Evet bu bir aşk hikayesi, ama fazla dramatik
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, 31 Mart yerel seçimlerini değerlendirdi.
Fotoğraf: DHA
Fatih POLAT
AKP’nin bu seçimlerde ‘beka’ söyleminden sonra en çok başvurduğu, aşk metaforuydu. Muhaletefe yönelik ağır bir nefret dilini, ittifak ortağı MHP ile birlikte seçim boyunca kullanan AKP, bu metaforla da, başarılı bir reklam stratejisi izlediğini düşündü muhtemelen. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinglerde kullandığı “Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi” şarkısıyla birlikte hazırlanan klip AKP’nin sosyal medya hesabından da paylaşıldı. Ardından da, iktidar medyasında haberi yapıldı: “Bizimkisi Bir Aşk Hikayesi sosyal medyada büyük ilgi gördü.”
31 Mart yerel seçimlerini, şu ana kadar ortaya çıkan sonuçlarıyla birlikte okuduğumuzda, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Evet bu bir aşk hikayesi, ama fazla dramatik!
İki nedenle. Öncelikle bu seçim, AKP açısından birçok kenti kaybettiği, birçok kentte de ciddi oy kaybına uğradığı bir seçim oldu. Dolayısıyla AKP açısından fazla dramatik. Ama muhalefet açısından da görece bir rahatlama yaratsa da, işinin çok kolay olmadığını göstermesi bakımından bir dramatiklik içeriyor.
AKP açısından sonuçlarıyla başlayalım. Bu yazı yazıldığında Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği 27 Mart 1994 seçimlerinde AKP’nin kazandığı büyükşehirlerden biri olan ve ardından AKP’nin hep elinde tuttuğu başkent Ankara bu seçimle AKP’nin elinden çıkmış oldu. RP’nin 25 yıl önce tek başına aldığı Ankara’yı AKP, MHP desteğiyle elinde tutmayı başaramadı.
İstanbul’da ise bu yazı yazıldığında Yıldırım ile İmamoğlu yüzde 48 bandında yarışıyordu. Eğer bu yarışın sonucu AKP lehine açıklanırsa, başından beri çeşitli şaibelerin de gündeme gelmiş olması ve Yüksek Seçim Kurulu’nun da iktidar lehine bir duruş sergileyen performansıyla tartışılan bir yapı haline gelmiş olması nedeniyle çokça tartışılacaktır.
Bu seçimlerin en önemli özelliklerinden biri de, ekonomik krizin etkisinin, sonuçlarının, özellikle işçi yoğunluğunun bulunduğu sanayi kentlerinde yansımış olmasıdır. Metal sektörünün kalbi Bursa’da 2014 yerel seçimlerinde AKP ve MHP oylarının toplamı yüzde 65’ti. Bu seçimde AKP’nin MHP tarafından desteklenen Bursa adayı yüzde 50’de kaldı. Yine diğer önemli işçi kenti Kocaeli’de önceki yerel seçimlerle kıyaslandığında Cumhur İttifakı yüzde 10 geriledi. Bir başka işçi kenti Kayseri’de 2014’te AKP ve MHP oylarının toplamı yüzde 86’ydı, bu seçimde yüzde 63’e düştü.
İstanbul’un önemli işçi merkezlerinden Küçükçekmece AKP’den CHP’ye geçti. Burada iktidar önemli oranda oy kaybetti. Bu seçimde AKP’den CHP’ye geçen Esenyurt’ta ise sonucu yoksulluk ve HDP desteğiyle birlikte okumak gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da, adını anmadan ima ettiği hem parti, hem de Cumhur İttifakı olarak kaybettikleri kentleri de hatırlatalım.
Adana ve Mersin MHP’den CHP’ye geçti. Antalya, Artvin, Ardahan, Ankara, Bilecik, Bolu ve Kırşehir AKP’den CHP’ye geçti.
MHP’nin kalesi olarak bilinen Osmaniye’de Cumhur İttifakı’nın oyu 2014 seçimleriyle kıyaslandığında yüzde 82’den yüzde 53’e düştü.
AKP’nin kayyım atadığı birçok il de HDP tarafından geri alınırken, HDP Diyarbakır ve Batman’da oyunu artırdı. Şırnak, Ağrı ve Bitlis ise HDP’den AKP’ye geçen iller. Kars ve Iğdır da HDP’nin oldu.
AKP’nin yüzde 61 ile aldığı Şırnak’ın üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. AKP ile HDP adayı arasında yaklaşık 8 bin oy farkı oluştu. Şırnak, yaklaşık 6 bin oyun iktidar tarafından dışarıdan taşınmasıyla gündeme gelmiş ve çokça tartışılmıştı.
Bu seçimlerin bir başka sonucu da ‘beka’ propagandasının krizin sonuçlarını örtmeyi başaramamış olmasıdır.
İktidar, devletin bütün imkanlarına ve yüzde 90’ın üzerindeki medya hegemonyasına rağmen kendisine daha önce oy vermiş olan belli kesimleri ikna edememiştir.
Bu yazı yazılırken AKP ile MHP’nin ayrı ayrı aday gösterdiği yerlerden dokuzunda MHP’nin önde görünmesi de AKP açısından bir başka dramatik sonuçtur. ‘Beka’sını MHP’nin desteğine bağlayan AKP, bu seçimlerle birlikte o mecburiyetin sancılı bir sonucunu da yaşamış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim akşamı yaptığı ilk açıklamada, 4,5 yıl boyunca yeni bir seçimin gündemde olmayacağını ifade etmesi ve bazı kentleri kaybettiklerini zorlanarak da olsa ifade etmek durumunda kalması, seçim akşamının en önemli siyasi karelerinden biridir. Bugüne kadar birçok kez desteğini güçlendirmek amacıyla, ya ‘mağduriyet’ söylemiyle ya da ülkeyi bir kutuplaşmaya götürerek yeniden seçime gitmekten çekinmeyen Erdoğan, bu kez kendisini bir durmak zorunda hissediyor.
Bu seçimlere CHP’nin Beyoğlu adayı olarak giren Alper Taş ve ekibi, seçimi aradaki fark bakımından başladığı noktanın ilerisinde kapadı. AKP’nin güçlü olduğu Beyoğlu’nun yoksul semtlerine ağırlık veren bir çalışmayı tercih eden Taş’ın ve ekibinin aldığı sonuç, üzerinde çalışılarak geliştirilmeye aday bir sonuçtur.
Cumhur İttifakı’nın savaşa gider gibi muhalefete karşı ağır bir nefret söylemini neredeyse her gün kullandığı 31 Mart seçimlerinde, 2 Saadet Partisi üyesinin AKP’lilerin saldırısıyla yaşamını yitirmesi ise bu seçimlerin trajik bir sonucudur.
Bu seçim muhalefet açısından da mesajlar içeriyor. Bu sonuçlar, ekonomik krizin tek başına bir muhalefet partisi gibi çalışamayacağını, kriz ile iktidar arasındaki ilişkinin bilince çıkarılması ve daha ciddi siyasal sonuçlar doğurması ciddi bir muhalefeti gerektiriyor. Bu da bu ‘aşk hikayesi’nin, muhalefet açısından ifade ettiği moral verici yanlar kadar, dramatik yanını da gösteriyor.
Verilerin tek bir ajans tarafından paylaşılmasının, seçim sürecini ne hale getirdiğini de bir kez daha yaşadık. Bunun bir son olması için mutlaka bir şeyler yapılması gerekiyor.