Yerel yönetimlere mülteci çağrısı: Hemşehri hukuku uygulansın
İzmir’de yerel yönetimlere mülteciler için çağrı: Mültecilere misafir gözüyle bakılması anlayışı terk edilmeli.
Fotoğraf: Evrensel
Metehan UD
İzmir
İzmir’de mülteciler ve insan hakları alanında çalışma yapan derneklerle meslek örgütleri bir araya gelerek, seçim öncesi belediyelere mülteciler konusunda çağrı yaptı: “Mültecilere misafir gözüyle bakılması anlayışı terk edilmeli, yerel yönetimler kentte yaşayan herkese hizmet verme sorumluluğu ile hareket etmeli.”
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesi Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Göç Komisyonu, TMMOB İzmir İKK, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, Mültecilerle Dayanışma Derneği, Halkların Köprüsü Derneği, İzmir’de Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği, Konak Kent Konseyi, Konak Mülteci Meclisi, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündem Derneği, THİV İzmir Şubesi, DERİTEKS, Kundura İşçileri Derneği “Mülteci hemşehrilerimizle bir arada yaşam için yerel yönetimlere çağrı” başlıklı basın toplantısı düzenledi. Şehir Plancıları Odasındaki basın toplantısında metni okuyan Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, mültecilerin başta barınma olmak üzere birçok yaşamsal ve kentsel hak ve hizmetten yararlanamadığını ve insani olmayan koşullarda yaşamlarını sürdürdüğünü belirterek, “Türkiye’de ‘geçici koruma’ statüsünde değerlendirilen Suriyeli mülteciler ve diğer ülkelerden gelen mültecilerle ilgili, merkezi idarenin yanı sıra yerel yönetimlerin de sorumlulukları bulunmaktadır. Zira, yerel yönetimlerin hizmet sunumu sorumluluğu ve yetkisi en açık şekilde 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun Hemşehri Hukuku başlıklı 13. maddesinde belirtilmiştir. Bu maddeye göre sadece bir yerde yaşıyor olmak hemşehriliğin edinilmesi için yeterli olmakla beraber belediye hizmetlerinden yararlanma koşulunu da yerine getirmektedir. Dolayısıyla mültecilerin yerel yönetimlerin hizmet sunumu kapsamı dışında tutulması mümkün değildir” dedi.
“BELEDİYELERİN ÖNÜNDE MEVZUAT ENGELİ YOK”
Belediyelerin çalışmalarının yetersiz kaldığını ifade eden Şenyol şunları söyledi: “Türkiye’de farklı yerel yönetimlerin var olan mevzuat çerçevesinde mülteciler hakkında çalışmalar yaptığı görülmektedir. Söz konusu mültecilerle ilgili çalışmalar yapan belediyelerde bu konuda özel birimlerin ve irtibat bürolarının kurulduğu, eğitim, sağlık, insani yardım, barınma ve kentte birlikte yaşam alanlarında çalışmalar yapıldığı görülmüştür. Dolayısıyla İzmir’deki yerel yönetimlerin de benzer çalışmalar yapabilmesi önünde herhangi bir engel bulunmadığı açıktır.”
“DIŞLAYICI SÖYLEMLERDEN UZAK DURULMALI”
Siyasilerin ve bürokratların dışlayıcı söylemlerden uzak durmasının son derece önemli olduğunu da dile getiren Şenyol “Fakat yerel yönetim seçimlerinin yaklaştığı bu süreçte, bazı belediye başkan adaylarının mültecilere yönelik ayrımcı ifadeleri dikkat çekmektedir. Bu söylemlerin toplumda ayrışmayı ve mültecilere yönelik nefreti doğurabileceği ve bunun mültecileri hedef alan ırkçı tutum ve saldırılara neden olabileceği göz önünde tutulmalıdır. Bu tür ayrımcı söylemleri kınadığımızı ve kentte beraber yaşayan herkesi içeren bir dil kullanılmasının özellikle yerel yönetimler için önemli olduğunu vurgulamak isteriz.” dedi.
DERNEKLERİN VE ODALARIN TALEPLERİ
- Belediyelerde “göç birimleri” kurulmalı. Göç verisi standartlaşmalı. Hizmet ve destekler bu birimler vasıtayla ilgili kurum, kuruluş ve gönüllü kolektiflerle iş birliği içinde koordine edilmeli.
- Göç birimleri tercüman, psikolog, sosyal hizmet uzmanı vb. kişilerin istihdam edildiği bir merkez olarak hizmet vermeli, mültecilerin hakları ile ilgili olarak diğer kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak hukuki danışma olanakları ve seminerler düzenlenmelidir.
- Hemşehri hukuku çerçevesinde, göç ile ilgili statülerine bakılmaksızın tüm mültecilerin temel insan ihtiyaçları karşılanmalı ve elverişli barınma koşullarına yönelik yerel yönetimlerce çalışmalar yapılmalı.
- Belediyelerce mülteciler için irtibat büroları oluşturulmalı. Bu bürolar vasıtasıyla eğitimin devamlılığı sağlanmalı ve tercüman bulunan sağlık kuruluşlarına yönlendirme yapılmalı. Dil bariyerinden veya bürokratik işlemlerin farklılığından dolayı mülteciler tarafından ulaşılamayan işlemler sağlanmalı.
- İstihdam olanaklarının sağlanabilmesi için dil kursları başta olmak üzere belediyelerce sağlanan mesleki kurslardan ve diğer eğitimlerden göç ile ilgili statülerine bakılmaksızın tüm mültecilerin faydalanmaları sağlanmalı. Ayrıca kayıt dışı istihdam ve güvenli çalışma koşulları için hak örgütleriyle koordineli çalışmalar planlanmalı.
- Kadın ve çocukların kentsel yaşama katılımını sağlayacak faaliyetlere öncelik verilmeli. Toplumsal cinsiyete yönelik seminerler/çalıştaylar yine belediyelerce organize edilmeli., bu faaliyetler çok dilli verilmeli. Kadın ve çocukları odağa alan kamusal alan düzenlemeleri gerçekleştirilmeli.
- Mültecilerin de söz ve karar hakkının olduğu mahallelerde oluşturulacak meclisler ile sorunlar ve talepler muhtarlıkların koordinasyonu ile ilgili birimlere aktarılmalı. Belediyelerde mülteciler tarafından oluşturulacak komisyonlar da söz konusu meclisler ile koordinasyon içerisinde taleplerin oluşturmasını sağlamalı.
- Başta belediye personeli olmak üzere, kentte yaşayan herkese ayrımcılığa karşı dersler/seminerler düzenlenmeli ve tüm kentli için beraber yaşamak temelinde bir bilincin oluşmasına yönelik çalışmalar yapılmalı.
- Web siteleri, telefonlarda kullanılan uygulamalar, afişler, bilgilendirme panoları, irtibat büroları, yönlendirici işaretler gibi alanlar mültecilerin de bu bilgilendirmeden faydalanmasını sağlayacak ve dil bariyerini aşacak şekilde çok dilli düzenlenmeli.
- Başta kadın sığınma evleri, çocuk bakım merkezleri olmak üzere, benzeri tüm sosyal hizmetler, göç ile ilgili statülerine bakılmaksızın tüm mültecilerin erişimine açık olmalı. Semt merkezleri yaygınlaştırılmalı, semt merkezlerinde düzenli olarak mültecilere yönelik faaliyetler gerçekleştirilmeli.
- Evde bakım hizmeti gibi hizmetlerden tüm mülteciler diğer kentte yaşayan herkes gibi eşit şekilde faydalanmalı.
- Kültürel zenginlikler yerel yönetimlerce görünür kılınmalı, kentsel mekan, tüm yaşayanların kendilerini ait hissedeceği şekilde farklı kültürlere de alan sunabilmeli.