26 Mart 2019 23:24

"Sanatın yaratıcı gücü dünyaya renk ve anlam katar"

Bugün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü. Tiyatrocuların hedef gösterildiği ve oyunların yasaklandığı bir dönemde Dünya Tiyatro Günü'nü kutlanıyor.

"Anne Frank'ın Hatıra Defteri" oyunundan bir kare (Altkat Sanat Tiyatrosu Basın Görseli)

Paylaş

Bugün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü... Tiyatrocuların iktidar tarafından hedef gösterildiği, oyunların yasaklandığı, zor koşullarda tiyatroların yaşam mücadelesi verdiği bir dönemde Dünya Tiyatro Günü kutlanacak. Tiyatrocular hep bir ağızdan taleplerini dile getirecek, tiyatronun önemini ve güzelliğini anlatacak.

Dünya Tiyatro Günü Ulusal Tiyatro Bildirisini bu yıl Hülya Nutku kaleme aldı. “Sizlere Ege’nin incisi, ülkemin üçüncü büyük kenti, yeni oluşan gökdelenlerinin yanında, büyük şehre yakışan şehir tiyatroları bile olmayan İzmir’den sesleniyorum.” diyen Nutku, inadına tiyatro yapan, sanat yoluyla tüm olumsuzluklara direnen başarılı sanatçıların sayesinde dünyanın güzelleştiğini dile getirdi.

"TİYATRO TANIŞ OLMA FIRSATI VERİR"

Sanatın toplumlara bir armağan olduğunu söyleyen Nutku, “Sanatın yaratıcı gücü dünyaya renk ve anlam katar. Durup düşünecekleri, konuşup paylaşacakları, eleştirip düzeltecekleri bir dünya yaratır onlara... Tanış olma fırsatı verir. ‘İnsanın olduğu yerde yine insanı kurtaracak olanın insan olduğu’ bilincine vardırır. Bu nedenle Peter Brook’un dediği gibi ‘Tiyatro saniyelerle gelişen bir devrimdir.’ Yaşamın kırılma noktalarını ilham alarak, eskimeden yoluna devam eder... Bizler bugün insanların farkındalığa sahip olması ve empati kurması gereken bir çağdayız.”

Tiyatroya emek verenlerin 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü kutlayan Nutku, “Bu sanata emek veren tüm dostlarımızın bu güzel günlerinin, yalnızca bugün değil, yılın tüm günlerine yayılması dileğiyle bu anlamlı günü fırsat bilerek, sahnede oynayanlar kadar, dünyadaki rollerini barış ve mutluluk adına üstlenmiş tüm insanların 27 Martlarını içtenlikle kutluyorum.” dedi. (KÜLTÜR SERVİSİ)


KADIKÖY’DE KUTLAMA YAPILACAK

Kadıköy Tiyatrolar Platformu, Dünya Tiyatro Günü’nü, Nâzım Hikmet Kültür Merkezinden Süreyya Operasına yürüyerek kutlayacak. Saat 12.00’de başlayacak yürüyüşten sonra Kadıköy Tiyatroları Platformu ve Oyuncular Sendikasının açıklamaları okunacak. Ardından saat 14.30’da Kadıköy Nâzım Hikmet Kültür Merkezinin bahçesinde Kolektif İstanbul Grubunun vereceği konserle kutlama son bulacak.

Geçtiğimiz günlerde Kadıköy Tiyatroları Plarformunun Kadıköy Belediyesi ile birlikte üç senedir gerçekleştirdiği Dünya Tiyatro Günü Yürüyüşü engellenmişti. Gerekçe olarak “Etkinlik alanının İstanbul Valiliği tarafından belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşleri alanı içerisinde olmadığı, yaya trafiğini olumsuz yönde etkileyebileceği ve ticaret hayatının olağan akışını engelleyebileceği” gösterilmişti. Kararın ardından Kadıköy Tiyatroları Plarformu yaptığı yazılı açıklamada “Son yıllarda Kadıköy’ü, bir Tiyatro vahası haline getiren, onlarca salon yüzlerce oyun ile tiyatronun şenliğini seyircilerimizle buluşturan bizler, her koşulda sözümüzü nasıl söylediysek 27 Mart günü de öyle söyleyeceğiz” demişti. (KÜLTÜR SERVİSİ)


ERDOĞAN: SANATÇIYA VERİLEN DEĞER GELİŞMİŞLİK DÜZEYİNİ BELİRLER

Geçtiğimiz haftalarda Metin Akpınar, Müjdat Gezen, Rutkay Aziz gibi duayen tiyatrocuları hedef gösteren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Dünya Tiyatro Günü açıklaması yaptı. Günümüzde sanat ve sanatçıya verilen değerin, toplumların sanata bakışı ve ortaya koyduğu eserlerin, ülkelerin gelişmişlik düzeyini belirleyen önemli unsurlardan biri olduğunu söyleyen Erdoğan, “Bunun bilinciyle, kültür ve sanat alanındaki zenginliklerimizin yaşatılması, korunması ve gelecek nesillere aktarılması, kaliteli ve seçkin eserlerle Türkiye’yi bu alanda daha ileriye taşıyacak adımların atılması hususunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.” dedi. (KÜLTÜR SERVİSİ)


TİYATRO OYUNLARI SAHNEDE

Bakırköy Belediye Tiyatroları (BBT) 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde keyifle izlenen, dinlenen müzikli oyunu “Cıngıllı”yı tiyatroseverlerle buluşturacak. Yunus Emre Kültür Merkezi Müşfik Kenter Sahnesinde ücretsiz olarak izleyicilerle buluşacak oyun 20.30’da başlayacak.

Proje tasarımı Emrah Eren’e, metinleri Irmak Bahçeci’ye ait bu müzikli oyunu, Ragıp Savaş, Emrah Eren, Yonca Şahinbaş, Faruk Üstün, Fidan Koşar, Erol Ozan Ayhan, Orhan Kemal Aydın, Nazan Koçak, Gözde Ayar, İrem Sultan Cengiz ve Mustafa Sercan Yener seslendirecek.

***

Çolpan İlhan&Sadri Alışık tiyatrosu tarafından Türkiye’de ilk kez tiyatro sahnesine taşınan “Esaretin Bedeli” oyunu, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde Beylikdüzü Atatürk Kültür ve Sanat Merkezinde sahnelenecek. Sezonu açtığı günden bu yana kapalı gişe sahnelenen oyunun başrollerini Kerem Alışık (Red), Kaan Taşaner (Andy) ve İştar Gökseven (Müdür Stammas) paylaşıyor.

Oyunculardan Kerem Alışık, “Tüm dünyada birçok etkinlikle kutlanan Dünya Tiyatro Günü’nde sahnede olmak ayrı bir mutluluk veriyor. Alkışımızla yaktık ışığımızı, alkışımızla uğurladık ustalarımızı. Dünya kadar alkışımız, alkışlayacak sahnelerimiz olsun. Dünya Tiyatro Günü hepimize kutlu olsun.” dedi.

***

Sivas Devlet Tiyatrosu (SDT), bu hafta 3 farklı oyunla seyircinin karşısına çıkacak. SDT’den yapılan açıklamaya göre, Sivas Devlet Tiyatrosu, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü 4 gün sürecek “sahne şöleni”ne dönüştürmeyi amaçlıyor.  Bu kapsamda, Atatürk Kültür Merkezi Sahnesinde 4 gün boyunca 3 farklı oyun seyircisiyle buluşturulacak.

Tiyatro, sanatseverlerden övgü ve yoğun istek alarak, tüm temsileri kapalı gişe oynanan, macera dolu “39 Basamak”ı yarın ücretsiz sahneleyecek. SDT, 28 Mart Perşembe günü saat 19.30’da ise evlilik konusuna bir nikah memurunun gözüyle bakan, seyredenleri kahkahaya boğan “Kendime Kıyamam” isimli oyunuyla seyircisini selamlayacak. SDT’nin diğer komedi oyunu “Düş Yakamdan” ise 29 Mart saat 19.30’da, 30 Mart saat 14.00 ve 19.30’da izlenebilecek. (KÜLTÜR SERVİSİ)


SEYİRCİ SENİN VAR OLDUĞUN YERDEDİR*

Doç. Dr. Dilek KURT

1948 yılında kurulan Uluslararası Tiyatro Enstitüsünün (ITI), 1961 yılında aldığı kararla kutlanmaya başlayan Dünya Tiyatro Günü’nün 2019 yılı uluslararası bildirisini Havana’daki Argos Teatro’nun Sanat Yönetmeni, Akademisyen Carlos Celdran yazdı. Türkiye Ulusal Bildirisini ise Prof. Dr. Hülya Nutku kaleme aldı.

Carlos Celdran’a göre tiyatro geleneği yatay. “Hiç kimse dünyanın tiyatro merkezinin herhangi bir kentte, herhangi ayrıcalıklı bir binada olduğunu ileri süremez. Her tiyatro ustası, taklidi olanaksız feraset ve güzellik anlarını mezara götürür. Her biri aynı biçimde silinir gider, onları koruyacak ve yüceltecek başka bir üstünlükleri yoktur. Ve seyirci senin var olduğu yerdedir” cümleleriyle tiyatro anlayışını özetliyor.

TUTKU OLMADAN YAPILMAZ

“Sende ben kutba giden bir geminin sergüzeştini/ Sende ben, kumarbaz macerasını keşiflerin./Sende uzaklığı,/ Sende ben, imkansızlığı seviyorum./ Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine/ Ve kan ter içinde, aç öfkeli/ Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin/ Sende ben, imkansızlığı seviyorum,/ Fakat asla ümitsizliği değil...” Bu dizeler Nâzım Hikmet’ten, tutkuya dair, buram buram aşka dair dizeler. Eğer yaşamaya sevdalıysanız, bir an bile düşünmeden hesap kitap yapmadan mutlu olmanın mutlu etmenin kavgasını verirsiniz. Tutkuylaysa işiniz, aşka adım atmaz, içine düşersiniz. Kimi ilişkiler böyledir. Kimi işler de böyledir. Bir kere onunla nefes almaya görün; bir daha iflah olmaz, rahat duramazsınız. Tiyatro böyle bir sevdalıdır işte; ya onunsunuzdur ya hiç. O bir karasevdadır. Tutku olmadan yapılmaz. Ha tutkusu kaçıp da tiyatro yapmaya devam eden ya da tutkudan zerre nasip almadan tiyatro yapmakta ısrarcı olanlar yok mu diyeceksiniz, var tabii... Yapmış olmak için yapılabilecek bir iş değil tiyatro. Ya da bankamatikten para çekmek için tiyatro yapmak, tiyatronun amazon doğasıyla hiç uyuşmuyor elbette.

GELİŞİMDEN VE DEĞİŞİMDEN KORKMAMAK

Tiyatronun doğasıyla uyuşmayan neler var? Eskimiş, devrini tamamlamış tiyatro biçemlerini ısrarla ısıtıp ısıtıp sunmak da tiyatronun dinamik doğasıyla uyuşmuyor. Çünkü tiyatronun canlı bir yapısı var, sürekli gelişiyor, değişiyor, yenileniyor, yeniliyor. Buna ayak diremek, tiyatroya ihanet oluyor. Düne kadar modern tiyatrodan korkan kişiler bugün modern yorumlarla sunulan baş yapıtları hayranlıkla izliyor ya da bunların içinde bulunuyorsa bu, cesaretli tiyatro insanlarının sayesindedir. Cesaretin olmadığı yerde sanattan söz etmek mümkün olabilir mi? Sevgili Gülriz Sururi; “Varsa söyleyecek sözün, açarsın perdeni” derdi, söyleyecek sözü olmak demek bir misyon taşımak demek. Bulvar tiyatrosunun da, kabarenin de, avangart tiyatronun da, politik tiyatronun da, bir misyonu olmalı. Önemli olan, yenilenerek bunu başarabilmek, -yamalanarak ya da nemalanarak değil- gelişerek seyircinin karşısına çıkmak. Gelişimden ve değişimden korkmamak.

Burada sözüm hem tiyatro izleyicisine, hem tiyatro yöneticisine, hem tiyatro sanatçısına. Oyun izlemeyen-okumayan, workshoplara katılmayan oyuncu, festivale gitmeyen, dünya tiyatrosundan örnek görmemiş görse de algılayamamış yönetmen, kendini tekrarlayan tasarımcılar olduğu sürece bir arpa boyu yol alamayacağımızı artık biliyoruz çünkü bunun tam tersi sürekli kendini geliştiren besleyen sanatçılar yetiştiriyoruz. Dünyada ne olup bittiğinin farkında olan, yeteneğini bilgisiyle emeğiyle ve dünyadaki olanaklarla geliştiren pek çok değerli oyuncumuz, yazarımız, yönetmenimiz, tasarımcımız, iletişim uzmanlarımız ve bunlara aday olanlar var. Ne mutlu.

DÜŞLE GERÇEĞİN BULUŞMA NOKTASI

Peki burada neye dikkat çekmeli? Çok parlak ve başarılı beyinlere yeteneklere sahibiz, önemli olan bu kişileri küstürmemek, teşvik etmek, olanak sağlamak. Şişirmiş balonlarla gerçek yetenekleri birbirinden ayırmak.  O zaman bugün geldiğimiz noktadan çok daha başarılı noktalara gelmemiz mümkün. Tiyatro, düşle gerçeğin buluşma noktasındaki o tılsımlı alandır. Belki Kafdağı’dır. “Bilmez misin, mutluluğun anahtarı Kafdağı’nın ardında saklıdır.”**

Ruhların ve beyinlerin beslenmesi ancak ve ancak kültürle sanatla gerçekleşebilir. Ruhları ve beyinleri beslemeye yanaşmayan toplumların bireyleri güdük kalır, çürük olur. Bu noktada tiyatro çok önemli bir gelişim misyonu üstlenmiştir. Seyircisine birebir dokunuşu, onu hem anında hem de sonrasında etkileme aşamalarıyla son derece güçlü bir kültürel mecradır.

Öncü tiyatrodan yana olduğum bilinir. Bu bağlamda yurt dışındaki yeniliklerin ülkemizde de yerli yerinde, yolunca yordamınca yer aldığını görmek ve bunların gün geçtikçe artması beni umutlandırıyor. Aziz Nesin’in “Arkadaşım Badem Ağacı” şiirinde dediği gibi, “Belki bu kez kış olmaz, sevdam düş olmaz.”

Dünya Tiyatro Günümüz kutlu olsun.

*Carlos Celdran’ın 2019 Uluslararası Tiyatro Bildirisinden
** Ertuğrul Kaan’nın “Kar Âyinleri" adlı şiirinden

ÖNCEKİ HABER

“AKP giderse bir nebze olsun nefes alacağız”

SONRAKİ HABER

Altın İplik işçileri: İnisiyatif aldıkça sorunlar çözülüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa