26 Mart 2019 23:55

Bize sorsalar... 

Seçim çalışmalarımızdaki ilk izlenimlerimize göre halk içinde bulunduğu bu durumun beka sorunu değil bir ekonomik kriz olduğunun farkında.

Fotoğraf: Murat Kula/AA

Paylaş

Arzu AKSU 

Diren AKSU 

Malatya 

Mevcut iktidarın tüm inkarına karşın 31 Mart yerel seçimlerine ekonomik kriz koşullarında gidiyoruz. İktidar vergi indirimlerini uzatarak, tanzim satış noktaları kurarak halka küçük umutlar dağıtmaya çalışsa da bu uygulamalar var olan krizin seçimden sonra da devam edeceğini hatta daha da belirginleşeceğini gösteriyor. AKP, bu küçük hamlelerle halkı daha fazla idare edemeyeceğini anlayınca ise hep yaptığı gibi düşman üretme politikalarına başvurmaya başladı. Öyle ki artık dış güçlerle yetinmeyerek yüksek fiyatlardan sorumlu tuttuğu esnafı “vatan hainliği” ile suçladı. Hemen ardından “beka” söylemleriyle devam etti. Seçim çalışmalarımızdaki ilk izlenimlerimize göre halk içinde bulunduğu bu durumun beka sorunu değil bir ekonomik kriz olduğunun farkında. Gittiğimiz evlerde, işçi duraklarında, okullarda, pazarlarda insanların hayat pahalılığından, öğrencilerin gelecek kaygısından, işçilerin çalışma koşullarından duyduğu şikayetlerle karşılaşıyoruz. Mevcut AKP belediyeleri ise bu taleplerin aksine belediyeleri ranta açıyor, iktidar ise kendinden olmayan belediyelere kayyım atıyor ve bu seçimden sonrası için de kayyımla tehdit ediyor. Yapılan “mega” projeler, kentler halka sorulmadan inşa edilip, yandaş şirketlere kazanç garantisi verilerek yapıldı. Bunların faturası da halka kesildi. Kriz gündeme geldiğinde ise fedakarlık istekleri ön plana çıkmaya başladı. İşçinin, emekçinin maaşından, öğrencinin bursundan fedakarlık beklenir oldu. Ülkenin ekonomisi belirlenirken, özelleştirmeler yapılırken halka “Ne yapalım?​” diye sorulmamıştı. Halkın ihtiyaçları değil patronların kârları göz önüne alınmıştı. Ama fedakarlık yine aynı halkın işçisinden, emekçisinden, dar gelirli vatandaşından bekleniyor. Bizler çıkarmadığımız krizin faturasını ödemek zorunda değiliz. Bu gidişata dur dememek, krizin ağır yüküne ses çıkarmamak gelecekten tasarruf etmektir. 

İKTİDAR DEĞİŞMEDEN SORUNLAR DEĞİŞMEZ 

Konuştuğumuz ilk arkadaşımız Mert’in şikayeti gelecek kaygısı yani işsizlik oluyor. Belediyelerin boş yere para harcadığını asli ihtiyaçlar dururken gereksiz şeylerle ilgilendiğini söylüyor. Seçimlerin ona umut verip vermediğini sorduğumuzda ise, “Yerlerine kim gelirse gelsin bundan kötüsü olamaz ama diğer partilerin vaatlerinin de ihtiyaçlara cevap vereceğini düşünmüyorum.” diyor. Yapılacak yatırımların, projelerin halka sunulması gerektiğini düşünen Mert, “Oturduğum semtte 2 yılda 2 kez tüm asfaltı söküp yeniden yaptılar. Buna ne gerek vardı? Bize sorsalar ‘Onu yapacağınıza dar gelirli ailelere yardım edin ya da sosyal tesis kurun.’ derdik.” diyerek sözlerini bitiriyor. 
Bir diğer arkadaşımız Özlem ise çözümün belediyelerin değil iktidarın değişmesinde olduğunu düşünüyor. Mevcut iktidar değişmeden var olan hiçbir sorunun çözülebileceğine inanmadığını söylüyor.   

ÖNCEKİ HABER

Hayata tutunmak  

SONRAKİ HABER

Seçimlere dair atölyelerden gelen sesler 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa