Yüzyıllar ötesinden isyanın sesi: Ömer Hayyam
Bir şairin adını yüzyıllardır yaşatan, yaşamını dilden dile dolaştıran, şairin kıvrak zekasının ürünü olan çarpıcı şiirleridir.
Fotoğraf: Wikimedia Commons
İlkan DOĞAN
Mersin
Bir şairin adını yüzyıllardır yaşatan, yaşamını dilden dile dolaştıran, şairin kıvrak zekasının ürünü olan çarpıcı şiirleridir. Bir şiiri ise nesilden nesile aktaran şiirdeki ritim ve çarpıcılıktır. Çarpıcı olmayan, bir ahenk tutturamamış ve anlamsız olan her dize tarihin çöplüğünde yerini alacaktır. Şairin, güzel şiirler yazması onun yeteneğinin ne kadar iyi olduğunu gösterir ama her şair yetenekli olduğu kadar “aydın” değildir. Aydın olmak, eğilip bükülmeden düşüncelerini yüksek sesle söyleyebilmektir. Aydın olmak bilimin ve aklın ışığında her türlü gericiliğe karşı çıkmaktır. Aydın olmak halkın sorunlarını da sanata yansıtabilmektir. Hem sanatçı hem de bir aydın olan Ömer Hayyam 18 Mayıs 1048’de İran’da doğdu. Çocukluğundan itibaren matematik ve astronomi alanıyla ilgilendi. Celali takvimini hazırladı. Matematik ve astronomi alanı ile ilgilenmekle yetinmedi rubailer yazdı. Rubaileri Ömer Hayyam’ın ününe ün kattı. 11. yüzyılda yazılmış olan rubaileri günümüze dek geldi. Rubailerinden pek çok ressam ve şair etkilendi.Ömer Hayyam, rubailerinde korkusuzca dönemin zahitlerini eleştirmiştir. Zahitlerle dalga geçmiş onların iki yüzlülükleri ve sorgulamadan kabullenişleri ile alay etmiştir. Örneğin bir dörtlüğünde şunları yazmıştır:Şeyh fahişeye demiş ki: - Utanmaz kadın;Her gün sarhoşsun, onun bunun kucağındasın.Doğru, demiş fahişe, ben öyleyim; ya sen?Sen bakalım şu göründüğün adam mısın?* Ömer Hayyam’ın rubailerinde dikkat çeken diğer bir öğe ise şaraptır. Ömer Hayyam’ın dizelerinde şaraptan sıkça bahsetmesi sanılanın aksine şaşırtıcı değildir. Çünkü Ömer Hayyam için şarap sadece bir yasaklı içecek değildir. Aynı zamanda şarap bir isyanın da simgesidir. Zahitlerin ve sultanların her türlü “günahı” işleyip sessiz kalması ama şarap konusunda kükreyip bağırmaları şarabı şiirinin temel öğesi yapmıştır.Ferman sende, ama güzel yaşamak bizdeSenden ayığız bu sarhoş halimizdeSen insan kanı içersin, biz üzüm kanı:İnsaf be sultanım, kötülük hangimizde?**Ömer Hayyam sadece zahitleri ve sultanları eleştirmedi aynı zamanda insanın yiyecek yemeğe, giyecek kıyafete ihtiyacı olduğunu da vurguladı. O yıllarda insanların temel ihtiyaçlarına değinmesi yine Ömer Hayyam’ın ne kadar büyük bir aydın olduğunun göstergesidir. Ömer Hayyam, çok fazla mal ve mülkün gerekli olmadığını, insanın temel ihtiyaçlarından fazlası için çalışmasının mantıklı bir iş olmadığını da vurgulamıştır.İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez:Bunlar için didinmene bir şey denmez.Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış:Bu güzelim ömrünü satmaya değmez.*** Ömer Hayyam, gericiliğe karşı çıkmış, isyanın simgesi olmuştur. Ömer Hayyam’a aynı zamanda bu özellikleri ile birlikte tarihte ilk bilinen savaş karşıtı eylemci yakıştırması da yapılmaktadır.
Kaynakça
* Ömer Hayyam- Dörtlükler- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları- Syf.81
** Ömer Hayyam- Dörtlükler- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları- Syf. 15
*** Ömer Hayyam- Dörtlükler- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları- Syf.134