Hapse girecek olan Gazeteci Güray Öz: Yatar çıkar yazmaya devam ederiz
Cumhuriyet çalışanlarının yargılandığı davada beş yılın altında ceza alan ve hapse girecek olan Gazeteci Güray Öz Evrensel'e konuştu.
Çizer Murat Başol'un, Cumhuriyet Davası çizimi
Fotoğraf: Anıl Yurdakul
Meltem AKYOL
İstanbul
Cumhuriyet çalışanlarının yargılandığı davada beş yılın altında ceza alan ve hapse girecek olan gazetecilerden Güray Öz, yattığı kısım çıkarıldığında 1 yılın üzerinde bir ceza çıkacağını tahmin ettiklerini söyledi. Öz, “Özgürlük düşünmek ile ilgili bir şeydir ve düşündüğüm müddetçe özgürlüğüm bana aittir. Şimdi gider yatar çıkarız, yine yazmaya çizmeye devam ederiz” dedi.
Sürece tepki gösteren basın-meslek örgütü temsilcileri, dava boyunca yaşanan hukuksuzlukların bu durumla birlikte katmerlendiğini söyledi. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “8 gazetecinin tekrar cezaevine girecek olması Türkiye için bir utanç durumudur” derken, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ise, Cumhuriyet çalışanlarının hükümlü olarak hapishaneye dönmesinin adaletsizlikte ısrar anlamına geldiğini söyledi.
8 GAZETECİ BU HAFTADAN İTİBAREN HAPSE GİRECEK
Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onayan İstinaf Mahkemesi, 5 yıldan az ceza alan, Karikatürist Musa Kart, yazarlar Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, eski Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Önder Çelik, avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör ile kararını UYAP’a yükledi. Karar bu hafta Ağır Ceza Mahkemesinde ele alınacak ve sekiz kişinin hapiste kalmaları gereken süre hesaplanacak. Bu tarihten itibaren sekiz kişi yeniden hapse girecek. Davada 5 yılın üzerinde ceza alanların dosyası ise Yargıtay tarafından incelenecek.
GÜRAY ÖZ: BİRAZ HAPİS BORCUMUZ KALDIĞINI İDDİA EDİYORLAR
Gazeteci Güray Öz gazetemize yaptığı açıklamada, Cumhuriyet davasının Türkiye’de hukukun nasıl işlediğini gösteren önemli bir dava olduğunu söyledi. Yeni durumda bir yıldan biraz fazla cezaevinde kalma ihtimali olduğunu belirten Öz “Tam hesabı savcılar yapacak. Bakıp göreceğiz” dedi. Öz devamında ise şu ifadeleri kullandı: “Bu davanın hukukla ilgisi yok, Cumhuriyet’e çalışan insanların ‘FETÖ’ ile ilişkilendirilmesi çok anlamsızdı, zaten önümüze yazılar-haberler dışında da bir şey gelmedi. Bu davada bizim Cumhuriyet’in yayın politikasını değiştirdiğimizi iddia ettiler, üstelik bunu da suç olarak iddianameye koydular. Sonuçta gelinen noktada bu yargılama süreci ile bize ceza verdiler ve bu ceza yattığımız kısmı çıkartarak onaylandı. Biraz borcumuz kaldığını iddia ediyorlar. Şimdi biz onu ödeyeceğiz. Hapsedilsek de özgürlüğümü elimden almaları çok zor, çünkü özgürlük düşünmek ile ilgili bir şeydir ve düşündüğüm müddetçe özgürlüğüm bana aittir. Şimdi gider yatar çıkarız, yine yazmaya çizmeye devam ederiz.”
“YUMUŞAK HAVALAR ESİYOR DİYORLAR, ESSE BİZE DE ESERDİ”
Cumhurbaşkanın ‘demiri soğutma zamanı’ türünden açıklamalarını da değerlendiren Öz, “Her seçim sonrasında seçim öncesinde sertliğin sona erdiği, daha yumuşak havaların estiği yorumları yapılır. Esse biliriz, bize de eserdi en azından. O nedenle pratikte işlerin pek değişmediğini görüyoruz. Seçimler bitti bugüne kadar bizimle ilgili herhangi bir faaliyette bulunmadılar, seçimler biter bitmez de süreci başlattılar. Yalnız biz değil, bir televizyon programına bağlanan öğretmen hapse girdi, akademisyenler cezaevine girecek... Sırada bekleyen akademisyenler var, yani herhangi bir değişiklik olduğuna dair bir şey görmedik. Mecliste bir tasarı olduğundan da söz ediliyor, Adalet Bakanının sözünü ettiği. Ama ben bu açıklamalara, pratiğe dökülmedikçe inanmak yanlısı değilim” ifadelerini kullandı.
"AKADEMİSYENLER BARIŞTAN, BİZ YAZMAKTAN SUÇLU SAYILIYORUZ"
Son açıklanan raporda Türkiye’nin basın özgürlüğü sıralamasında 157. sırada olduğunu hatırlatan Güray Öz, “Gazetecilerin, akademisyenler hapiste olması, yargılanmaları Türkiye’ye yakışan bir şey değil. Ama gerçekliğimiz de bu, ve Türkiye’de demokrasi için uğraşanların daha çok çaba göstermesi gerektiğini gösteriyor bu bize. Gazetelerin, gazetecilik yamaktan, halkın haber alma hakkını yerine getirmekten başka yaptıkları bir şey yoktur. Akademisyenler de öyledir, düşüncelerini söyledikleri için yargılanıyorlar. Düşüncelerini söyleyen insanlardan neden bu kadar korkuyorlar? Akademisyenler ne ile suçlanıyor, barış istemekle; biz ne ile suçlanıyoruz yazmakla... Umarım bu tabloyu değiştirmeyi başarırız” dedi.
MUSA KART: ETS PATRONU KÜLTÜR BAKANI OLDU AMA...
Yeniden hapse girecek olan Musa Kart Twitter’dan “ETS’yi 3 günlük tatil için aramamız FETÖ ile irtibat sayıldı. Aylarca hapis yattık. Anlaşılan bu yeterli bulunmadı. ETS patronunun Kültür ve Turizm Bakanı olduğu bir dönemde 1 yıl 16 gün daha hapis yatacağız. Türkiye’de tatil o kadar da ucuz değilmiş !..” paylaşımı yaptı.
Hakan Kara, Duvar’a yaptığı açıklamada, “Bu karar çok üzücü, 157 gazeteci halen cezaevinde anlaşılan o ki bu sayı 2020’de 170’e ulaşacak. 2023 de ne hedefliyorlar 200 mü hedefleri? Dünyada en çok gazeteciyi hapse atan ülke olarak bu ülkenin adının geçmesi beni üzüyor. Demokrasi olmadan kalkınma olmaz” değerlendirmesi yaptı.
GÖKHAN DURMUŞ: TÜRKİYE İÇİN BİR UTANÇ DURUMUDUR
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu süreci gazetemize değerlendirdi.
Cumhuriyet davası boyunca onlarca hukuksuzlukla karşı karşıya kalındığını belirten TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, gazetecilerin yeniden hapse girmesi durumunda bu hukuksuzluğun daha da katmerleneceğini söyledi. Durmuş, “Cumhuriyet davasının başından beri bu davanın gazeteciliği cezalandırma davası olduğunu söylüyoruz. 8 gazetecinin tekrar cezaevine girecek olması Türkiye için bir utanç durumudur. Hukuksuzluklarla dolu bir sürecin ardından, siyasi verilen bu cezalar ile meslektaşlarımız özgürlüklerinden mahrum bırakılacaklar. Sadece gazetecilik yaptıkları için şu anda cezaevlerinde 133 gazeteci var. Bu kararla 141’e çıkacak. 141 sadece bir sayı değil 141 insanın ailesi ile birlikte hayatı, yok edilen basın özgürlüğü, gerçeklere ulaşması zorlaşan bir toplum demek. İhtiyacımız bağımsız hukuk ve demokrasidir” diye konuştu.
EROL ÖNDEROĞLU: ADALETSİZLİKTE ISRAR
Cumhuriyet çalışanlarının hükümlü olarak hapishaneye dönmesinin adaletsizlikte ısrar anlamına geldiğini belirten RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu devamında şu değerlendirmede bulundu: “Cumhuriyet Gazetesi eski yönetimi ve gazetecilerine, muhalefetin dize getirilmesi siyasetinin bir parçası olarak, tutuklama ve tecritle, yargının araçsallaştırılması yoluyla nasıl zulmedildiğine başından beri tanığız. İki buçuk yıldır Anayasa Mahkemesinin eli bir türlü dosyaya gitmedi. “Demiri soğutma” siyaseti de samimi olsaydı, seçim sonuçları beklemeden, o trajediye türlü yollarla son verilebilirdi. Meslektaşlarımızın bu kez hükümlü olarak yeniden cezaevine girmesi umarız ki, “Türkiye en çok gazeteci hapseden ülke” denilince küplere binenlere bu kez dürüstçe sorumluluklarını hatırlatır. Bu utançlı tablo karşısında biz, meslektaşlarımızla dayanışmamızı daha iyi günler görünceye kadar sürdüreceğiz.”