Savaş ölüm demek, zam demek
İçi beni, dışı seni yakar lafını bilirsiniz. Bu AKP, insanın hem içini, hem dışını yakıyor! İşte, doğalgazdan elektriğe, sütten ekmeğe, temel ihtiyaçlarımızın tümüne yine zam yağdı. AKP’nin arkasında hizalanan sermaye basının tümü, o ‘büyük’ gazeteler, ‘büyük’ televizyon kana
Evet, savaş bütün şiddetiyle, yıkımıyla sürüyor ve hiçbirimizi bu yıkımdan muaf tutmuyor. AKP, “dünyada kriz var, bütçe açık veriyor” diyor ama o bütçenin en büyük kalemini savaşa harcadıklarını söylemiyor.. Maliye Bakanlığı’nın zammın gerekçesi olarak gösterdiği bütçe açığının temel nedeninin, Temmuz ve Ağustos aylarındaki silah araç ve gereçlerine yapılan harcamalar olduğunu kaçımız biliyor? Ocak-Haziran döneminde silah, araç gereç ve mühimmat için 732 ,7 milyon lira harcanırken, sadece Temmuz ve Ağustos aylarında bu harcamanın 846 milyon liraya ulaştığını kaç kişi duydu? Haberdar değiliz çünkü, AKP gerçekleri söylemiyor. 10 yıllık iktidarının son beş yılında, “analar ağlamayacak” sözünü diline dolayan, “analar ağlamayacak” dedikçe, daha çok anayı ağlatan Başbakan, Kürt halkına haklarını vermemekte direniyor. Haklarını vermek bir yana, “seçmeli ders nelerine yetmiyor” diyerek, Kürtleri incitmeye devam ediyor. Bir insanın anadilini konuşması, o dilde eğitim görmesini sağlamak, bir lütufmuş gibi. Kürt çocukları, her sabah sınıflarına “Türküm, doğruyum, çalışkanım” diyerek giriyor hâlâ. Savaş, Kürt ve Türk çocuklarını aramızdan aldıkça, AKP nefret dilini yükseltiyor. Yüzyıllardır birbiriyle komşuluk, arkadaşlık eden, akraba olan iki halkı birbirinden ayırıyor, düşmanlaştırıyor. Gençler beşer onar öldüğünde 30 yıllık masalı tekrarlıyor. “Terörle mücadele” diyor, “bir tek terörist kalmayıncaya kadar” diyor. Sonra “terörle mücadele ediyorum” diye gidip yeni silahlar, gelişmiş bombardıman uçakları alıyor. Bizim ödediğimiz vergilerle daha çok silah alınıyor, bizden kesilen paralarla alınan silahlarla, bizim çocuklarımız ölüyor. Neden? Kürt halkı “biz de varız, dilimizi, kültürümüzü istiyoruz” dediği için. Bir sürü laf ediyor da bir tek barış demiyor Başbakan. Oğulları askerde, dağda olan anneler yürekleri ağzında Başbakan’a bakıyor. Oğulları askere gidecek anneler, kara kara düşünerek Başbakan’ı izliyor. İşte en son, “kongrede Kürt sorununa ilişkin çok büyük laflar edecek, barış gelecek” dediler ya hani. Ne oldu? “Savaşa devam” dedi Erdoğan. Seçilmiş BDP’li milletvekillerine hakaretler yağdırdı. Diye diye, “Türkçe bilmeyenler mahkemede, devlet dairesinde tercüman tutabilecek” dedi. Bu mudur? Kürtler tercüman mı istiyor? Hayır. Kürt halkı on yıllardır yaşadığı zulmün sona ermesini istiyor. Dilini istiyor, eşitlik istiyor, onurunu istiyor. Ama, “Birkaç Mehmet için meclisi toplamaya gerek” yok diyenler, “şehitlik nasip işidir” diyenler barışı kurmazlar. Kurmazlar çünkü, savaşın gerçeklerin üzerini örtmesinden yararlanırlar. Zira, savaş soru sormayı engeller. Zamların gerçek nedeni de, kadınların ellerinde koruma kararları, neden öldürülmeye devam edildikleri de arada kaynar gider. Savaş vardır çünkü. Orta yerde, beşer onar ölen yoksul çocukların cenazeleri. Dergimizi pdf formatında görüntülemek için tıklayın