Hrant Dink cinayeti davasında 26. grup duruşmaları başladı
Kamu görevlilerinin yargılandığı duruşma öncesi Hrant'ın arkadaşları adalet istedi: 13 yıldır Hrant’ın nasıl öldürüldüğünü dinliyoruz.
Fotoğraf: Evrensel
Cansu PİŞKİN
İstanbul
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinde sorumluluğu bulunan Emniyet, İstihbarat ve jandarma görevlilerinin yargılandığı 4’ü tutuklu 85 sanıklı davanın 88. duruşması görülüyor. Hrant Dink Cinayette ihmali bulunan kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 26. haftası öncesi açıklama yapan Hrant’ın Arkadaşları, 13 yıldır Hrant Dink’in nasıl öldürüldüğünü tekrar tekrar dinlediklerini belirterek adalet istedi.
Çağlayan’daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Ramazan Akyürek Silivri Cezaevi’nden, Muharrem Demirkale ve başka suçtan tutuklu Yavuz Karakaya Sincan Cezaevinden SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Ev hapsindeki Ali Öz, tutuksuz sanıklar Erhan Tuncel, Reşat Altay, Murat Bayrak, Gazi Günay ve Ahmet İlhan Güler ile taraf avukatları duruşmada hazır bulundu. Hrant’ın Arkadaşları ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu duruşmayı izleyenler arasındaydı.
"DİNK’İN ADINA ÖLDÜRÜLÜNCE VAKIF OLDUM"
Duruşmada ilk olarak, dönemin İstanbul TEM Şube Müdür Yardımcısı, şu anda ise Çanakkale İl Emniyet Müdürü olarak görev yapan Celal Sel tanık olarak dinlendi. Sel duruşmaya, Çanakkale 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS ile katıldı. Cinayeti televizyondan gördükten sonra olay yerine gittiğini anlatan Sel, “Olay yerine geçtiğimde TEM ve Asayiş Şube ekipleri vardı sadece. Olay yerinin sol tarafında bir sokak var. O sokaktan yukarı doğru yürürken bir şahısa denk geldim. Şahıs, saray Kumaşçılık’ta çalıştığını, dükkanının kamerası olduğunu ve olay yerini gördüğünü söyledi. Dükkana gittik kamera görüntülerini izledik. Görüntülerde Hrant Dink’i vuran beyaz bereli Ogün Samast’ı gördüm ve müdürüm olan Selim Kutkan’ı aradım. Selim Müdür kamera kayıtlarını, harddiski ve kasayı almamızı söyledi. Müdürüm olaya bizim şubenin bakacağını söyleyince şubeye dönüp bilgi notu hazırladım. Görüntüleri medyaya verdik. İhbar masası oluşturduk. Ben masanın başındaydım. Şahsın otogarda göründüğü söylendi. Samsun’dan haber geldi. Şahıs yakalandı ve çocuk şubeye gönderildi. Bu esnada kamera görüntüleri toplandı. Bir ekip kuruldu, bu ekip görüntüleri toplamakla görevlendirildi. Ben büronun diğer işleriyle uğraştım. Trabzon’a bir ekip gönderildi o ekip de orda çalıştı.” dedi. Mahkeme başkanı Emre Efe Şimşek, Sel’e olay gününe ait kayıp olan Akbank görüntülerini sordu. Sel, TEM Şube’ye bağlı ekiplerin Akbank’tan görüntü aldıklarını ancak görüntülerin daha önce İstihbarat’tan alındığına dair bilgisi olmadığını söyledi. Sel, mahkeme başkanı Şimşek’in sorusu üzerine, Trabzon’a yollanan ekibin Pelitli bölgesindeki Jandarma ile sıkıntı yaşadığını ve jandarmanın ekibe yardımcı olmadığını söyledi. Sel, Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu’nun sorusu üzerine, Dink’in ismine öldürülmesi olayıyla vakıf olduğunu söyledi.
“DİNK SIRADAN BİR İSİM DEĞİLDİ”
Dönemin İstanbul İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Vedat Yavuz, Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden SEGBİS ile katıldığı duruşmada tanık olarak dinlendi. Halen Samsun İl Emniyet Müdürü olarak görev yapan Yavuz, daha önce savcılığa verdiği ifadeye ekleyecek bir şey olmadığını söyledi. İfadelerini tekrarlayan Yavuz, “Konuya soruşturma yürütüldükten sonra vakıf oldum. Soruşturmaya esas olan F4 raporu geldiğinde o yazışmalara bakan konumda değildim. Ben idari konularla ilgileniyordum görev yaparken. Operasyonel çalışmalarla ilgilenmiyordum. Bana bu konuda kimse bilgi vermedi. Haber notlarıyla C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve Bülent Demirel ilgileniyordu. F4 raporunu savcı gösterdiğinde gördüm.” dedi. Yavuz, Bakırcıoğlu’nun ‘ses getirici eylem’ notuna ilişkin önlem alınmalı mıydı sorusunu, “Dink’e dönük provakatif eylemler oluyordu. Bunu basından duyuyorduk. Ses getirici eylem yapılacağı bilgisi gelmiş. Hedef olan şahsa göre değerlendirme yapmak gerekir. Hrant Dink sıradan bir kişi değil. Böyle düşünmek gerekiyor. Bütün yazışmalar daire başkanlığına gider bu daire başkanlığındaki kişi hem eski yazılara vakıf hem de evrakı görüyor. Evrakı gören şube müdürü telefon ederek gerekli kontakları sağlamalıydı.” diye yanıtladı.
‘SES GETİRİCİ EYLEM CANA KASTTIR’
Bakırcıoğlu, Yavuz’a, “Ermenilere kin besleyen Hayal’in ses getirecek eyleminden ne anlam çıkar?” diye sordu. Yavuz, bilgiler değerlendirildiğinde ‘ses getirici eylemin’ cana kast olacağını söyledi. Yavuz, cinayetten sonra Ramazan Akyürek’in kendisini Samsun’a göndermesinin sebebinin müfettişlerin Trabzon’a gitmesi olduğunu ifade etti:
“Cinayet işlendiği tarihte operasyonel ve personel birimleri bana bağlıydı. Dink cinayetini televizyonda alt yazıdan öğrendim cinayet sonrasında en ufak bir bilgime başvurulmadı ne yapılması hususunda da bir bilgilendirme yapılmadı bana. Cinayetten sonra 2 Şubat 2007’de İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek bana, ‘yanına birini al, acele Samsun'a git’ dedi. Operasyon şube müdürünü yanıma alayım dedim, olmaz dedi. Ali Fuat Yılmazer'i alayım dedim, olmaz dedi. Para pul işlerine bakan daire başkan yardımcısını, Bekir'i al dedi. Ben özel kalemi aradım. Komiser ben daha konuşmadan biletinizi aldım dedim. Bekir'i aradım, ben daha konuşmadan 'hazırım' dedi. Yolda Akyürek’i aradım gidiyorum ne yapacağız diye sordum. ‘Gidin arkadaşlara moral verin’ dedi. Trabzon'a gidecek miyiz dedim, hayır dedi. Gidip personeli topladık, ne yaptınız, ne yapıldı diye konuştuk, çayımızı içtik. Başkanı aradım. İş bitti dedim, dedi kalın. Jandarma Komutanına gidin dedi, MİT'e gidin dedi. Gittik görüştük. Ziyaret amaçlı. Sonra aradım dönüyoruz dedim. Dedi bugün de kalın. Sonra öğreniyorum ki, cinayet işlendikten sonra mülkiye müfettişleri Trabzon'a gidiyorlar. Sonra biz dönüyoruz müfettişler gidiyor.”
Yavuz'un sorgusunun ardından duruşmaya yarın saat 10.30’a kadar ara verildi.
"KATİLLER BELLİ FAİLLER HALA BİLİNMİYOR"
Hrant’ın Arkadaşları duruşma öncesinde adliye önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya da katıldı. Hrant’ın Arkadaşları adına basın açıklaması yapan Bülent Aydın, 19 Ocak 2007’de öldürülen Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinin 13. yılına girmesine rağmen faillerin hala belli olmadığını ifade etti. Aydın, üç gün sürecek olan duruşmalar boyunca, dönemin İstanbul Emniyet İstihbarat ve Ankara Emniyet İstihbarat Dairesinde görevli tanıkların dinleneceğini belirtti: “Söz konusu tanıklar 1 yıl önceden bu cinayetin istihbaratını alan ama bu cinayeti önlemek için hiçbir şey yapmayan mekanizmanın da tanıkları. 13 yıldır duruşmalar boyunca bu alçakça cinayetin nasıl işlendiğini Hrant Dink’in göz göre göre nasıl öldürüldüğünü tekrar tekrar dinliyoruz. Katilleri belli, failleri hala belli olmayan, hala aydınlatılmayan ve hala üzerindeki karanlık perdenin kaldırılmadığı bir dava bu. Hrant Dink cinayetinde öncesinde ve sonrasında parmağı olan herkes yargılanana ve bu davanın üzerindeki karanlık aydınlanana kadar bu dava bitmez.” Açıklamanın ardından “Hrant için adalet için”, “Hepimiz Hrantız hepimiz Ermeniyiz”, “Biz bitti demeden bu dava bitmez” sloganları atıldı.