26 Mart 2019 23:03

Bir kavram: Diyalektik (4/5) - Tarihsellik

Diyalektik Materyalizmin temel kavramlarını incelediğimiz serimizde bu sayıda tarihsellik ve süreçsellik kavramlarından bahsedeceğiz.  

Çizim: Nikolai Shukov

Paylaş

Diyalektik Materyalizmin temel kavramlarını incelediğimiz serimizde bu sayıda tarihsellik ve süreçsellik kavramlarından bahsedeceğiz.  

SÜREÇSELLİK  

İlk bakışta çevremizdeki pek çok şey bize, donuk, sabit, hareketsizmiş gibi görünür. Toplumu ilgilendiren, “böyle gelmiş böyle gider” dediğimiz konular dahi vardır hepimizin aklında.  

Her şeyin hareket eden, değişen yanlarını düşünmeye başladığımızda ise durumun böyle olmadığının farkına varmaya başlarız. Maddenin varoluşu sürekli bir hareket içerir. Maddenin, olayların ve olguların hem çürüyen hem gelişen yanları, hem geçmişleri hem gelecekleri olduğuna göre bunlar yaratılmış, bitmiş ve öylece var olmuş şeyler değildir, varlıkları bir süreci temsil eder. “Şimdi dediğimiz an geçmişin ve geleceğin iplikçiklerinin düğüm noktasıdır.”1 

Mevcut toplumsal yaşamdaki kavramlardan bahsederken de süreçselliği göz önünde bulundurmak önemlidir. Çünkü sınıflar ve onların mücadelesi ve bununla şekillenen devlet, toplumsal yaşam gibi şeyler de son derece dinamiktirler. Bir işçi her gün işe gider, çalışır, çay molası kesildiği için patronuna öfkelenir, ücretinin düşüklüğü ev yaşantısına yansır, grev yapar, mitinge katılır. Bu açıdan her gün ve hatta her an işçi sınıfının varlığı ve mücadelesi açısından sürekli bir hareketi ve değişimi, yani bir süreçselliği barındırmaktadır. 

TARİHSELLİK 

Öte yandan maddenin hareketi tarih dışı değildir, zamandan ve mekandan bağımsız var olmaz. Olaylar, verili, yani önceden belirlenmiş tarihsel koşullarda gerçekleşir. Tarihsel koşulları olayların üzerinde gerçekleştiği bir düzleme benzetebiliriz. Tarihte gerçekleşen olayları eğer gerçekleştikleri tarihsel koşullarla bağlantılı olarak anlamaya çabalamazsak, tarih bize rastgele meydana gelen olaylar yığını olarak görünür. Halbuki tarihsel olaylar ve onların içinde gerçekleştikleri koşullar neden ve sonuç bağlarıyla birbirine bağlıdır.  

Örneğin buharlı makine aslında ilk olarak milattan sonra 50 yılında Mısır coğrafyasında Heron tarafından bulunmuştur. Ancak bu icat o dönemki üretim biçimi için bir anlam ifade etmediğinden yaygınlaşmamıştır. Buharlı makinenin tarihsel koşullarının olgunlaşması için yüz yıllar boyunca “beklemesi” gerekmiştir, nitekim kapitalist üretimin gelişmeye başladığı 1600’lü yıllarda buharlı makine insanlık için faydalı bir icat olmuş ve yaygınlaşmıştır. 

KAVRAMLAR DA TARİHSELDİR 

Kavramlar, fikirler ve ideolojiler de büyük düşünürlerin kendi başlarına yarattıkları ve şans eseri bir coğrafyada ve şans eseri bir zamanda ortaya çıkmış soyut şeyler değillerdir. Toplumsal gelişmeyle doğrudan bağlantılı olarak var olmuşlardır. Marksizm de döneminin işçi sınıfı hareketinden bağımsız bir şekilde ortaya çıkmamıştır. O, döneminin sınıf mücadelesi içinde şekillenmiştir ve sınıf mücadelesini de şekillendirmiştir. 

“Bu toplumsal tarih bakımından da bir ilerlemeye denk düşer ve üretimde ve işbölümünde birçok gelişmeyi gerektirir. Soyut, genel veya evrensel bir ilişkiler sisteminin (bir kavramlar siteminin) kurulabilmesi için, tekil ve somut nesneler üzerinde yalnızca bireysel değil, bundan daha önemli ve belirleyici olmak üzere, toplumsal bir işlemler sürecinin yaşanmış olması koşulu vardır.”2 

Burjuva ideolojisi bu tarihselliği göz ardı eden modellere dayanır. Bunu yaparak mevcut toplumsal yapıların da bir tarihselliği olduğunu gizler. Halbuki sınıflar ve devlet de belli tarihsel koşullarda ortaya çıkmıştır ve bir geçmişi ile geleceği vardır. Bu kavramların hangi toplumsal koşullarda ortaya çıktıklarının unutulması, onların ezelden beri var olan ve doğal şeylermiş gibi kavranmasına yol açtığından bu egemen sınıfın işine gelir.  

GENEL OY HAKKI VE TARİHSELLİK 

Bugün demokrasinin olmazsa olmazı olarak görülen ve kutsanan genel oy hakkı bir başka örnektir. Genel oy hakkı burjuva toplumun tarihi kadar eski değildir, işçi sınıfı ve burjuvazinin arasında süren sınıf savaşının belli bir tarihsel aşamasında ortaya çıkmış ve yaygınlaşmıştır. Ama bu görmezden gelindiğinde, burjuva demokrasisinde oy kullanabilmenin hep bugünkü haliyle var olduğu sanılır. 

Marx, kapitalist üretim ilişkilerinin genelleştirilmesinin karşısına onun tarihsel olarak belirli koşullarda ortaya çıktığını özellikle vurgular. Her şey belirli tarihsel koşullarda var oluyorsa, başka tarihsel koşullarda yok olurlar ve yerlerine başka şeyler geçer. Tarihselliğin temeli budur, her şey değişir. Kapitalist toplum da belirli tarihsel koşullarda ortaya çıkmıştır, belirli başka koşullarda ortadan kalkacaktır. 

ÖNCEKİ HABER

Kocaeli’de 3’üncü seçenek Reyhan Başaran

SONRAKİ HABER

Yüzyıllar ötesinden isyanın sesi: Ömer Hayyam

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa