13 yaşındaki mülteci Cemal: Bir çalışmak istiyorum bir okumak
Bugün Çocuk Bayramı. Kendilerine bayramı hediye eden Meclis'in yaptığı kanunlarla, köle gibi çalıştırılan çocuklar bayram yapabilecek mi?
Volkan PEKAL
Adana
Bugün 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Yapılacak törenlerde ‘yetkililer’, “Çocuklarımız geleceğimizdir, onlar için çalışıyoruz” içerikli konuşmalar yapacak. Çocuklar bir günlüğüne çeşitli makamlara oturtulacak. Geçici makamlara oturtulan çocuklar öğretilmiş isteklerini sıralarken, makamın gerçek sahipleri sevimli sevimli gülecek. Elbette bugün eğlenen çocuklar da olacak, olsun da. Ama ya çalışan çocuklar... Kendilerine bayramı hediye eden Meclis'in yaptığı kanunlarla köle gibi çalıştırılan çocuklar... Ya mülteci çocuklar...
DİSK-AR’ın 2016 raporuna göre Türkiye’de çalışan 2 milyona yakın çocuğun yüzde 80’e yakını kayıt dışı çalıştırılıyor. Yine TÜİK verilerine göre 2017 yılında 15-17 yaş grubundaki çocukların iş gücüne katılma oranı yüzde 20,3 iken bu oran 2018 yılında yüzde 21,1’e çıktı. Merdiven altı atölyelerde ve tarlalarda çalışan mülteci çocukların sayısı her geçen gün artıyor. En çok da ayakkabı, tekstil, tarım gibi kayıt dışı çalışmanın yoğun olduğu sektörlerde çalışıyorlar.
"KİMYASAL SOLUYOR"
Bugün çalışacak olan çocuklardan biri de 13 yaşındaki Cemal. Üç yıldır işçilik yapan Cemal daha 5 yaşındayken Suriye’de patlak veren savaşın cezasını, Türkiye’de çocuk işçi olarak ödüyor. Birçok uluslararası ayakkabı markasının ayakkabılarının da dikildiği saya atölyelerinden birinde çalışıyor. İşe gitmek için sabah 7.30’da evden çıkan Cemal, akşam 8-9’a kadar çalışıyor. Kalem tutması gereken elleri kimyasallarla yapışmış; sadece elleri değil soluduğu havayla ciğerleri de... Solüsyon kokusunun neden olduğu mide bulantısı da cabası.
"SURİYE’DE OLSAM OKURDUM"
Çalışmasının temel nedeni, kendisi gibi ayakkabı üretiminde çalışan ağabeyi ve babasıyla birlikte evin geçimini sağlamak. Kazandığı paradan 30 lirasını harçlık olarak aldıktan sonra, kalan paranın tamamını babasına veriyor. Okula gitmek istiyor ama önünde birçok engel var. Evde kira, faturalar, mutfak masrafı, borçlar birikirken çalışmak zorunda olduğunu anlatan Cemal, yaşadığı ikilemi “Bir çalışmak istiyorum, bir okumak istiyorum” diye ifade ediyor. Okusa para kazanamayacağını, çalışsa okuyamayacağını dile getiren Cemal, “Ama gene paramız yok. Suriye’de paramız vardı. Savaş olmasa Suriye’de okurdum” diyor. Suriye’de ikinci sınıfa kadar okuyan Cemal, Türkiye’de okula hiç gitmemiş. Bazı harfleri kendi kendine öğrenen Cemal, “Büyüyünce ne olacak? Okumayı bilmiyorum. Bana bir şey olursa hastanede kart verirse nasıl okuyacağım? Bunları düşünüyorum” diyor.