Bursa’da seçim atmosferi
Üniversiteli, liseli, işçi ve işsiz gençlerle doğrudan yüz yüze gelerek yerel seçimleri ve ülke politikalarını tartışma fırsatı buldum.
Nilifer Belediyesi Bağımsız Meclis Üyesi Adayı Eren Öner'in seçim afişi.
Eren ÖNER
Bursa
İttifakların adayları açıklandığı ilk günden bugüne kişisel özellikleri ve özgeçmişleriyle sürekli televizyonda, gazetelerde ve sokaklarda tartışılıyor. İttifaklar adaylarını açıkladığı dönemde AKP, CHP, MHP ve İyi Parti içerisindeki çatlaklara ve kavgalara hepimiz şahit olduk. Medyaya yansımayan çok büyük çatlaklar da konuşuldu. Ancak seçimler yaklaşırken konuşulması gereken temel nokta kişilerin tutumları değil genel olarak bu partilerin siyasal dayanaklarıdır. Adaylar ve bu tartışmalar da önemli ancak daha önemlisi düzen partilerinin düzen partisi olmasından kaynaklanan ortak yanı rantçı belediyecilik anlayışı ve anti demokratik aday belirleme yöntemleridir.
Ben de böyle bir seçim atmosferinde üniversiteli bir genç olarak, Bursa’nın Nilüfer İlçesinde Bağımsız Meclis Üyesi adayı oldum. Elbette ki genç bir aday olarak gençlerin içerisinde seçim çalışmalarına başladım. Üniversiteli, liseli, işçi ve işsiz gençlerle doğrudan yüz yüze gelerek yerel seçimleri ve ülke politikalarını tartışma fırsatı buldum.
İlk olarak üniversitelilerin yoğun yaşadığı bir mahalle olan Görükle’de gençlerin gündüzleri ve hafta sonları kafa dinlediği Spor Parkına gittik. Medyada tartışılan düzen partilerinin politikalarından ittifak tartışmalarından bıktıklarını söyleyen gençlerin büyük bir kısmı oy kullanmayacaklarını ve hatta seçim ile alakalı bir şey duymak istemediklerini söylediler. Hatta bizden önce giden partilerin broşürlerinin onlar için tek faydasının çimlere otururken altlarına koymak olduğunu söylediler. Çalışan gençler içerisindeki en yaygın tepki ise “ben haftada bir gün izinliyim. O gün de yerel seçimlerle ilgilenmiyorum.” oldu. Yerel seçimleri bizimle karşılıklı olarak tartışan gençler ise “artık partilerin veya seçimlerin değil hayati sorunlarımızın tartışılması gerekiyor” gibi ifadelerde ortaklaştılar.
Bu umutsuzluğun ve çözümsüzlüğün temel sebebi yukarıda da bahsettiğimiz ranta dayalı yerel yönetim anlayışları ve gençliğin mevcut adaylar içerisinde kendisine yakın veya kendisi gibi düşünebileceği adaylar görememesinden kaynaklanıyor. Çünkü başka bir anlayış ve başka bir yönetim ile henüz gençliğin çok büyük bir kısmı tanışmamış durumda ve mevcut sistemin sıkıntıları onları sistem içerisinde bir çözüm aramaktan da dışında çözüm aramaktan da uzaklaştırmış.
NASIL OLMALI?
Peki ne nasıl bir yerel yönetim önermeliyiz? Gençliğin iradesine ve sesine saygı gösteren, hatta bizzat yerel yönetiminde gençlerin meclisleri olan, bir belediyecilik. Bunu sağlamak için gençliğin talepleri ve çözümleri etrafında örgütlenmesini sağlamak. Yani halkçı belediyeciliği savunmak anlamak ve anlatmak. Gençlere samimiyetsiz ve uzak gelen politikaların aksine örgütlenmiş halk kitleleri etrafında oluşturulmuş meclisler ve halkın kendi sorunlarına kendi çözüm önerilerini ürettiği yerel yönetimler. Yerel yönetimler ve organları yalnızca seçilerek değil örgütlenerek oluşturulmalı.