Krize karşı taleplerimiz için 1 Mayıs bir fırsat
Schneider'dan ve Mercedes'ten metal işçileri, iş yerlerindeki duruma ve kriz koşullarında sürdürmeye çalıştıkları yaşamlara dair yazdı.
Fotoğraf: Evrensel
Hasan SERDAR
Birleşik Metal-İş Schneider İşyeri Baştemsilcisi
Schneider Sancaktepe-Samandra işyerinde çalışan toplam 280 işçi ve teknik eleman olarak en büyük sorunumuz, işten atılma ile karşı karşıya kalmamızdır.
EMİS sözleşmelerinin imzalandığı dönemden bu yana ekonomik kriz giderek daha fazla derinleşiyor. EMİS patronlarından biri olan Schneider patronu ve idari müdürleri Çiğli Schneider’i kapatmak ve bazı bölümlerini başka illere taşımak da dahil bir saldırı sinyali verdiler. İş hacminin daralmasının faturasını bize kestiler. Sendikamızın örgütlü olduğu Gün-San Elektrik’te bugüne kadar 5’er 10’ar kişilik listelerle 100 civarında işçi arkadaşımız işten atıldı. ABB’de 50 civarında işçi arkadaşımız işten atıldı. EMİS patronları iyi niyetli değil.
Schneider patronu ve idari kadrosu da iyi niyetli değil. Gün-San Elektrik’i kendi bünyesine katan Schneider Elektrik, fabrikanın ismini değiştirmeyip sendikamızın yetki almasını engelleyerek bunu gösterdi. Schneider Elektrik, iş bağlantılarını Gün-San Elektrik üzerinden yapmak istiyor.
İş yok, döviz kuru bizi vurdu gerekçeleri ile işten atma devreye sokuldu. Bunun en somut örneğini işyerimizde yaşadık. Samandra Schneider işyerimizde işten atılacak 15 kişilik, işçi arkadaşlarımızın olduğu bir listeyi önümüze koydular. Hem sendika olarak, hem de işyeri baştemsilcisi olarak diğer temsilci arkadaşlarımla birlikte işçi arkadaşlarımızın büyük desteğini alarak yoğun bir çaba içinde olduk. Bu işten atmayı kabul etmedik. Toplusözleşmede kazandığımız haklarımızdan vazgeçmeyeceğimiz sürekli olarak vurguladık. Bunun sonucunda gönüllü çıkan ve haklarının tamamının verilmesi kaydı ile 8 arkadaşımız işten atıldı. Kıdem ve ihbar tazminatlarını ve ciddi oranda ek ücret alarak arkadaşlarımız işlerini kaybettiler. Diğer işçi arkadaşlarımızın işten atılmasını ise engelledik. Ama bugün de kriz ağırlaşarak devam ediyor. İşten atma tehdidi sona ermiş değil; ama iş bağlantılarının zayıflamasının, istihdam daraltılmasının sorumlusu biz işçiler değiliz.
YA DUR DİYECEĞİZ YA DA…
Yeni “ekonomik reform” adı altında en büyük güvencelerimizden biri olan bizler için hayati derecede önem atfeden kıdem ve ihbar tazminatlarımız yok edilmek isteniyor. Fona devredilme, kademe kademe kaldırma yolları deneniyor. İşten atılmalar kolaylaştırılıyor. Buna ya dur diyeceğiz ya da boyun eğeceğiz. 2019 1 Mayıs’ı bunun için hayati önemdedir.
Bütün işçi konfederasyonları, kamu emekçileri sendikalarının bağlı olduğu konfederasyonlarla birlikte genel grev de dahil tüm mücadele seçeneklerini devreye sokmalıdır. Hiçbir konfederasyon ve sendika ayrımı yapmadan 1 Mayıs ortak kutlanmalıdır. Sendikamız Birleşik Metal-İş’in bağlı olduğu DİSK’le sorunlarını çözüp ortak kutlamaya katılmalıdır. Artık alan tartışması değil, nasıl büyük işçi kitlelerini 1 Mayıs alanına taşırızın kaygısı güdülmelidir. Sendikal rekabeti 1 Mayıs alanına taşımamak gerekir.
TÜM İŞYERLERİNDE KUTLANMALI
İşyeri ve yerel kutlamalar da çok önemli. Sendikal örgütlülüğün olduğu tüm işyerlerinde 1 Mayıs kutlamaları yapılmalıdır. En azından ortak bildiri okumak, daha sonra toplu olarak 1 Mayıs alanına gitmek çok önemli. Krizin faturasını patronlar ödesin, işten atılmalar yasaklansın, kıdem ve ihbar tazminatlarımıza dokunulmasın, esnek çalışma, kiralık işçilik, taşeron çalışma yasaklansın... Bu sürecin en temel talepleri bunlardır. Bu taleplerimizin kazanılması için 1 Mayıs bir fırsattır. Bu fırsatı iyi değerlendireceğiz. İşçi sınıfının ve emekçilerin bayramı olan 1 Mayıs kitlesel kutlanacaktır, buna inancımız tamdır.
PAHALILIK ALDIĞIMIZ ZAMMI ÖLDÜRDÜ
Mercedes İşçisi
Esenyurt
Şu anda işçinin en büyük sorunu pahalılık ve temel tüketim mallarına yapılan zamlar. Her şey uçtu gitti; patatesi, soğanı, biberi, patlıcanı, aklına ne gelirse... Pazara çıkılmıyor. Abartısız dört beş haftadır adam gibi pazara çıkamıyoruz. İhtiyacımız oldukça gidip bakkaldan alıyoruz. Soğanımızı, patatesimizi dahi üç tane, beş tane alıyoruz. Ücretimiz eridi gitti. Elektriğe, doğalgaza yapılan zamlarla birlikte aldığımız zam öldü.
20 küsur yıllık işçiyim. Üstelik bu dönem geçmiş dönemlere göre iyi bir zam aldık. Üstelik eşim de çalıştığı halde inanın çok sıkıntılar yaşıyoruz. Zorlanıyoruz. Çocuklarımız liseye gidiyor; üniversiteye gidecekler, şimdiden ‘İstanbul dışında olursa ne yapacağız’ diye kara kara düşünüyoruz. Eşim asgari ücrete çalışıyor. Ben de 20 küsur yıldır çalıştığım halde 4 bin 500 ile 5 bin lira para alabiliyorum.
Bu taleplerin dile gelmesi lazım. Bugünden fabrikanın içinde ne kadar zam beklentisi var diye konuşuluyor. Dokuzuncu ayda sözleşme var. Ne olacak, ne bitecek? Ne olacak, ne bitecek diye bir şey yok aslında. Şu anda yüzde 50 zam almamız gerekiyor ki işçinin oh demesi lazım. Elektriğe yüzde 40 zam geldi. Diğerlerini söylemeye gerek yok. Benim beklentim bu.
Bizim için 1 Mayıs birlik, beraberlik anlamına geliyor. Bak biz işçiler olarak birleşebiliyoruz, hakkımızı isteyebiliyoruz... Benim için önemli bir şey. Tabi şu anda bizim fabrikada yüzde 80 gençleşti. Gençler de, 1 Mayıs’ın anlamını pek bilmediği için “Gidip de ne yapacağız” diyerek çok umursamıyorlar. Biz tabi anlatıyoruz, “Gidelim, birlik olalım, beraber olalım” diye. O yüzden bu gençlerin 1 Mayıs’a gelmeleri önemli. Çünkü katıldıkça öğrenecekler. Kulaktan duyma değil de orada birebir canlı yaşayıp atmosferi alması lazım. Bir araya gelebilmek, orada taleplerini söyleyebilmek güzel bir şey. Diğer tüm işçileri de bu 1 Mayıs’a birlik olmaya çağırıyorum.