24 Mart 2019 14:26

Yenikapı meydan muharebesi

Yenikapı’daki AKP-MHP mitingini izleyen Genel Yayın Yönetmenimiz Fatih Polat yazdı: “Beka, fetih, düşman” kavramlarının en sık kullanıldığı miting.

Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel

Paylaş

Fatih POLAT

Yenikapı’da daha önce Erdoğan’ın tüm mitinglerini izledim. Bu mitingin, 15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminin ardından 7 Ağustos 2016 günü Yenikapı’da yapılan miting de dahil olmak üzere, “beka, fetih, düşman, bayrak, peygamber, sefer, zafer, bölünme” kavramlarının en sık kullanıldığı miting olduğunu öncelikle vurgulamak gerekiyor.

Mitingi, AKP’nin daha önceki Yenikapı mitinglerinde olduğu gibi, basın tribününden değil de normal miting katılımcılarının arasından izlemek için, başlamasından bir saat kadar önce metro ile Yenikapı’ya geldim. Alana gidişlerde bir slogan yoğunluğu değil, görece sakin bir akış dikkati çekiyordu. Herkeste mitingin ortak sembolü olarak Türk bayrakları vardı. İkinci olarak da üzerinde ‘Kahramanımız Recep Tayyip Erdoğan’, ‘Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan’ yazılı bantlar başlara takılmıştı. 

Mitingin başlamasından yarım saat kadar önce, alanda epey bir boşluk dikkati çekiyordu. Kürsünün bulunduğu sahnedeki büyük ekranlarda Üsküdar ve Eyüp iskelelerinden mitinge gelişler gösterilerek alanda kitle coşturulmaya çalışılırken, başlama saati olan 14.00’te alanın henüz dolmamış olması üzerine kürsüden ‘bu sefer gelişte gecikmeler oldu’ türünden bir açıklama da yapıldı. Cumhur İttifakı’nın İstanbul Adayı Binali Yıldırım konuşmaya başladığı saat 15.02 itibariyle gelişler sürmekle birlikte boşlukların önemli ölçüde dolduğunu söyleyebiliriz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine alana dair verilen katılım rakamını 1 milyon 600 bin olarak açıkladı. Ancak, AKP’nin tek başına bu alanı daha fazla doldurduğu zamanlar olmuştu.

Bu arada şunu da söyleyelim. Önceki seçimlerin de gösterdiği önemli bir gerçek, bu mitinglere katılım oranı ile sandıktaki sonuç arasında bir paralellik kurmanın yanıltıcı olduğudur.

Örneğin, 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce, 25 Ekim 2015 günü Yenikapı’da yapılan AKP mitingine dair şunları yazmışım: “Ancak AKP tabanında bugün hissedilen o tek başına iktidar olunan eski günlerdekilerden farklıydı. Örneğin 30 Mart 2014 Yerel Seçimleri öncesi, 23 Mart günü Yenikapı’daki miting alanında dönemin Başbakanı olarak Erdoğan konuşurken, genç bir partili kadının bana ‘Abi nasıl, tarih yazıyor değil mi?​’ dediğini hatırlıyorum. Şimdi durum daha farklıydı. Yitirilen tek başına iktidar acaba yeniden yakalanabilir miydi? Bunun heyecanı ve endişesini, konuştuğum partililerin ifadelerinde gördüm. (...) Bu arada alandaki katılımın önceki mitinglere göre daha zayıf olduğu açıktı. Bunu mitinge katılan AKP’lilere de sordum, onlar da böyle söylediler.”

Ancak 1 Kasım seçimlerinde AKP, 7 Haziran 2015’te almış olduğu yüzde 40.9 oy oranını ciddi biçimde aşarak yüzde 49.5 aldı. Türkiye o seçimlere iktidar tarafından yaratılan ciddi bir kutuplaşmayla ve ‘güvenlik sendromu’ ile götürülmüştü.

Dolayısıyla mitinge katılım oranı, diğer faktörlerden en önemlisi değil, o faktörlerden biri olarak seçim sonuçları açısından anlam oluşturuyor.

Yeniden alana dönelim. Kitle, daha Yıldırım ve sonrasındaki konuşmalar yapılmadan önce, sahneden ‘bayrak’, ‘millet’, ‘vatan’, ‘sefer’, ‘beka’ söylemleriyle coşturulmaya, ‘Ölürüm Türkiyem’ ve benzeri şarkılarla da havaya sokulmaya çalışıldı.

Kurt işareti, bıyık ve sakallar ve diğer simgelere de bakarak AKP ve MHP tabanının değişen oranlarda alanda varlık gösterdiğini söyleyebiliriz. Alanın görsel hiyerarşisi ise sırasıyla şöyleydi: “Erdoğan, Bahçeli, Yıldırım”.

İstanbul adayı Yıldırım’ın, sahnenin bulunduğu ön kısımda sadece dört fotoğrafın olduğu bir pankartta fotoğrafı vardı. Bahçeli dahil olmak üzere yapılan tüm konuşmalarda Erdoğan’a yapılan değişen dozlarda övgünün mitinge damgasını vuran unsurlardan biri olduğunu özellikle belirtmek gerekiyor. 

Yıldırım’ın konuşmasında bolca Erdoğan övgüsü dışında hizmete dair vurgular, ‘CHP çöp, çukur ve susuzluk demektir’ söyleminin ardından, kendilerinin kentin önemli sorunlarının başında gelen ulaşım sorununu bir neşeye dönüştürecekleri vaadi şeklindeydi.

Mitinge damgasını vuran konuşmalar ise MHP Genel Başkanı Bahçeli’den geldi. Türkiye’nin etrafının ‘kötülüklerle’ çevrili olduğunu savunan Bahçeli, İstanbul’u ‘son siper’ olarak nitelendirdi. ‘Millet İttifakı’nın bir kez daha ‘Zillet İttifakı’ olarak nitelendiren Bahçeli’nin ‘sefer’ ve ‘zafer’ kelimeleriyle sonlandırdığı konuşmasının, insanda etrafımızın sarılı olduğu, bir ateş çemberinin içinde bulunduğumuz duygusunu yarattığını söylersem abartmış olmam.
Bahçeli’nin, muhalefete bol bol hakaret ettiği konuşmasından çıkan sonuç şöyle özetlenebilir: “Eğer İstanbul’u Millet İttifakı alırsa, Türkiye için son siper de kaybedilir ve ülke bölünmeye doğru gider.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmaya başladığında saat 16.00’ya yaklaşıyordu ve kitle, toplu ulaşım araçlarında sıkıntı yaşamamak için ufak ufak alandan ayrılmaya başlamıştı. 

Erdoğan’ın “Cumhur İttifakı sadece iki partinin değil, tüm Türkiye’nin ittifakıdır. Türkiye’yi hedef alan herkes Cumhur İttifakı’na saldırıyor” sözleri de, günün savaş havasını destekleyen vurgular olarak öne çıktı. 

Bu manzara seçim sonuçlarına nasıl yansır söylemek zor, ancak söylemenin kolay olduğu net bir gerçek var. Gördüğümüz bir seçim mitinginden çok, ‘Yenikapı meydan muharebesiydi.’

ÖNCEKİ HABER

Maydenim işçisi: Sarı sendika istemiyoruz

SONRAKİ HABER

ABD’nin Lübnan ordusuna destekleri devam edecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa