28 Nisan 2019 23:01

Mesleğimiz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’ta buluşalım

KPSS'de mülakat mağduru öğretmen: 1Mayıs’ta alanlarda olalım ve geleceğimizin güvencesizleştirilmesine beraber ‘dur’ diyelim.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Mülakat mağduru bir öğretmen
İstanbul

Türkiye’de öğretmen atamaları yıllardır tartışılıyor. KPSS ile atamalar yapılmaya başlandığında da bu sınava ikinci bir basamak olarak alan testi eklendiğinde de karşı çıkışlar oldu. Ve her dönemde atanamayan öğretmenler, yaşadıkları sorunlar ve hatta ne yazık ki intiharlar gündemde oldu.

Son dönemde memuriyete başlayan öğretmenlerin de birçok baskı ile karşılaştıklarını görüyoruz. Sözleşmeli olarak işe başlayan öğretmenler, güvencesiz bir iş hayatı ve yöneticiler tarafından yapılan sendika baskıları ile karşı karşıya geliyor.

15 Temmuz 2016 sonrasında öğretmenlerin KHK’ler ile görevden alınması, kadroya alınmanın da bir güvence olmadığını ve öğretmenler üzerindeki devlet baskısının en üst noktalara çıktığının bir göstergesi oldu. 15 Temmuz’dan sonra yapılan ilk düzenlemelerden biri yine öğretmenler ile ilgili oldu. Bu düzenleme ile sözleşmeli öğretmenlik süresi uzatıldı, sözleşmeli olarak atanan bu öğretmenlerin eş durumundan dolayı atamaları önlenerek öğretmenler ailelerinden uzak yaşamaya mahkum edildi ve atamaların mülakat ile yapılmasına karar verilerek devlet, eğitim politikasını net bir biçimde ortaya koydu.

Mülakat sisteminin gelişi ile birlikte ben ve benim gibi birçok kişi yazılı sınavdan yüksek puanlar almasına rağmen elendi. Mülakat ile alım yapılacağı ilk ortaya atıldığında objektifliği tartışılmış ve bunun aslında bir kadrolaşma aracı olduğu ortaya konmuştu. Birçok kişinin muhalif veya etnik kimliği nedeniyle mülakatlar ile elenmesi ilk gün çizilen tablonun gerçekliğini bugün ortaya koymaktadır. Milli Eğitim Bakanı; düşük puan verilen adayların suçlu olduğunu söyleyerek, aslında sözlü sınavların hangi amaçla yapıldığını itiraf etmektedir.

Ne yazık ki hakkımızda hiçbir dosya bulunmamasına rağmen neye hangi kriterlere göre suçlu ilan edildiğimizi dahi bilmiyoruz. Hukuksuz bir şekilde mülakat puanı adı altında, suçlu olduğumuzu düşündüklerini söylüyorlar. Bu yüzden de kendi suçsuzluğumuzu ispatlamaktan da men edilmiş durumdayız. Sadece mülakat puanımıza karşı dava açabiliyor, sözlü sınavlar kayıt altına alınmadığından dolayı da hukuksal olarak bir yere varamıyoruz. Bütün toplumun önünde suçlu ilan ediliyoruz ama detaylıca planlanan bu sistemde kendimizi savunamıyoruz.

Yapılan mülakatlar, KHK ile atılmalar ve sözleşmeli öğretmenlik yönetmelikleri gösteriyor ki, her geçen gün üzerimizdeki baskı artmaktadır. Hazırlık aşamasında olan öğretmenlik meslek kanunu ile de özelleştirme politikaları iyice kendine yer bulacak, öğretmenlerin özlük hakları kısıtlanacak, sürekli denetimler ve yapılan izlemeler ile attığımız her adım takip edilecek, eğitim bilimsellikten ve demokratik anlayıştan iyice uzaklaşacaktır. Bu kanun ile geleceğimiz iyice güvencesizleştirilecektir.

Atanamayan öğretmenler, mesleğinden uzaklaştırılmış öğretmenler, sözleşmeli öğretmenler, mülakatla elenmiş öğretmenler ve şu anda kadrolu olarak çalışan öğretmenler olarak bugün her zamankinden daha çok bir arada olmak zorundayız. Evet, her birimizin ayrı sorunları var gibi görünse de aslında hepimiz tek bir şeye karşı mücadele ediyoruz. Bu yüzden birbirimizin yaşadığı sorunları sahiplenmeli ve ortak taleplerimiz haline getirmeliyiz.

Mesleğimize sahip çıkmak için 1Mayıs’ta alanlarda olalım ve geleceğimizin güvencesizleştirilmesine beraber ‘dur’ diyelim.

ÖNCEKİ HABER

Yurttaş Brych kitabı üzerine 

SONRAKİ HABER

Kızıltepe'de Eğitim Sen'in düzenlediği voleybol turnuvası sona erdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa