyle hayata gözlerini yumar. Ama aydın duruşu, yurtseverliği ve müziğiyle hala hafızalardaki yerini korumaktadır.
Şöyle vasiyet eder:
“Ey yaşayanlar, ben ölünce
Gömmeyin herkes gibi
Mezarımı dağların dibine kazın
İki belik olsun mezar taşlarım
Her Mart’ta uyandırın beni
Ki neşelendireyim hepimizi”
Kürtçeden kısaltarak çeviren: Reşo Ronahî
*Bu yazı Dilop Dergisi’nin ilk sayısında(Mart-Nisan 2018) yayınlanmıştır.
[1] Armanc Dergisi, Eylül 1986, Röportaj