Babası KHK’li diye kadro verilmeyen tekniker açtığı davayı kazandı
Adana’da taşeron düzenlemesi sonrası babası KHK’li diye kadroya alınmayan sağlık teknikeri açtığı davayı kazandı.
Fotoğraf: Evrensel
Volkan PEKAL
Adana
Taşeron düzenlemesinden sonra hiçbir adli kaydı bulunmamasına rağmen babasının OHAL KHK’sı ile ihraç edilmesi gerekçe gösterilerek kadroya geçirilmeyen sağlık teknikeri açtığı iptal davasını kazandı. Mahkeme ‘suçun şahsiliği’ ilkesine gönderme yaparak kişinin yakınının fiillerinden sorumlu tutulamayacağına karar verdi.
Geçtiğimiz yıl 696 sayılı KHK ile yapılan taşeron düzenlemesi kapsamında sürekli işçi kadrosuna atama beklerken güvenlik soruşturması nedeniyle kadroya geçirilmeyen sağlık teknikerinin açtığı davada idarenin kararı iptal edildi. Davacının kadroya geçirilmeme nedeni, hakkında yapılan arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasının olumsuz olduğuna dair Konya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün yazısıydı. Yazıda “Davacının babasının ilgili KHK kapsamında kamu görevinden çıkarıldığı” ifadeleri yer alıyor. Mahkeme bu kararı iptal ederken davacı hakkında FETÖ/PDY ve başkaca terör örgütleri ile irtibatı olduğuna dair bir dava açılmadığını da belirterek “Davacının şahsı ile ilgili güvenlik soruşturmasını ve arşiv araştırmasını olumsuz kılacak şekilde bir bilginin olmadığı görülmektedir” ifadelerine yer verdi.
‘BU KARARLARIN ARTMASINI BEKLİYORUZ’
Davacı Avukatı Sevil Aracı, müvekkilinin babasının fiili nedeniyle yapılan olumsuz değerlendirmenin iptal edilmesinin önemli olduğunu dile getirdi. Bu kararın taşeron düzenlemesi ile ilgili aldıkları ilk karar oluğunu söyleyen Aracı, “Yine güvenlik soruşturmaları ile ilgili benzer kararlar verilmişti. Eşitlik ve suçun ve cezanın şahsiliğine dair buna benzer kararlar var. Olumsuz kararlar da mevcut ama onlar da üst mahkemelere götürüldü. Bu kararlar artarak içtihat haline gelecektir. Yeni olumlu kararlar bekliyoruz” dedi.
‘İDARE KİŞİLERİN HAKLARINI İHLAL ETMEMELİ’
Bu kararda müvekkilinin sürekli işçi kadrosuna geçişte güvenlik soruşturması dışındaki diğer koşulları taşıyıp taşımadığı ile ilgili bir bilgi olmadığı gerekçesiyle özlük haklarının iade edilmediğini ifade eden Aracı, “Bu konuyla ilgili itirazda bulunacağız. Yaşatılan mağduriyetin giderilmesi açısından bu parasal hakların da ödenmesi gerekiyor. Bir karar iptal edildiğinde onun ortaya çıkardığı sonuçların da ortadan kaldırılması gerekir” diye konuştu. Üniversitenin değerlendirmesinin idarenin takdir yetkisi içinde olduğu şeklinde savunma yaptığını dile getiren Aracı, “Bu takdir yetkisi kamu yararı ve kişilerin kanun önündeki eşitlik hakları gözetilerek yapılmalı. İdare dayanaksız bir karara imza atamaz. İdarelerin takdir yetkisini kulanırken kişilerin haklarını ihlal etmemesi gerekiyor” dedi.