Seçimlere dair atölyelerden gelen sesler
Seçimlere sayılı günler kala işçi gençliğin yerel seçimlere bakışı.
Fotoğraf: Pixabay
Ahmet AKARSU
Kayseri
Seçime sayılı günler kala tartışmalar bir yandan hızlanırken, diğer yanda bir “bıkmışlık” hali karşımıza çıkıyor. İttifakların karşılıklı atışmaları, “beka” tartışmaları, “idam” söylemleri aslında yerel seçimlerin illerin, ilçelerin, köylerin, “belediyeler neler yapacak/yapmalı?”, “taleplerimiz neler?” vb. sorusularını gizlemeye çalışıyor. Genç işçiler içerisinde “beka” söylemleri iktidarın istediği ilgiyi bulmuş değil. Genç işçilerden yaşça biraz daha büyük olan işçiler arasında ise kararsızlık durumu var. “Sandığa gitmeyeceğim” tepkileri dikkat çekiyor.
“YOL YAPTIK” SÖYLEMLERİ TUTMUYOR
Hâkim olan yerel yönetimlerin anlayışının ranta dayalı bir anlayışla hareket ettiği ortada. Bunun karşısında argüman üretemeyen AKP’li belediyelerin, “yol yaptık” söylemleri bu seçimlerde genç işçiler içerisinde istediği ilgiyi bulmuyor. AKP’ye oy vermiş kişilerin bile eleştirilerinin arttığı, AKP’yi savunanın, “kısık sesle konuştuğu” örneklere şahitlik ediyoruz. Bağımsız Aday için çalışma yürüttüğümüz sanayi sitelerinde, sayacı genç işçiler arasında, fabrika önlerinde ortaya çıkan tablo ekonomik krizden usanmışlık oluyor. “Yol yaptık” diyenlere “illallah ettik”, “biz geçinemiyoruz! Ne yolu?” tepkileri artıyor.
TALEPLER DİNLENMİYOR…
Gittiğimiz her yerde, atölyede, fabrika önünde, sanayi sitelerinde genç işçilerin, “halkçı belediyecilik” denildiğinde, “senin de söz hakkın olacak” denildiğinde “patronlar için değil, işçiler için belediyecilik” denildiğinde ilgisini çekiyor. Bu durum bizlere gösteriyor ki, genç işçilerin istekleri karşılanmıyor, talepleri dinlenmiyor.
Gittiğimiz her bölgede genç işçiler, uzun çalışma süreleri, yoğun tempo, düşük ücretlere çalışıyorlar. “Bizim de kaderimiz buymuş” algısı oluşuyor. Ekonominin gidişatını “cepte para kalmıyor ki” diye yorumluyor ve tepki gösteriyor. AKP’ye daha önce oy verdiğini söyleyen bir genç işçi, “İlk oyumu AKP’ye vermiştim. Güzel işler yapıyorlar diye düşünüyordum. Kendi halime bakınca vermeyeceğim dedim” diyor.
“ŞİRKETLER GİBİ BELEDİYE OLMAZ”
Görüştüğümüz sayacı genç işçilere, “belediyeler nasıl olmalı?” diye sorduğumuzda, “şirketler gibi belediye yönetimi olmaz” diyor ve ekliyorlar: “Elektrik, su vb. özel şirketin elinde, artı ücretler ödüyoruz. Neden ödüyoruz ki? Erciyes dibimizde, suya bu kadar fazla para ödenmez ki” tepkilerini veriyorlar.
Öte yandan genç işçilerin gündeminde sosyal hayat kalmamış. Ama biz sözü açınca herkes konuşmaya başlıyor. “Sosyal hayatınız var mı?” diye soruyoruz. “Ne sosyal hayatı, biz unuttuk onları ağabey” diyorlar. “Bir gün tatilimiz var onda da dinleniyoruz. Çarşıya inmek yük geliyor. Mahallede desen gidecek yer yok” diye ekliyorlar.
“Mahallerde sosyal tesisler kurulmalı, ücretsiz sinema, tiyatro, konserler olmalı” deyince yüzler gülüyor. “Keşke ağabey” diyorlar. Genç işçiler kendi yaşantısıyla, başkaca gençlerin yaşantısını karşılaştırıyorlar sürekli. “Kaderimiz işte” diyorlar. Bir bölümü ise “belediyeler neler yapar ki?” sorusunun cevabını kendi içinde bulamıyorlar.
İşçiler, emekçiler arasında seçim dönemlerinde daha fazla siyaset konuşulduğunu da eklersek, sadece sandık üzerinden değil, 31 Mart seçimleri sonrasında da haklarımız, taleplerimiz etrafında bir mücadelede birleşmeliyiz.