Hayata tutunmak
8. sınıfta okuyor ve doktor olmak istiyor Burak. Okul saatinden sonra tartısını alıp hayatı tartıyor.
Seren ELATAŞ
Adana
5 yıl önce gelmiş Suriye’den Türkiye’ye Burak. Beraberinde Suriye’den gelen tüm çocukların masumiyetini, sevgisini getirmiş. Savaştan kaçayım derken aslında başka bir savaşa tutulmuş. Yaşından büyük bir çaresizliğin, boyundan büyük işlerin içinde tüm bu sömürüye, ırkçılığa, ötekileştirmelere, sevgisizliğe inat elinde tartısıyla yaşama tutunuyordu. Bir kafede karşılaştık Burak ile savaşta annesini kaybetmiş, aç kalmış, çok zorluk çekmiş ve Suriye’den 5 kardeşiyle bir bilinmezliğe doğru yol almış. 7 kişi kalıyorlar bir evde, devletin verdiği (kişi başı) 120 TL ile 300 TL ev kirası, elektrik faturası, su faturası, okul masrafları haricinde, kalan parayla yaşamaya çalışıyorlar, bir düşünün! Mültecilerin gittiği bir okulda 8. sınıfta okuyor ve doktor olmak istiyor Burak. Okul saatinden sonra tartısını alıp hayatı tartıyor. İnsanlığın kaç geldiğini görüyor.
BEŞ PARMAĞIN BEŞİ BİR DEĞİL
Hayat dolu Burak… Savaştan söz ederken bile umut dolu gülümsüyor, sohbet arasında yanındaki sokak köpeğine şekerinden vermeyi de ihmal etmiyor, paylaşıyor. Bu derece “insan” iken, empati kurmaktan yoksun insanlar tarafından bazen kötü muamelelerle karşılaşıyor. “Beş parmağın beşi bir değil.” deyip 5 parmağını göstererek gülümsüyor. Bir savaştan kaçıp, kendi içinde başka yüzlerce savaşı yaşıyor, mücadeleyi bırakmıyor, diğer tüm mülteci çocuklar gibi Burak da hayallerini büyütüyor. Silahı, sömürüyü, kapitalizmi, savaşı bilmemesi gereken yaşta zengin olup fakirlere yardım etmeyi istemek gibi bir hayali büyütüyor mesela…