Tekirdağ Adayı Sağıroğlu: İşçi politika yapmadan hayatını değiştiremez

Tekirdağ Bağımsız Başkan Adayı Tuncay Sağıroğlu’nun seçim çalışmalarına katıldık, işçilerin taleplerini ve Sağıroğlu’nun yönetim anlayışını dinledik.

26 Mart 2019 15:58
Son Güncellenme Tarihi: 27 Mart 2019 14:02
Paylaş

Zeliş IRMAK
Cem ŞİMŞEK
Tekirdağ

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi işçi nüfusunun yoğun olduğu illerden biri. Çerkezköy ve Çorlu’daki sanayi bölgeleri ile Avrupa Serbest Sanayi Bölgesi 1200’den fazla fabrikayı barındırıyor bünyesinde.

Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Başkan Adayı Tuncay Sağıroğlu, adaylığının açıklandığı ilk günden beri “İşçilerin belirlediği aday” olarak tanınıyor. Peki Tuncay Sağıroğlu kim, neden aday oldu, nasıl bir seçim çalışması yürütüyor? Sağıroğlu ile bir gün geçirdik.

GÜN İŞÇİ DURAKLARINDA BAŞLIYOR

Sabah 07.00'de işçi duraklarından başlıyor Sağıroğlu çalışmasına. Servis bekleyen işçilere broşür dağıtıyor, onlarla sohbet ediyor, işçilerin sorularını yanıtlıyor.

İşçiler genellikle bir sessizlik içinde dinliyor Sağıroğlu'yu. “Rantçılara karşı, patronların adaylarına karşı işçiler adına adaylığımı koydum” dediğinde işçiler biraz daha kulak kabartıyor anlatılanlara.

İşçi duraklarından sonra Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi’nin önüne gidiyoruz. Sağıroğlu mesaiye giden işçilerle sohbeti burada sürdürüyor. Sohbetlerinden Deri Sanayi’de pek çok işçiyi tanıdığını anlıyoruz. Tuncay Sağıroğlu sadece kendini anlatmıyor, aynı zamanda dinliyor işçiyi.

1992’deki direnişte yer alan bir deri işçisi “Biz tanıyoruz seni, elbette destekleyeceğiz” diyor. Sağıroğlu’ya işçilerin oy verip vermeyeceğini sorduğumuz bir işçi, “Niye vermesinler? Hükümetin politikalarına karşı olan, emekçi olan verecek” diyor.

Tuncay Sağıroğlu’nun yürüttüğü çalışma sadece bir seçim çalışması değil. İşçilerin seçim sonrası da kendilerini göreceğini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

“Biz işçilerle sadece 31 Mart’ta kime oy vereceklerini değil, 1 Nisan’dan sonra da neler yapacağımızı konuşuyoruz.”

SAĞLIK MAHALLESİNDE HER SOKAKTA BİR KANSER VAKASI!

Deri Organize Sanayi’nin hemen yanından Ergene Nehri'nin bir kolu olan Çorlu Deresi akıyor. Fabrikalar atıklarını buraya bırakıyor. Çevreye kötü koku yayılan dere simsiyah. Sanayinin bu tarafa taşınmasıyla derenin bu hale geldiğini söyleyen Sağıroğlu, “Sağlık Mahallesinde neredeyse her sokakta bir kanser vakasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Düzenli taramalar yapılmıyor. Belediye ise ‘Beni ilgilendirmez’ diyor. Bir tarafta dereyi kirleten, kansere neden olan bir kesim var. Diğer tarafta emekçilerin yaşadığı bir mahalle. Biz buraları tamamen emekçilerin ve işçi sınıfının menfaatleri doğrultusunda kullanacağız” diyor.

“GEÇİNEBİLMEK İÇİN 16 SAAT ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM”

Gün boyu da pek çok işçiyle bir araya geliyoruz. İşçilerin temel gündemi yoksulluk, işsizlik ve güvencesiz çalışma. Bununla birlikte sosyal hayata dair de çokça sorun ve talep sıralıyorlar. Sağıroğlu, tüm bu sorunlar karşısında işçilerin birlikte mücadelesinin belirleyici olduğunu vurguluyor her fırsatta.

Gün içerisinde Metal İşçisi Devrim Şahin ve Tekstil İşçisi Orhan Akyüz’e kulak veriyoruz. 15 gün öncesine kadar 5 ay boyunca işsiz kalan Devrim Şahin kriz bahanesiyle işten atıldığını ve ciddi geçim sıkıntısı yaşadığını anlatıyor.

15 sene önce Siirt’ten Çorlu’ya yerleşen 3 çocuk babası Orhan Akyüz ise geçinebilmek için 16 saat çalışmak zorunda. Güvencesiz olduğunu söyleyen Akyüz, “Kendimi yevmiyeci işçi gibi hissediyorum. Bir bakmışsın beni kapı önüne koymuşlar” diye anlatıyor çalışma koşullarını.

Plas Park İşçisi Şule Alkan Saygılı da geçinebilmek için fazla mesaiye mahkum olanlardan. “Prim dolu ama yaş bekliyorum” diyen Saygılı geçinebilmek için çalışmak zorunda. Saygılı’nın belediyeden en önemli beklentisi ise kadın sığınma evleri.

“12 saate varan mesailere kalıyoruz” diyen Elif Sağıroğlu da işten atılma ile baskılandıklarını söylüyor ve bu nedenle baskılara katlanmak zorunda kaldıklarına dikkat çekiyor.

Belediyenin işçi sorunlarına karşı duyarsızlığına dikkat çeken Aygün Alüminyum İşçisi Yusuf Ürper “Hangi belediye başkanı işçilerin yanında oldu? Grevlere destek verdi? Hangi işçiye geldi ‘Sizin derdiniz ne’ diye sordu?” diye ifade ediyor tepkisini.

“Tuncay Bey Çorlu’yu iyi tanıyor. İşçiler de Tuncay Sağıroğlu’yu tanıyor” diyen Ürper, “Aygün Alüminyum işçileri olarak Tuncay Sağıroğlu’yu destekliyoruz. Sorunlarımızı çözeceğine inanıyoruz” diyor.

“HER MAHALLEDE ÜCRETSİZ KREŞLER AÇILMALI”

Tekstil İşçisi Orhan Akyüz’ün önemli taleplerinden biri ise ücretsiz ve nitelikli kreş: “Ücretsiz kreşler olsa eşim de çalışabilirdi. 16 saat çalışmak zorunda kalmazdım.”

Kentteki kreş sorununun pek çok kadını sosyal ve ekonomik hayattan kopardığına dikkat çeken Sağıroğlu’nun çözüm önerisi çocuk bakım hizmetinin toplumsallaştırılması:

“Belediye bu sorun karşısında bir tutumsuzluk içerisinde olamaz. Belediyeler ihtiyacı karşılayacak şekilde her mahallede ücretsiz kreş açmalıdır.”

İŞÇİ EYLEMİNDE BİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYI

Tuncay Sağıroğlu’nun gün içerisindeki duraklarından biri de Çerkezköy’deki Altın İplik fabrikası önü. Ücretlerinin düzensiz ödenmesine isyan eden işçilerin eylemine destek için fabrika önüne geliyor Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tuncay Sağıroğlu. Direnişteki Altın İplik işçilerinin de desteğe gelen Salteks işçilerinin de ana gündemi yoksulluk ve sendikalaşma mücadelesi.

Bölgedeki sendikalaşma mücadeleleri ve belediyenin rolüne ilişkin fikrini sorduğumuz Sağıroğlu, “Patronla karşı karşıya geliyoruz. Karşı karşıya geldiğimiz sadece patron değil, ardındaki güçler de... Belediye tarafsız kalamaz, tutum almak zorunda. Halkçı belediyeciliğin tarafı işçi ve emekçilerin yanı” yanıtını veriyor.

“DENENMEYEN BİR YOLU DENEMEK GEREKİYOR”

“İşçi sınıfının sorunları kat ve kat. Kadın işçilerin problemlerini ise ikiyle çarpıp öyle anlatmak lazım” diyen Tuncay Sağıroğlu bu sorunların seçim sonrası da ağırlaşarak devam edeceğini ifade ederek “Bu yüzden artık denenmeyen bir yolu denemek gerekiyor” diyor. Sağıroğlu’ya göre esas çözüm ise işçi sınıfının birliğinden geçiyor:

“İşçiler birlik olmadan kendi yaşamlarını düzeltme şansına sahip değil. İşçiler politika yapmadan da hayatını köklü olarak değiştiremez. Belediyeler işçilerin örgütlenmesinin bir dayanağı haline dönüştüğünde, fabrikalardan seçilen temsilcilerin de yer alacağı meclislerle problemleri çözebiliriz. Temel problemlerimize karşı bir mücadeleyi de böyle sağlayabiliriz.”

Belediye yönetimlerinin kentteki bütün toplumsal yaşamı düzenlemekle görevli olduğunu söyleyen Sağıroğlu, bütçenin sermayenin ihtiyaçları için değil halkın çıkarları doğrultusunda kullanılması gerektiğini vurguluyor.

“Biz ‘Başkanın maaşı, belediyede çalışan en yüksek işçi ücretinden yüksek olmayacak’ diyoruz. Bu halktan kopmamanın en temel noktalarından biri” diyen Sağıroğlu, diğer adaylarla yönetim anlayışlarının da ayrıştığını söylüyor:

“Onlar ‘Size soracağım ama ben daha iyi yönetirim’ diyor. Biz bildirgemizdeki talepleri halkla birlikte hazırladık. Seçimden sonra da bu talepler için birlikte mücadele edeceğiz.”

Bağ kurduğu her işçi, Sağıroğlu’nun seçilmesini istiyor. “Birlikte yöneteceğiz” anlayışı işçilerin ilgisini çekiyor. Ama genel tablo itibariyle işçiler henüz kendilerini değiştirici güç olarak görmüyor.

“ENGELLİ BAKIM MERKEZİ İSTİYORUZ”

Evine konuk olduğumuz Burhan ve Fehmiye Korkmaz çifti 2 çocuk sahibi. Çocuklarından biri engelli. Korkmaz çifti engelli çocuklarının giderlerini karşılayabilmekte zorluk çekiyor. Emekli maaşının giderleri karşılamadığını söyleyen Burhan Korkmaz, ek iş yapmak zorunda kalmış. Fehmiye Korkmaz ise yerel yönetimlerin otizmli çocuklar için politika üretmemesine tepkili. Ekonomik krizin kendilerini fazlasıyla etkilediğini söyleyen Fehmiye Korkmaz, sorunlarını “Devletin bize sunduğu ayda 12 saatlik eğitim. Devlet hastanesinde çocuk nöroloji bölümü yok” diye sıralıyor. Çocuğunu birkaç saatliğine bırakabileceği bir yer olmadığını vurgulayan Fehmiye Korkmaz, engelli bakım merkezleri istiyor.

Bu sorunu yaşayan aileler, sağlık örgütleri ve sendikalarla bir araya geleceklerini söyleyen Sağıroğlu, buradan çıkan talepler doğrultusunda çözüm üreteceklerini söyledi.

GENÇLER BARINMA, ULAŞIM VE SOSYAL ALAN SORUNU YAŞIYOR

Berkay Ergün Çorlu’da yaşayan bir üniversite öğrencisi. Ulaşım, sosyal yaşam, barınma, burs gibi pek çok sorunu sıralayan Ergün, belediyenin bu sorunlara çözüm olmadığını söylüyor. Mahallelerde gençlik kültür merkezleri ve kütüphanelerin olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Tuncay Sağıroğlu, gençler için oluşturulan bu alanların çekim merkezi haline getirilebileceğini söyledi.

TUNCAY SAĞIROĞLU KİMDİR, NASIL ADAY OLDU?

Tuncay Sağıroğlu 16 yıl önce Çorlu’ya yerleşti. 1965 Sivas doğumlu. Eşi Elif Sağıroğlu fabrika işçisi. Eşiyle ilişkisini “Eşimle hayatı ve mücadeleyi paylaştık. Hep yan yana kol kolaydık” diye anlatıyor.

89 bahar eylemleri döneminde işçi hareketiyle tanışan Sağıroğlu için 3-4 yıllık işçilik hayatında işçi sınıfının politik mücadelesinin olmazsa olmaz olduğunu öğrenmiş:

“Politik mücadele yürüten işçilerin devleti de fabrikaları da yönetebileceğini fark ettim. Bunun üzerine politik örgütlenmenin içerisinde yer almaya başlamıştım. Emek Partisi’nde örgütlendim.”

Sağıroğlu’nun adaylık sürecini anlatan Emek Partisi Tekirdağ İl Başkanı Mukaddes Akdeniz ise süreci “Semt semt, fabrika fabrika işçilerle toplantılar yaptık. Toplantılardan ‘Seçimlerde mutlaka işçilerin de adayı olmalı’ kararı çıktı. İşçi arkadaşlarımız kendi mücadelelerinin yanında yer alan Tuncay Sağıroğlu’yu önerdi” diye anlatıyor.

ÖNCEKİ HABER

Güvenli ve bütçe sarsmayan ulaşım istiyoruz!

SONRAKİ HABER

Masraflar kısmakla kısılmıyor... 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa