"Alternatifsizliğe karşı halkçı belediyeciliği hâlâ istiyoruz"
Yerel seçimlerde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Başkan adayı Reyhan Başaran’a oy veren bir metal işçisi, bunun nedenlerini yazdı.
Fotoğraflar: Evrensel
Bir metal işçisi
Derince
Merhaba Evrensel okurları,
Ben Kocaeli’de yaşayan bir işçiyim. Hepimizin bildiği gibi seçimler zor da geçse sona erdi. Bu seçim döneminde sanırım en önemli mesele geçim oldu. İnsanlar seçimleri kimlerin kazanacağını konuşurken, aynı zamanda tanzim satışlarını da konuşuyordu. Tanzim satış kuyruklarıyla birlikte kamu kurumlarının özelleştirilmesi de fabrikada arkadaşlarımla önemli tartışma konularımızdandı. Bu seçim döneminde fabrikada siyaseti konuşmayan insanların bile siyaset konuşur hale geldiğini gördüm.
Seçimler yerel seçimler olunca nasıl bir belediyecilik konusu da herkesi ilgilendirir olmuştu. Bunca ekonomik sıkıntının içerisinde biz nasıl bir alternatif oluruz, ne yapabiliriz sorusunun cevabını birlikte aradık. Halkçı belediyecilik nasıl olur, ranta dayalı olmayan halkın yararına bir sistem nasıl kurabiliriz, diye düşündükçe herkesin özlemlerinin aynı olduğunu da fark ettik.
Kocaeli’nin bir önceki seçimde 13, bu seçimde 12 belediyesinde AKP kazandı. Belediyecilik anlayışının içerisinde işçilerin yararına ne var diye sorarsak bir karşılığı olmadığını hepimiz biliyorduk. Fakat yine de AKP’ye oy veren arkadaşlarımın sorgulasa da Erdoğan faktöründen dolayı yerel seçimlerde bile AKP’ye oy vermekten vazgeçmeyenler oldu. Ben oyumu ise Reyhan Başaran’a verdim. Reyhan Başaran bu şehirde halkçı belediyeciliği savunan tek adaydı. Çalışmalarına işçi duraklarından başlaması, politikalarını anlatırken işçileri muhatap alan bir aday olması sebebiyle fabrikadan kimi işçi arkadaşlarım yaşadıkları ilçede AKP’ye oy verse de büyükşehirde Reyhan Başaran’a oy verdi.
Bizim vergilerimizle, bizler için hizmet ettiklerini söyleyen adaylar kazandıktan sonra servet sahibi olurken bizler üç kuruşumuzla ay sonunu nasıl getireceğimizin hesabını yapıyoruz. Bu koşullarda yerellerde eşitliği ise ancak halkçı bir yönetim anlayışı ile yapabiliriz, bunu anladık. Bu seçimlerde gördüğüm bir gerçek de insanların alternatifsizlikten yakınmasıydı. İnsanlar doğru bulmadıklarını söyleseler de "Kime oy verelim? Gelen yiyor, giden yiyor" diyerek yeniden AKP’ye oy verdiler.
Bugünlerde ise Diyarbakır büyükşehir belediyesini HDP’nin kazanması ile kayyımın altın varaklı odalarda kendi lüksünü sürdürdüğü ortaya çıkınca, “Kayyım öyle yapmış doğru değil ama HDP’liler de dağdakilere yardım ederdi” gibi bir anlayışları var. Yani milliyetçilik bugün de işçi arkadaşlarımın gerçeği görmesini engellemekte.