12 Mart 2019 06:55
Son Güncellenme Tarihi: 12 Mart 2019 06:59

Gazi Katliamı'nın 24. yıl dönümü: Adalet talebi sürüyor

22 kişinin hayatını kaybettiği Gazi Katliamı'nın 24. yıl dönümünde yaşamını yitirenlerin yakınları adalet talebini dile getirmeyi sürdürüyor.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Ferhat ÇELİK

Bugün 12 Mart. 24 yıl önce bugün İstanbul'da çoğunlukla Alevilerin yaşadığı Gazi Mahallesi'nde 5 kıraathane ve bir pastanenin taranmasıyla 22 kişi hayatına kaybetti. Katliamda yaşamını yitirenlerin yakınları adalet talebini dile getirmeye devam ederken hukukçular ise bu tip davalarda zaman aşımı olamayacağını vurguluyor.

ZEYNEP POYRAZ'IN AİLESİ ADALET İSTİYOR

Üzerinden 24 yıl geçen Gazi Katliamı’nda yaşamını yitiren Zeynep Poyraz’ın ailesi, katillerin cezalandırması için adalet beklediklerini ifade ederek, hayatları boyunca yaşamadıkları acıyı devletin kendilerine yaşattığını söyledi.

Gazi Katliamı’nda 24 yaşındaki kızı Zeynep Poyraz’ı kaybeden Türkmen Poyraz, yaşadıklarını anlattı. Poyraz, Gazi’de kahvenin tarandığı ve bir Alevi dedesinin öldüğü haberini gördüğünde Zeynep’in kendisine ‘Hadi oraya gidelim’ dediğini aktararak; “Zeynep dışarı çıktı ve milleti topladı. Ben de onlarla gittim. Olayın yaşandığı yere gittiğimizde çok kalabalıktı. Sokakta insanlar yürüyordu. Cemevinin oraya gittik. Polisler oraya gelenleri cemevine doldurmuştu. Zeynep gitti. Ben de o sırada cemevinin önüne gittim. Orada biri çocukları toplamış ve onlara ‘Camı kırın, parçalayın’ diye talimat veriyordu. O kişi, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’dı. Onlara ‘Siz buralardan ne istiyorsunuz. Neden buraları parçalıyorsunuz?​’ diye sordum. Ondan sonra oturup ağlamaya başladım. Bir süre sonra babası Zeynep’le birlikte yanıma geldi. Polisler de oraya gelip bizi zorla camiye götürüp oraya doldurmak istedi. Amaçları sokakta Alevi-Sünni kavgasını başlatmaktı” diye konuştu.

"VURULDUĞUNU DUYUNCA YIĞILDIM"

Zeynep’in öldürüldüğünü bir arkadaşından öğrendiklerini belirten Poyraz şöyle devam etti:

“Zeynep’in vurulduğunu duyunca yığılıp kaldım öylece. Polisler Zeynep’in Gazi’de defnedilmesini istemedi. Ama ben Zeynep’in Gazi’de öldüğünü ve onu Gazi’de gömeceğimi söyledim. Cenazeleri kaldırdığımızda hiç kimseyi mezarlığa almıyorlardı. Ben gittim ve gireceğimi söyledim. O zaman İçişleri Bakanı, Emniyet Müdürü hepsi ‘Teyze senin kızını dağdakiler vurdu’ dedi. Ben onlara ‘Bana bakın ben de Kürtüm, Kürtler neden bizi öldürsün, siz vurdunuz siz’ dedim.”

"ANITLARIMIZ DAHİ GÖZALTINA ALINDI"

Zeynep’in babası Cemal Poyraz da “İnsanlar sokaklarda polislere neden katilleri yakalamıyorsunuz diye bağırıyordu. İlk günden sonra o ilk geceki katiller işlerini devlete bıraktı. Bu sefer, devlet genç yaşlı demeden insanları vuruyordu. Bütün bunlar 12 Mart’ta yaşandı. Ayın 13’ünde büyük bir direniş oldu. Ayın 14’ündeyse cenazelerimizi toplu olarak bir yere gömmek istedik. Ama o zaman bütün cenazelerin bir arada gömülmesine izin verilmedi. Bizler de farklı yerlere cenazelerimizi defnettik. 43 gün sonra tekrar bütün cenazelerimizi mezarlarından çıkarıp toplu olarak bir yere alıp anıt yaptık. Devlet anıtlarımızı dahi gözaltına aldı. 1 ay boyunca anıtlarımız gözaltında kaldı” diye konuştu.

"24 YILDIR ADALET BEKLİYORUZ"

“Hayatımız boyunca yaşamadığımız acıları devlet bize yaşattı” diyen baba Poyraz, olayların üzerinden 24 yıl geçmesine rağmen devletin adalet getirmek yerine sürekli olarak katliamı yapanları koruduğunu ifade etti. O dönemde içişleri bakanının olayları başkasına mal etmeye çalıştığını söyleyen baba Poyraz, “Ortalıkta elinde apaçık silah olan ve etrafı tarayanlar bellidir. Bunların eline o silahları verenler bellidir. Biz bunu devletin içerisinde karanlık güçlerin yaptığını biliyoruz. Tansu Çiller ne diyordu? ‘Devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir’ diyordu. Bizler 24 yıldır bunlardan adalet bekliyorduk. Ama bunların adaleti başlarına çalınsın. Bizi bu acılarla götürecekler. Bugün katliamın 24’üncü yılı. Şimdiden tüylerim diken diken olmuş durumda. Ne umutlarla 24 yaşında bir genç yetiştirdik. 24 yıldır katillere gereken cezalar verilir mi diye bekliyoruz” şeklinde konuştu.

AVUKAT TUNCER: GAZİ GİBİ DAVALARDA ZAMAN AŞIMI OLMAZ

Davanın yeniden görülmeye başlandığı süreçte  Gazi Katliamı Davasının zaman aşımına uğratılmak istendiğini belirten Avukat Gülizar Tuncer, "Devletin eliyle gerçekleştirilmiş büyük bir katliam ve insanlığa karşı bir suç var ortada. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz" dedi.

Olaylara ilişkin Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” iddiasıyla dava açtı. Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, kamu güvenliğinin sağlanamayacağı iddiasıyla Trabzon’a taşındı. 11 Eylül 1995'te Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılama süreci, 5 yıl içinde 31 duruşma yapılarak 3 Mart 2000'de karara bağlandı. Yargılanan 20 polisten 18 i beraat ederken, 2 polis hakkında ise toplam 4 yıl 32 ay hapis cezası verildi.

AİHM, TÜRKİYE'Yİ MAHKUM ETTİ

Yargıtay’ın kararı 11 Temmuz 2002’de onaması üzerine yakınlarını kaybeden 22 kişi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. Yargılama sonucunda mahkeme, 27 Temmuz 2005'te açıklanan kararda Gazi Mahallesi'nde hayatını kaybeden 12 kişi ile Ümraniye'de öldürülen 5 vatandaşın ailelerine tazminat ödenmesine karar verdi. Olaylarda yaşamını yitiren 17 kişi için ayrı ayrı 30 bin Euro tazminat verilmesine hükmeden mahkeme, böylece Türkiye'yi toplam 510 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etti. AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2’nci maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” ve 13’üncü maddesinde düzenlenen “milli makamlara başvuru yollarının kapatılması” hükümlerine aykırı davrandığı kararını da verdi.

ZAMAN AŞIMINA 5 GÜN KALA

Bu kararla avukatlar Ümraniye'deki saldırıya ilişkin soruşturma açılması talebiyle yeniden Ümraniye Başsavcılığı’na başvurdu. 10 yıl boyunca bekletilen dosya, 2015'te soruşturmanın zaman aşımına uğramasına 5 gün kala yaşanan savcı değişikliği ile kabul edildi. Ancak bu kez de İstanbul Anadolu 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi zaman aşımından dosyanın düşürülmesi kararı verdi. Mahkeme, kararına gerekçe olarak ise iddianamenin kabul tarihini gösterdi.  Yapılan temyiz başvurusunu değerlendiren Yargıtay, iddianamenin mahkemece kabul tarihi değil, hazırlandığı tarihin esas alınması gerektiğini belirterek, zaman aşımının dolmadığına hükmetti ve kararı bozdu. Bu karar üzerine davanın ilk duruşması 14 Aralık 2018'de yeniden görüldü. Davanın bir sonraki duruşması tanıkların dinlenmesi için 14-15-16 Mayıs 2019 tarihine ertelendi.

‘DEVLET ELİYLE İŞLENMİŞ BİR KATLİAM’

Yaşanan olayların ardından davanın açılması için yıllarca uğraş verdiklerini ifade eden Avukat Gülizar Tuncer, “Biz davayı açarken birinci talebimiz esas sorumluların cezalandırılmasıydı. Yani o dönemin siyasi ve askeri sorumlularıydı. Orada görünenler sadece tetikçilerdi. Bilfiil o katliamı işleyenlerin, katliamın talimatını verenlerin, onlara ortam ve olanak sağlayan kişilere dava açılmasını istiyorduk ve biz iddiada bulunurken bunun devlet eliyle işlenmiş bir katliam olduğunu söyledik. Bu sadece bizim iddiamız da değildi. O dönemin Emniyet Genel Müdürü Hanefi Avcı açık bir şekilde ‘olayları başlatan bir kontrgerilla grubudur’ dedi. Biz Hanefi Avcı’nın mahkemede dinlenmesini defalarca talep ettik. Ama her defasında reddedildi. Davalar zoraki açıldı ve açıldığında da olaylarda görev yapan sadece 20 polis hakkında dava açıldı. Onlardan da iki kişiye cazalar verildi. O cezalar da daha sonra ertelendi” diye konuştu.  

'MÜŞTEKİ OLARAK GELENLER SANIK OLDU'

Davanın açılması ile birlikte yakınların kaybedenlerin ve yaralıların ailelerinin müşteki sıfatı ile adliyeye gidip ifade verdiklerini aktaran Tuncer, "Onlara da olay yerinde bulundukları gerekçesiyle dava açıldı. Yani müşteki olarak gelenler sanık oldu" dedi. Ailelerin davanın Trabzon'a taşınması ile de mağdur edildiğini belirten Tuncer,  "Her ay ailelerle otobüslerle oraya gidiyorduk. Ama otobüslerimiz sürekli kar maskeli özel ekipler tarafından durduruluyordu" diyerek, ailelerin bu konuda da çok zorluk yaşadığını ifade etti.

BİR SONRAKİ DURUŞMA 14 MAYIS’TA

Aradan 23 yıl geçtikten sonra yeniden davanın görülmeye başladığının ve bir sonraki duruşmanın 14 Mayıs'ta olduğunu ifade eden Tuncel, "Aradan 24 yıl geçmiş hangi tanıkları bulacaksınız. Hangi delilleri bulacaksınız. Dosyayı 30 yıla sarkıp zaman aşımından bitirmeyi amaçlıyorlar. Ama bizim açımızdan yargılamanın başından beri vurguladığımız gibi zaman aşımı söz konusu değildir. Basit bir cinayet davası olarak görmüyoruz. Devletin eli ile gerçekleştirilmiş büyük bir katliam ve insanlığa karşı bir suç olarak değerlendiriyoruz. Dolayısıyla insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz" şeklinde konuştu.

NE OLMUŞTU?

İstanbul’da 12 Mart 1995’te çoğunlukla Alevilerin yaşadığı Gazi Mahallesi’nde gerçekleştirilen katliamın üzerinden 24 yıl geçti. Çıkan olaylarda üç kıraathane ve bir pastane otomatik silahlarla tarandı. Kahvehanelerden birinde Alevi Dedesi Halil Kaya yaşamını yitirirken 5’i ağır 20 kişi de yaralandı. Polislerin olaya geç müdahale etmesini protesto etmek için Gazi Karakoluna doğru yürüyüşe geçen kitlenin üzerine polis ateş açtı. Ateş sonucu çok sayıda kişi yaralanırken, Mehmet Gündüz ise başına isabet eden kurşun nedeniyle hayatını kaybetti. Ertesi gün cemevi önünde öldürülen 2 kişinin cenazesini almak için bekleyen binlerce kişiye cenazeler verilmedi. Cenazelerin kendilerine verilmemesini protesto eden yurttaşlara polis yeniden müdahale etti. Bir anda mahallenin her yanına yayılan olaylarda 17 kişi yaşamını yitirirken, yüzlerce kişi yaralandı. Olaylar Gazi Mahallesi ile de sınırlı kalmadı. Ümraniye’de 14-15 Mart tarihlerinde gerçekleştirilen protestolara yapılan silahlı müdahale sonucu, 5 kişi hayatını kaybetti. Yaklaşık bir hafta süren olaylarda toplam 22 kişi yaşamını yitirdi. (İstanbul/MA)

ÖNCEKİ HABER

O şimdi bir kayıp mıdır?

SONRAKİ HABER

Erdoğan ‘ezan’ çarpıtmasını sürdürüyor: Dertleri ülkeyi karıştırmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa