ABD’de yoksulluk ‘Orta Çağ hastalıkları’nı hortlattı
ABD’de evsizlerin yaşadığı bölgelerde ‘Orta Çağ hastalıkları’ ortaya çıktı. Ülkedeki diğer gündemlerse Yeni Zelanda, Venezuela ve işçi mücadeleleri.
Fotoğraf: sonyblockbuster/Wikimedia Commons(CC BY-SA 3.0)
Ekim KILIÇ
New York
ABD’de bu ay gündemde emekçilerin çeşitli sektörlere yayılan hak arama mücadelelerinden Venezuela’ya müdahale karşıtı gösterilere, çeşitli örgütlerden ve topluluklardan Yeni Zelanda’da yapılan ırkçı katliama tepki ve dayanışma açıklamalarına kadar birçok başlık yer alıyor. Ancak mart ayında ABD’nin sosyal sisteminin giderek zayıfladığını gösteren veriler de öne çıktı.
EVSİZLER KAMPINDAN SAĞLIK MANZARALARI!
ABD liberallerinin entelektüel dergisi The Atlantic, Kaliforniya eyaletinin Hollywood otobanında yer alan evsizler kampında Orta Çağ hastalıklarının yayıldığını duyurdu. İğneler, çöpler ve farelerle dolu kampta tifüs, verem ve Hepatit A gibi hastalıklar yayılıyor. Halk sağlığı yetkilileri ve politikacılar bunu evsiz nüfusun dışına sıçrayabilecek bir felaket ve halk sağlığı krizi olarak ifade ediyor. Washington ve Seattle’daki evsizlerde ise dizanteri görüldüğü ayrıca New Mexico, Ohio ve Kentucky’de öncelikle evsizler ve uyuşturucu kullananlar arasında Hepatit A’nın yaygınlaştığı belirtiliyor. Kaliforniya Valisi Gavin Newsom geçtiğimiz şubat ayında yaptığı bir konuşmada barınma krizinin bir halk sağlığı krizi olduğunu belirterek, tifüs gibi bir Orta Çağ hastalığının 2019’un Kaliforniyası’nda varlığını sürdürmesinin önemine değindi. Saban Toplum Kliniği Doktor Asistanı Negeen Farmand “Bu insanları bir kliniğe götürmek büyük bir şey. Birçoğu sağlık sistemine güvenmiyor” dedi.
YÜKSEK EĞİTİMDE RÜŞVET OPERASYONU
Öte yandan “Operation Varsity Blues” adlı bir FBI soruşturması kapsamında, ünlü aktrisler ve varlıklı yöneticiler de dahil olmak üzere düzinelerce zengin ebeveynin telefon konuşmaları dinlendi ve bu kişilerin çocuklarını Güney Kaliforniya, Yale ve Georgetown Üniversiteleri gibi seçkin okullara rüşvet yoluyla soktukları ortaya çıkarıldı. Şu ana kadar okullara giriş, sınav geçme ve sporcu olarak kaydetme gibi talepler karşılığında 50 kişinin görevlilere rüşvet verdiği tespit edildi.
Ünlü Oyuncular Lori Loughlin ve Umutsuz Ev Kadınları dizisiyle bilinen Felicity Huffman da suçlananlar arasında. Diğerleri ise seçkin okullardaki antrenörler, sınav gözetmenleri, üniversite yöneticileri ve en zengin ailelerin çocuklarını seçkin kolejlere sokmalarına yardımcı olduğunu kabul eden bir CEO.
Vox’un haberine göre skandal, ABD’deki zenginlik psikolojisine dair emareler içeriyor. İyi bir üniversiteden mezun olmanın bir statü göstergesi olduğunu belirten Kaliforniya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Paul Piff, “Sürekli bu statü sembollerini aramak ve sahip olmaya çalışmak bir tür sıçan yarışı” dedi.
İŞÇİLERİN SENDİKALAŞMA VE HAK MÜCADELELERİ ÇEŞİTLENİYOR
26 Şubat günü iş bırakan Pensilvanya’nın Erie kentindeki UE’nin (Birleşik Elektrik İşçileri) yerel örgütleri önderliğindeki 1700 metal işçisi dokuz günlük mücadele sonunda Wabtec firmasıyla 90 günlük sözleşme imzaladı. 90 gün boyunca sendikanın ve firmanın uzun dönemli bir sözleşme için pazarlıklara devam edeceği belirtiliyor. Sözleşmede işçilerin önceki firmaya karşı sahip oldukları hakların devamlılığı sağlandı. Şirket, zorunlu mesai yapacak, iş sınıflandırmalarını yeniden düzenleyecek ve tesis işlerinin yüzde 20’sine kadar sendikasız geçici işçileri işe alacaktı. Ancak işçiler mücadeleleri sayesinde yeni işverenlerinin iki aşamalı ücretler de dahil olmak üzere bir dizi dayatmasını, en azından geçici olarak savuşturdu.
The Red Phoenix’in haberine göre geçtiğimiz haftalarda yine Related Co. şirketinin New York Hudson Yards’da yaptığı inşaatta çalışan işçilerin mücadelesine, firmanın talepleri görüşmek üzere işçileri kabul etmesiyle geçici bir süre ara verildiği kaydedildi. New York kentindeki CountMeIn (Beni de Say) inşaat işçileri kampanyasının sosyal medya hesaplarından paylaşılan açıklamada görüşmeler istedikleri yönde gitmediği takdirde mücadeleyi devam ettirmeye hazır olduklarını, sendikalı emeği garanti eden bir sözleşme için mücadeleye bağlılıklarını ifade ettiler.
ÖĞRETMEN MÜCADELELERİ SÜRÜYOR
Florida, Kaliforniya ve Maryland’de öğretmenlerin süregelen mücadelesine katılımlar oldu. FightBack News’ın haberine göre 30’dan fazla öğretmen, personel ve veli, Pasco Birleşik Okul Çalışanları (USEP) için destek oluşturmak amacıyla ve eğitim hizmetleri için finansman yetersizliğiyle beraber okul bölgesi çalışanları için düşük maaşlara karşı, 5 Mart günü eylem yaptı. Pasco’daki öğretmenler ve okul çalışanları düşük ücretle çalıştırılıyor. Geçen yıl okul bölgesi ile yapılan sözleşme müzakerelerinde genel kurulda yüzde 2 maaş zammı kazanıldı. Ancak bunun, birçoğu hayatta kalmak için ikinci iş almaya zorlanan emekçiler üzerindeki mali baskıyı hafifletmek için çok az bir etkisi var. USEP Başkanı Don Peace, iyi bir sözleşmeye ihtiyaç duyduklarını, böylece öğretmenlerin sadece geçinmeye çalışmak yerine gençleri eğitmeye odaklanabileceğini ifade etti.
Sacramento’da öğretmenler Sacramento Kent Birleşik Okul Bölgesi’ne karşı grev yetkisi kararı aldı. Sacramento Kenti Öğretmenler Derneğinin 2 bin 500 üyesinin yüzde 70’inin katıldığı 3 hafta süren oylamada grev yetkisi yüzde 92 oranında onaylandı. Sendika bölgeyi toplu sözleşmenin gereklerine uymadığı, anlaşmada tek taraflı değişiklikler yaptığı, pazarlık masasına temsilciler göndermediği, buluşmaları makul olmayan zamanlara ve yerlere belirlediği, 35 milyon dolarlık bütçe kesintisinin faturasının öğretmenlere çıkarıldığı gerekçeleri ile suçlayarak, bunlara devam edilirse grev çağrısında bulunacağını belirtti.
Annapolis’te de 5 bin eğitimci öğrenciler ve toplum liderleri ile beraber okullarına sağlanan kaynakların arttırılması için Annapolis’in son yıllardaki en büyük yürüyüşlerinden birini gerçekleştirdi.
Yine öğretmenlerin greve çıktığı Colorado’nun Denver kentinde bu sefer Birleşik Gıda ve Ticari İşçileri Sendikası (UFCW) üyesi olan ve King Soopers süpermarketinde çalışan 8 binden fazla emekçi, geçtiğimiz 15 Mart’ta şirketle yapılan 3 aylık görüşmelerin sonucunda grev yetkisi kararı aldı. Sendika yetkilerinin 3 aydır görüşmeleri sürdürdüğü Kroger süpermarket zincirine bağlı olan King Soopers’ın görüşmeleri uzattığı ve işçileri sendikadan istifaya zorladığı belirtiliyor. İşçiler ücretlerin arttırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi talepleri için sendika liderinin grev işareti verdiği takdirde greve gideceklerini ifade ediyor.
AMAZON’DA 3 SAATLİK MÜLTECİ İŞÇİ GREVİ
Süpermarket işçileri gibi irili ufaklı farklı sektörlerde de işçiler mücadele ediyor. Minnesota’da Doğu Afrika kökenli olan 30 Amazon işçisi, 8 Mart günü gece vardiyasında 3 saatlik greve gitti. İşçiler sürekli artan güvencesiz iş yükünden kaygılandıklarını belirtti. Kaliforniya’ya bağlı San Francisco kentinde ise Anchor Brewing Co. firmasının el yapımı bira imalathanesinde çalışan işçiler, Uluslararası Kıyı ve Depo Sendikasına (ILWU) üye olarak sendikalaştı. Yine firmaya bağlı ve yer olarak imalathaneye yakın bir restoran olan Anchor Public Taps çalışanları ise geçtiğimiz cuma günü sendika üyeliğini oylamaya başladılar.
Ohio’lu General Motors işçilerinde ise hüzün hakimdi. Lordstown’daki General Motors fabrikası 52 yıl sonra kapanıyor. GM üretimi ABD dışında sürdürecek. İşçiler 6 Mart Çarşamba günü tesisin dışına çıkıp fabrikanın kapatılmasını protesto etti.
YENİ ZELANDA KATLİAMINA KARŞI ABD’Lİ ÖRGÜTLER DAYANIŞMA ÖRGÜTLÜYOR
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde camilere düzenlenen ırkçı saldırının ardından dünyanın birçok yerinden sosyalist, ilerici örgütlerin ve her kesimden işçi ve emekçilerin dayanışma çağrılarına ABD’den de katılım sağlandı.
Amerikalı Demokratik Sosyalistler, saldırı sonrası yaptıkları açıklamada mücadele çağrısı yaptı. “Christchurch, Yeni Zelanda camilerindeki düzinelerce erkeğin, kadının ve çocuğun katledilmesinden dolayı dehşete düştük. Bu planlı saldırının daha geniş siyasi bağlamı hakkında sessiz kalamayız. Saldırganın kendisi, ırkçı nefret tarafından motive edildiğini ve ABD’deki aşırı sağcı söylemler sayesinde ve Donald Trump’tan etkilenerek harekete geçtiğini belirtti” denilen açıklamada Trump’ın katliamdaki rolüne dikkat çekildi.
SALDIRGANIN ‘İŞÇİ SINIFI’NDAYIM AÇIKLAMASINA TEPKİ
Amerikan Emek Partisi (APL) de açıklamasında Donald Trump’a göndermede bulunarak faşist söylemlerin bölücülüğüne ve saldırıya karşı her kesimden işçilerin ve emekçilerin birliğinin önemine vurgu yaptı. Yaşam Ağacı Sinagogu’nun başını çektiği Musevi topluluğunun dayanışma için para toplama kampanyası başlatması örneğine dikkat çekti. Parti, saldırganın mektubunda kendisini ‘işçi sınıfından birisi’ olarak tanımlamasına göndermede bulundu. Açıklamada emekçilerin uluslararası deneyimlerinin faşistlerin, ırkçı bölücüler olarak ezilen uluslara zulmettiklerini ve bunu sermayenin çıkarları için yaptıklarını kanıtladığı belirtildi. Açıklamada “İşçi sınıfı değerlerinin faşistçe yozlaştırılmasına ve bozuşturulmasına karşı, tüm insanlıkta dayanışmayı, çeşitliliği ve dostluğu tesis edebilecek yegane yol gerçek bir işçi sınıfı hareketi kurmaktan geçiyor” denildi.
MUSEVİLERDEN ANLAMLI DAYANIŞMA
Öte yandan halklar arasındaki dayanışma karşılıksız kalmıyor. Geçtiğimiz ekim ayında “Yahudilere ölüm” naraları ile ABD’nin Pittsburgh kentindeki Yaşam Ağacı Sinagogu’na ırkçı bir terörist tarafından 11 kişinin yaşamını yitirdiği bir saldırı gerçekleştirilmişti. Katliamda zarar gören Musevi topluluğu için “Müslümanlar Pittsburgh Sinagogu İçin Birleşin” çağrısıyla 4 günde 200 bin dayanışma fonu toplandı. Cuma günü yapılan açıklamada, Pittsburgh Yahudi Federasyonu, bu nezaketin karşılığını ödemek için şimdi Yeni Zelanda’daki Müslüman toplumu için bağış kabul ettiklerini belirtti.
HALK, VENEZUELA MÜDAHALESİNE KARŞI MÜCADELEYİ YÜKSELTİYOR
Geçtiğimiz cumartesi günü “Venezuela’ya ABD müdahalesine karşı uluslararası gün”ün bir parçası olarak başkent Washington DC’de yürüyüş düzenlendi. Yürüyüşe “Venezuela’dan elini çek” sloganıyla binlerce kişi katıldı. Venezuela’ya müdahaleye karşı olanlar, yaptırımlara, Guaido’ya ve ABD emperyalizmine “Hayır” dedi.
Konuşmacılar arasında bulunan Eski Yeşiller Partisi Başkan Adayı Jill Stein ve Eski Askeri Analist ve Yazar Daniel Ellsberg, Trump’ın Venezuela’daki insan haklarıyla değil, sadece ülkenin kaynaklarıyla ilgilendiğini vurguladı. Daniel Ellsberg aynı zamanda 1971’de RAND düşünce kuruluşunda askeri analist olarak çalışırken yüksek düzeyde gizliliği bulunan ve Amerikan devletinin Vietnam’da uyguladığı vahşetin perde arkasında işleyen karar mekanizmalarını teşhir eden Pentagon belgelerini yayımlamasıyla biliniyor.
KONGREDE ASKERİ MÜDAHALEYİ ÖNLEME GİRİŞİMİ
Yazar ve Aktivist Eugene Puryear, Trump yönetiminin Venezuela halkının “İyiliğini düşündüğü” iddiasını reddetti. ABD’de her gün çok sayıda insani kriz yaşandığını belirtti. Kalabalığa, “İnsani yardımı umursadıklarını söylüyorlar, DC bölgesindeki binlerce evsiz insan için insani yardım nerede? Venezuela’da insani yardım amaçlı bulunduklarını düşünmenizi istediklerini söylüyorlar. Bu tam bir yalan” diye seslendi.
Military Times’ın haberine göre birçok uzman Beyaz Saray’ın Venezuela ile ilgili açıklamalarını bir askeri saldırının işaretleri olarak değerlendirmese de Trump’ın, oğul Bush yönetiminde Irak Savaşı’nın mimarı sayılan Elliot Abrams’ı, Venezuela için özel temsilci olarak ataması kaygıları artırdı. Bunun üzerine Demokratlar liderliğindeki Dışişleri Komitesi, Trump’ın Venezuela’da Kongre onayı olmadan askeri eylemde bulunmasını yasaklayacak bir tasarıyı tartışmak üzere çarşamba günü toplanmasını sağladı.