11 Mart 2019 09:55

Taksim Dayanışması: Gezi'nin değerlerine sahip çıkmaya devam edeceğiz

Taksim Dayanışması, Gezi iddianamesine ilişkin basın açıklaması düzenledi. Direnişin taleplerine ve değerlerine sahip çıkacaklarının mesajı verildi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Taksim Dayanışması, 657 sayfalık Gezi iddianamesine ilişkin basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya katılan kurum temsilcileri, hükümet ve yargı eliyle kirletilmeye çalışılan Gezi Direnişi’nin, taleplerine ve değerlerine sahip çıkacaklarının mesajını verdi.

“Karanlık gider Gezi kalır” pankartının açıldığı basın açıklamasına, Taksim Dayanışması bileşenlerinin yanı sıra HDP Milletvekili Hüda Kaya, Oya Ersoy ve Musa Piroğlu, CHP Milletvekili Ali Şeker ve Sezgin Tanrıkulu, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, CHP Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Alper Taş, Antikapitalist Müslümanlar’dan İhsan Eliaçık, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan, Barış İçin Akademisyenler de katıldı.

Taksim Dayanışması adına hazırlanan ortak basın metnini Mücella Yapıcı okudu. Gezi’nin bu toprakların eşitlik ve adalet umudu olduğunu vurgulayan Yapıcı, Gezi Direnişi'nin, hukuka ve gerçeğe aykırı bir şekilde karalanmaya, temel hak talepleri suç unsuru gibi gösterilmeye, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği çarpıtılmaya çalışıldığını kaydetti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından geçtiğimiz hafta kabul edilen iddianameye ilişkin açıklamalarda bulunan Yapıcı, “Hiçbir somut delile dayanmayan, tamamen komplo teorilerinden ilhamla yazılmış akıl dışı bir iddianameyle Gezi’nin tarihi yeniden yazılmak isteniyor. Çaresizce iddia ettiğiniz gibi içeriden veya dışarıdan bir şefi, reisi, yönlendiricisi, talimat vereni, tepe örgütü, finansörü yoktur! Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz.” dedi.

"GEZİ’NİN GERÇEK SANIKLARI İDDİANAMEDE MAĞDUR SIFATIYLA YER ALIYOR"

Yapıcı, 16 kişinin ağırlaştırılmış müebbet ve bir dizi ek ceza istemiyle yargılanacak olmalarını, "Yargı erkinin siyasal iktidarın bekasını korumakla görevli bir birime dönüştüğünü gösteren son örnek” olarak değerlendirdi. Yapıcı, “Gezi sürecine dair asıl hesap vermesi gerekenler, bu iddianamede davacı ve mağdur sıfatlarıyla yer almaktadırlar. Onlarca arkadaşımızın ölümüne, onlarcasının gözlerini kaybetmesine, binlercesinin yaralanmasına sebep olan akıl almaz polis şiddetinin emirlerini verenler, bu şiddeti uygulayanları koruyup kollayanlardır Gezi’nin gerçek sanıkları. Kendi yurttaşlarının yurdun dört bir yanından barışçıl eylemlerle haykırdıkları haklı ve meşru taleplerine kulak vermek yerine; devletin adalet mekanizmasını, bu demokratik talepleri bastırmak ve toplumun bir kesiminden düşman yaratmak için kullanmak isteyenlerdir Gezi’nin gerçek sanıkları.” diye konuştu.

"ADALET MEKANİZMASININ İTİBARINI YERLE BİR ETTİ"

Yapıcı, hazırlanan iddianamenin, asgari hukuk normlarını gözetmeden “anlaşılmıştır”, “değerlendirilmiştir”, “kıymetlendirilmiştir” gibi ifadelerle hiç bir somut delil ortaya koyamadığını kaydetti: “Bu iddianameyi yazanların, özel hayatların ifşasından başka hiçbir hukuki iddiaya dayanak oluşturmayan telefon tapelerini sayfalarca peş peşe dizmelerinden, hukuk dışı bazı amaçlara hizmet etmeyi amaçladıkları ‘anlaşılmaktadır’. Asıl üzücü olan ise, içerdiği tamamen dayanaksız, hayal ürünü iddialarla tam bir hukuk garabeti olan bu sözde iddianamenin, toplum nezdinde zaten güvenilirliğini kaybetmiğ olan adalet mekanizmasının itibarını bir kere daha yerle bir etmesi. Bu akıl ve hukuk dışı iddianame derhal geri çekilmeli, iddianamede görüldüşü üzere somut hiçbir delil olmadığı halde kurgu ithamlarla tutuklu yargılanan Mehmet Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu derhal serbest bırakılmalıdır.”

"TALEPLERİMİZİN ARKASINDA DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ"

Yapıcı, 16 kişi nezdinde, Türkiye’nin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşın yargılanmak istediğini belirterek, “Milyonları da yargılasanız, bu gerçeği yok edemeyeceksiniz. Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz. Biz Taksim Dayanışması olarak; 2012 yılının Şubat ayında ilk toplantımızı yaptığımız andaki taleplerimizin de, Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesildiği ve çadırlarımızın yakıldığı günlerdeki tepkimizin de, gencecik çocuklarımıza kıyan polis şiddetinden hesap soran tutumumuzun da, parklarda, meydanlarda, sokaklarda özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam talep eden milyonların taleplerinin de kararlılıkla arkasında durmaya devam edeceğiz.” dedi.

"AKP HUKUKU, MUHALEFETİ SUSTURMAK İÇİN KULLANIYOR"

TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz, iddianamenin ‘FETÖ’ üyeliği ile suçlanan savcı Muammer Akkaş tarafından 2014’te hazırlanan iddianame ile aynı olduğunu ifade etti. Koramaz, “Gezi’yi FETÖ’ye bağlıyorlardı şimdi FETÖ’cülerin iddianamesiyle arkadaşlarımızı yargılıyorlar. Aynı suçlama ve iddianame ile iki kez yargılama yapılamaz. Bu hukuka aykırıdır. AKP, hukuku toplumsal muhalefeti susturmanın aracı olarak kullanıyor. Bu dava da onun aracıdır. Gezi bu ülkenin başına gelmiş en iyi şeydir. Kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar korkmayacak, eşit, özgür ve demokratik Türkiye için mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.

"İKTİDAR ALGI YÖNETİYOR"

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise şu ifadeleri kullandı: “Gezi bize yaşatılmak istenen Türkiye’ye ilk büyük isyanımızdı, bir kişinin ağzından çıkan sözün kanun sayılmasına ilk büyük itirazdı. Gezi asla yenilmeyecek kadar kadındır, dünya düşlerimizin resmini yapacak kadar gençtir. Hayal ürünü iddianame ile bunun yeniden gündemleştirilme nedeni, siyasi iktidarın yönetemediği ülkede bu tür iddialarla toplumun algısını yönetmeye çalışmasıdır. Geziye sahip çıkıp demokrasiyi kendi ellerimizle kuracağız.”

"GEZİ'NİN IŞIĞI SÖNMEYECEK'

KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, Gezi’nin yeniden hedef alınmasını şu sözlerle açıkladı: “Kutuplaştırıcı siyaset izleyen iktidar, karşıtı gördüğü düşüncelere saldırdı. Gezi o yüzden hedef alındı. Kendiliğinden bir hareketi iktidar aklıyla bir yerlere bağlamak ancak böyle bir iktidarın aklı olabilirdi. Gezi’nin taleplerine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Gezi’nin ışığı hiçbir zaman sönmeyecek.” TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman da, hekimler olarak yargılananların yanında olmaya devam edeceklerini söyledi.

"KABATAŞ'TAN EZAN YALANINA KADIN DÜŞMANLIĞI"

Daha sonra söz alan HDP Milletvekili Hüda Kaya, çocuklarının ve torunlarının Gezi Direnişi boyunca parktaki çadırlarda olduğunu anlattı. kendisini de İslami kesimden muhalif ve feminist kadınlarla duvarlardaki cinsiyetçi ve eril küfürleri silmek için yürüyen kadınlar arasında olduğunu belirten Kaya, “Dönemin başbakanının annesiyle ilgili cinsiyetçi eril küfürleri silenler arasında biz de vardık. Kadın düşmanlığında sınır tanımayan bir zihniyet ile karşı karşıyayız. Dün Kabataş’ta ‘başörtülü bacıma saldırdılar’ yalanlarından ezana saldırdılar yalanlarına geldik. Bu iddialarını ispat edemeyecekler. Gezi’nin ruhu var oldukça biz de var olmaya devam edeceğiz. Gezi’de olmak suçsa hepimiz gezideydik.” dedi.

"ERDOĞAN’IN ASKERİ OLMAYIN"

Sanatçılar Girişimi adına konuşan Ataol Behramoğlu ise, iktidarın Türkiye’yi iç savaşa sürüklemeye çalıştığını ifade etti. Behramoğlu, Gezi’nin değerlerine sahip çıkacaklarını ve yargılananların yanında olacaklarını belirterek, “Yargıçlara seslenmek istiyorum, Erdoğan’ın askerleri olmayın. Türkiye Cumhuriyeti’nin, aydınlanmanın, hukukun yargıçları olun.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Oluç: Seçim usulsüzlükleri HDP dışındaki partilerin de sorunu

SONRAKİ HABER

"Kira yardımlarınız yapıldı" diyerek Erdoğan'ın mitingine çağırdılar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa