Kariyerizm döngüsünde görünmeyen kaygılar
Kariyer etkinlikleri okullarda bu denli popülerleştirilmeye çalışılsa da bir yandan artan işsizlik verileri gerçekliğin yakıcılığını azaltmıyor.
Görsel: Pixabay
Dilan ORTAKÇI
Ankara Üniversitesi
Siyasal’ın koridorlarında dolaşan bir öğrenci iseniz uzun zamandır boş olan panoların son dönemlerde kariyer topluluklarının etkinliklerinin afişleriyle donatılması ilk elden gözünüze çarpar. Girişimcilik öğütlerinden “iyi ve söz dinleten bir yöneticiliğin esaslarına”, mezuniyet sonunda CV’ye eklenecek sertifika programlarından günün sonunda katılım belgesi verilecek etkinliklere kadar geniş bir içerikte renkli renkli başlıklara ve alt kısımlarında birçok firmanın sponsorluğuna sahip afişlerdir bunlar. Ardından orta kantine doğru ilerlediğinizde karşınıza birkaç topluluğun farklı farklı Bakanlık kollarına düzenlediği gezilerin tanıtım stantları ile karşılaşırsınız. Fakülteye adımını atarken diplomat, kaymakam gibi mesleklerle bürokraside kariyer edinme hayalini kuran gençler için ilgi çekici aktivite biçimine dönüşür bu geziler. Lakin bu alanlarda çalışmak isteyen bir gencin aklını; zorlu bir rekabet ortamında not ortalamasını yüksek tutmak üzere giriştiği amansız mücadele, sınıf arkadaşını “rakip” görmesini isteyen nasihatler, bürokraside var olan yandaş kayırmalar ve tek tip kadrolaşma meselesi kurcalayıp durur. Tüm bu atmosfere karşılık “Biraz soluklanayım.” diye telefonunu açan öğrencinin peşine iletişim gruplarında, sosyal medyada paylaşılan “CV’nizi hayalinizdeki şirketlere kendi elinizle teslim edin.”, “Hem eğlenin, hem gezin, hem de kariyer edinin.” gibi ifadelerle dolu etkinliklerin tanıtımları yapışıverir.
KRİZ VAKTİ KARİYER ETKİNLİKLERİ
“Bu devirde kendini kurtar.” fikri ile bireyselciliği yaymaya çalışan, “Vizyonumuz” diye başlayan birçok cümle ve devamında gençleri rekabet ortamına mecbur ederek memleket koşullarında bu durumun gerçekliğini görmeme/görmek istememe “vizyonsuzluğu” ile öğrencilere vaatte bulunan bu kariyer etkinlikleri; birçok üniversitede karşımıza çıkıyor elbette. Ki bu etkinliklerin veyahut toplulukların varlığı yalnızca bugün önümüze çıkan bir durum değil, dünün de önemli tartışma konularından biri. Lakin ülkemizde mevcut ekonomik krizin etki alanının genişlemesi ile birlikte üniversitelerdeki bu tartışmaların belli başlı özgünlükleri olduğunu söylemek mümkün.
Üniversitelerde bilimsel bilginin üretim sürecini kendi tekeline almak isteyen sermaye grupları; sistemi devam ettirmek, kâr ve sömürü alanlarını genişletmek için akademideki öğrenciyi kendisine çalışacak “kalifiye bir elemana” dönüştürme çabasının en somut örneklerinden biridir kariyer etkinlikleri. Ekonomik daralmaların yaşandığı bir vakitte de krizin fırsatçılığını kollamak adına sermaye grupları, akademideki cendereyi daha da sıkılaştırırlar. Bu durumun en net örneklerinden biri de geçtiğimiz şubat ayında Cumhurbaşkanı’nın ve diğer sermaye temsilcilerinin ODTÜ ziyaretinde yaptıkları konuşmalarda üniversitelerdeki çalışmaların kriz koşullarında tekelci burjuvazinin ihtiyaçlarını karşılama noktasında nasıl dönüştürüleceği dile getirilmişti.* Bu tabloya karşılık gün geçtikçe artan hayat pahalılığı, en temel ihtiyaçlardan dahi edilen tasarruflar, mezuniyet vakti yaklaştıkça artan gelecek kaygısı, işsizlik korkusu ile beraber üniversite öğrencileri için sermaye destekli bu etkinlikler bir kurtuluş gibi gösteriliyor, destekleniyor. Örneğin Siyasal’da birçok öğrenci; kariyerizm odaklı bu etkinlikleri konuşurken sohbetin devamında işsizlik kervanına katılmamak, ailesine mezun olduktan sonra yük olmamak, kriz zamanında daha iyi koşullarda yaşam sürmek, krizin etkilerini en aza indirmeye çalışmak gibi gayeler ile bu tip etkinliklere gittiğini/gidildiğini dile getiriyor.
“KARİYERDEKİ YÜKSELİŞE” KARŞILIK İŞSİZLİK ORANININ YÜKSELİŞİ
Kariyer etkinlikleri okullarda bu denli popülerleştirilmeye çalışılsa da bir yandan artan işsizlik verileri gerçekliğin yakıcılığını azaltmıyor. 15-24 yaş aralığını kapsayan genç işsizliğinin %26,7’ye, üniversitelilerde bu oranın %14’e ulaştığı vaziyete karşılık bu kariyer etkinliklerin/toplulukların öne çıkardığı sözler, vaatler gençlere maval okumak anlamına geliyor. Sermaye; kriz vakti bir üniversiteli gencin kötüleşen yaşam koşullarına karşı ortaya koyduğu direnci “rakibine” yöneltmesi için bir noktaya sıkıştırmaya çalışıyor, gencin kurtuluşu için verdiği mücadeleyi amorflaştırıyor, rekabet anlayışı ile gençler içerisindeki huzursuzluğu bireyselciliğe kanalize etmeye uğraşıyor.
*https://www.evrensel.net/haber/373741/bir-abluka-dan-fazlasi