Bursa demokrasi güçleri yerel seçimleri değerlendirdi
Bursa demokrasi güçleri, 31 Mart yerel seçimlerini değerlendirmek üzere basın toplantısı düzenledi.
Bursa demokrasi güçleri, 31 Mart yerel seçimlerini değerlendirdi | Fotoğraf: Evrensel
Bursa demokrasi güçleri 31 Mart yerel seçimlerini değerlendirmek için bir basın toplantısı düzenledi.
Bursa Akademik Odalar Birliğinde yapılan açıklamada: “31 Mart Yerel Seçimleri iktidarı elinde bulunduran Erdoğan ve hükümeti ile fiili iktidar ortağı Bahçeli’nin oluşturdukları “Tek adam ittifakı”nın yenilgisiyle sonuçlanmıştır” denildi.
Yerel seçimlerde bir gerileme sürecine giren Erdoğan ve “Cumhur İttifakı”, ülke nüfusunun önemli bir çoğunluğunun yaşadığı büyük kentlerin büyük bir bölümünde belediye başkanlıklarını kaybetmiştir diyen Hasan Özaydın: “Tek adam, tek parti yönetimi” altında gerçekleşen bu ilk seçimde devlet imkânları “Cumhur ittifakı” tarafından sonuna kadar kullanılmış, rakip ittifak, parti ve adaylar üzerinde baskı ve zorbalığın her çeşidi devreye sokulmuştur. Bu yönlerden 31 Mart Yerel Seçimleri bugüne kadar gerçekleşmiş en adaletsiz seçim olarak ülke siyasal tarihindeki yerini şimdiden almıştır. YSK tarafından açıklanan rakamlara göre “Cumhur İttifakı”nın ülke genelindeki oyları 24 Haziran seçimlerine göre 2 puan gerilerken, bu oran büyük sanayi kentlerinde 3 ila 12 düzeylerine varmıştır. Bölge illerinde ise “Tek adam tek parti yönetimi” tarafından halkın iradesi hiçe sayılarak kayyım atanan belediyelerin büyük çoğunluğu her türlü baskı ve tehdide rağmen HDP tarafından geri alınmıştır” dedi.
"HALKIN İRADESİNİ YOK SAYAN BU TUTUMUNU KABUL ETMİYORUZ"
“Cumhur İttifakı”nın özellikle AKP’nin büyük şehirlerde ve sanayi kentlerinde oylarının düşmesi ve belli başlı belediyeleri kaybetmesinde ekonomik kriz süreci ve bunun koşulladığı hayat pahalılığı ve yoksullaşma önemli bir etkide bulunduğunu ifade eden Özaydın: “ Başta Kocaeli, Bursa, Gaziantep, Kayseri olmak üzere “Cumhur İttifakı”nın kazandığı kentlerde bile oy kaybetmesi bunun somut ifadesidir. Bunun yanı sıra en küçük bir hak arayışı ve demokratik talebin “teröristlik” ve “darbecilik”le yaftalanarak şiddetle bastırılması; siyasal gericiliğin ve despotizmin toplumsal yaşamın bütün alanlarında her gün daha fazla hissedilir hale gelmesi “Tek adam tek parti yönetimine” karşı olan öfke ve hoşnutsuzluğu artırmış ve daha önce “Cumhur İttifakı”na oy veren işçi ve emekçilerin hoşnutsuzluğu ve tepkisi de bu tepkiyle birleşerek sandıklara yansımıştır. Tek adam, tek parti iktidarının halkın iradesini yok sayan bu tutumunu kabul etmiyoruz. İstanbul seçimini CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazanmış olmasına rağmen 17 gün boyunca defalarca sayım yapılması için AKP tarafından yapılan itiraz sonucu mazbatasının verilmesi engellenmiştir. Bu güne kadar milli irade üzerinden propaganda yapan AKP sandıkta kaybedince milli iradeyi hiçe sayan adımları atmaktan çekinmemiştir. Bizim bildiğimiz ve her zaman ifade ettiğimiz gibi AKP için milli irade kendileri kazandığı zaman kullandıkları, rakipleri kazanınca yok saydıkları boş bir söylemden ibarettir.HDP adayları tarafından kazanılan 5’i ilçe, 1’i belde olmak üzere 6 belediyede KHK ihracı belediye başkanı adayına seçimi kazanmasına rağmen mazbata verilmedi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK); seçimleri kazanan, ancak KHK ile ihraç edildiği için mazbatası verilmeyen başkanlarla ilgili yarışı ikinci sırada bitiren adaya mazbata verilmesini kararlaştırdı. KHK ile ihraç edilen insanlarla ilgili herhangi bir mahkumiyet ya da mahkeme kararı yoktur. O nedenle de seçildikleri görevlerle ilgili YSK tarafından bir sınırlama yapılması mümkün değildir. Bu adaylar süresinde YSK’ya başvuru yapmış ve adaylıkları onaylanmıştır. YSK’nın adaylığını kabul ettiği insanlara “mazbata vermiyorum” demesi kendi yurttaşına tuzak kurmaktır. Yine mazbata verilmeyen yerlerde seçimi ikinci sırada tamamlayan adaya mazbata verilmesi asla kabul edilebilir bir durum değildir. Öncelikle kazanan adaylara mazbataları verilmeli bu olmuyorsa bile seçim yenilenmelidir” dedi.
"KIDEM TAZMİNATINA SAHİP ÇIKMAK İÇİN 1 MAYIS’A"
Seçimin ardından sermaye örgütleri ve sermayenin sözcüsü hükümet tarafından yeni saldırı dalgasının başladığını söyleyen Özaydın: “Hükümet tarafından yeni bir ekonomik program açıklanmış, TÜSİAD da bu durumun bilinciyle uyarılarını yapan ilk sermaye örgütü olmuştur. TÜSİAD açıklamasında “Yerel seçimlerin de geride kalmasıyla, önümüzdeki seçimsiz dönem ekonomik, sosyal ve siyasal reform gündemimiz için önemli bir fırsat” diyerek uluslararası sermaye cephesinin de beklentilerine uygun olarak yapılmak isteneni gözler önüne seriyor. Egemen sınıflar cephesinden iktidarı-muhalefetiyle uyumlu bir çizginin izlenmesini gerektiren bu yaklaşım, ekonomik krizin ağır faturasını işçi sınıfımız, emekçiler ve ezilen halk kitlelerine keserek, Kıdem Tazminatı gibi tarihsel kazanımları ortadan kaldıracak “yasal düzenlemeler” ve uygulamaların “Yapısal Reform” adı altında hayata geçirilmesini amaçlıyor. Önümüz işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele günü olan 1 Mayıs’tır. 1 Mayıs’ta Bursa Demokrasi Güçleri olarak saat 12’de Altıparmak Stadyum’da buluşup Kent Meydanı’na yürüyeceğiz. İşçi sınıfı, işsizler, kadınlar, gençler ve tüm emekçiler, krizin yükünün sırtlarına yıkılmasına yönelik girişimleri püskürtmek için güçlerini birleştirmeli ve 31 Mart’ın verdiği özgüvenle birlikte mücadelesini devam ettirmelidir” dedi. (Bursa/EVRENSEL)