9 Nisan 2011 13:27
/
Güncelleme: 13 Aralık 2014 08:20

Gökhan Durmuş


Birliktelikten ne amaçlıyorsunuz? Ve hangi taleplerle bir araya geldiniz?

Çalışma yaşamına baktığımızda kötü çalışma koşulları hakim. Örgütlenme sonrasında ise yetki almak sorun oluyor. İşten atmalar ve baskılarla karşı karşıya kalıyoruz. Geçmişte ulusal ve uluslararası düzeyde dayanışmalar büyütüldüğünde başarılı olunduğunu gördük. Bizim açımızdan da hepimiz Türk-İş içindeyiz ve artık sadece dert yanmak çözüm getirmiyor. Gerçek anlamda sıkıntısı olan kesimlerin güçlerini birleştirmesi gerekir. Nerede bir direniş varsa o direnişi sahiplenmemiz gerekir. Mesela TEKEL eyleminde şunu gördük ortak hareket edildiğinde sonuç alınabiliyor.

O zaman bu birlik bir anlayış farklılığını da ifade ediyor mu?

Şimdi hükümeti görüyoruz. Ya bizim gibi düşüneceksiniz ya da yaşam hakkı tanımayacağım diyor. O zaman ne olacak? Buna karşı bir anlayış mevcut iktidarla dirsek temasıyla bu işi götürürüm diyor. Bürokrasi üzerinden kendini örgütleyen bir anlayış bu. Bunun karşısındaki yer alan bize göre ise ortak haklarımız için ortak mücadeleyi örmemiz gerekliliğidir.
Ama biliyoruz ki karşımızdaki anlayışın bir çıkışı yoktur. Türk-İş’e bağlı sendikaların bazıları tabela sendikası oldu. Niye? Özelleştirme sonrası yok olma aşamasına geldi. Özel sektördekiler dertlerini anlatırken “bıkkınlık yaratıyordu” onlarda. Şimdi onlar özel sektörde örgütlenmenin ne kadar sıkıntılı olduğunu gördüler. Ama ellerindekileri kaybettikten sonra.
Yine 1 Mayıs. 1 Mayısın özüne uygun kutlanması için kitlesel ve ortak kutlanması gerekiyor. Geçen yıl bunun için çalıştık, deklarasyon yayınladık ve bunu başardık. Nitelik bu yıl da 1 Mayısın kitlesel ve ortak kutlanması için çalıştık. Başkanlar Kurulunda da ortak kutlanması kararı alındı.

Örgütlenme üzerine sürekli duruluyor. Hatta bu konuda Türk-İş Genel kurul kararları da vardı…

Genel kurul kararı örgütsüz alanların örgütlenmesi için pilot bölge seçilmesi, aidatların dörtte biri örgütlenmeye ayrılması, örgütsüz bölgelerde bütün iş kollarından işçilere yardım edecek büroların açılması, atılan işçilere iş kolu ayrımı yapmadan Türk-İş örgütlenme fonundan yardım edilmesi vardı. Bugün de örgütlenme nedeniyle sıkıntılar yaşanıyor. Her yerde direnişler sürüyor. Ama Türk-İş alınan kararlara uygun davranmıyor. O zaman da bizim ortak hareket etmemiz gerekiyor. 7-8 sendikanın bir araya gelmesinin nedeni kötü yaşam koşulları, örgütsüzlük ve AKP Hükümetinin saldırılarına karşı ortak ses çıkartma amacımızdır.

İşçilerde sendikalara bir güvensizlik var. Sizce bu nasıl aşılır?

İşçiler örgütlenince işten atılıyor, pek çok baskıyı yaşıyor ama işçiler bu süreçte aynı zamanda insan olduğunun da farkına varıyor. Kötü yaşam koşullarına karşı örgütlenince yalnız olmadığını görüyor. Dostlarını, düşmanlarını tanıyor.
Tabana baktığımızda da hangi iş kolunda olursa olsun işçilerde örgütlenmeye yönelik hareket, çaba ve sahiplenme var. Esasen genel merkez ve konfederasyonlar düzeyinde sorun var. Biz 2008’de Düzce’ye gittiğimizde orada korkunç bir hak gaspı olduğunu gördük. Yasalar işlemiyor orada. Örneğin DESA direnişinde patronlar DESA patronunu ziyaret edip “Kesinlikle kabul etme yoksa diğer yerlere de yayılır” dediler. Biz direndik ve belli haklar kazandık. Daha sonra orada kardeş sendikalarımızın örgütlendiğini de gördük. Bu halkın sendikalara bakışını değiştirdi. Sonunda satmayan sendikalar olduğunu gösterdik. Sorunların çözümü için sadece sendikaları kötülemek yetmiyor. En geri sendikayı bile değiştirmek için çalışmamız gerekiyor.

Peki bu birliktelik ne zamana kadar sürecek?

Bu birliktelikle emekten yana kesimlerle ortak hareket etmeyi hedefe koyduk. Yani sadece Türk-İş’de değil ayrım yapmadan nerede bir mücadele ve direniş varsa onu destekleme kararı aldık. Örneğin başka bir konfederasyona bağlı Birleşik Metal-İş greve çıktığında buna destek vermemiz gerektiğini söyledik. Aynı konfederasyona üye olmadığımız halde destek vermemiz rahatsız edebilir. Ama ancak sınıfın çıkarlarını ilerletmek temelinde hareket edersek başarılı olabiliriz.

YARIN: Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et