İspanya’da erken seçimler: Sol hükümet mümkün mü?
İspanya seçimlerinde sosyal demokrat PSOE birinci olurken, aşırı sağcı parti meclise girdi. Hükümet kurma denklemi ise oldukça karmaşık görünüyor.
Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) lideri Pedro Sanchez | Fotoğraf: AA
Yücel ÖZDEMİR
Köln
İspanya’da pazar günü yapılan erken genel seçimlerde, iktidardaki sosyal demokrat İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) önceki seçimlere göre oylarını artırarak birinci oldu. Son yıllarda Batı Avrupa’da sosyal demokrat partilerin çoğu dip noktaya vururken PSOE’nin bu çıkışının diğer benzer partileri etkileyip etkilemeyeceği önümüzdeki dönemde görülecek. Ancak buna rağmen PSOE’nin başbakan adayı Pedro Sanchez’in hükümet kurmasının kolay olmadığı bugünden görülüyor.
OYLARINI YÜZDRE 6 ARTIRDI
Seçimlere “Haz que pase” (Mümkün hale getir) sloganıyla katılan PSOE, seçimlerde oylarını 2016’daki seçimlere göre yüzde 6 artırarak yüzde 28.7 ile açık arayla birinci oldu. Seçimlerin en büyük mağlubu ise son yıllarda pek çok kez birinci parti olan muhafazakar Halk Partisi (PP) oldu. Önceki seçimlere göre yüzde 16.3 oy kaybeden PP ancak yüzde 16.7 oy alabildi. PP son 23 yıl içinde toplam 15 yıl boyunca iktidardaydı ve ülkede yaşanan ekonomik krizin ve bütçe çağının faturasını emekçilere kesmişti. Bu politikalara karşı pek çok kez sendikaların çağrısıyla genel grevler düzenlenmişti.
FAŞİST PARTİ MECLİSE GİRDİ
PP’nin oyları asıl olarak ilk kez İspanya Parlamentosu’na güçlü şekilde giren aşırı sağcı Vox partisine gitti. PP’den ayrılan bir grubun kurduğu Vox ilk olarak geçtiğimiz aralık ayında Endülüs Özerk Bölgesinde yerel parlamentoya girmeyi başarmıştı. Bu seçimlerde ise oylarını yüzde 10.1 artırarak yüzde 10.3 oy almayı başardı. Bu da son yıllarda Avrupa’nın değişik ülkelerinde yükseliş içinde olan ve göçmen düşmanlığını asıl seçim malzemesi yapan aşırı sağ partilerin İspanya’da da önemli bir zemin yakaladığı anlamına geliyor.
Bir diğer sağcı parti Ciudadanos da seçimlerde yüzde 15.9 oy aldı. Önceki seçimlere göre yüzde 2.8 oyunu artıran Ciudadanos, Alman basını tarafından “sağ-liberal” olarak tanımlanıyor. Partinin başkanı Albert Rivera seçim meydanlarında Sanchez’i devireceklerini söylemişti. Bu nedenle PSOE tabanında Rivera ile koalisyon ortaklığı kurulmasına geniş bir tepki söz konusu.
PODEMOS OY KAYBETTİ
PSOE öncülüğünde sol partilerin toplamından oluşan bir koalisyon olasılığının güçlü olduğu ifade ediliyor. Daha önceki seçimlerde yüzde 21.1 ile büyük çıkış yapan sol sosyal demokrat “Unidos Podemos” (Podemos ile Birleşik Sol-IU partilerinin ittifakı) ise bu sefer isteği sonucu alamadı. Seçimlerde ancak yüzde 14.3 oy alan Podemos yüzde 6.8 oy kaybına uğradı ve parlamentoda da dördüncü parti oldu.
Bu partilerin dışında ulusal meclise Bask, Katalonya, Kanarya Adaları başta olmak üzere değişik bölgelerden 8 parti toplam 30 milletvekili gönderdi. PSOE öncülüğünde sol-sosyal demokrat partilerin bir araya gelerek yeni bir hükümet kurma olacağının yüksek olduğu ifade ediliyor. Komşu ülke Portekiz’de de sol bir hükümet işbaşında.
NASIL BİR HÜKÜMETİN KURULACAĞI BELİRSİZ
Başbakan olması beklenen Sanchez’in nasıl bir hükümet kuracağı belirsiz. 350 sandalyeli mecliste kesin olmayan seçimlere göre PSOE’nin 123, Podemos’un 42, PP’nin 66, Ciudadanos’un 57 ve Vox’un 24 milletvekili bulunuyor.
Salt çoğunluk olan 176’ya ulaşmak için Sanchez’in Podemos ve bölgesel sol partilere teklif götürmesi bekleniyor. Ancak çok partili bir koalisyon hükümetinin her an dağılabileceği ve yeniden seçimlere gidilebileceği de şimdiden ifade edilmeye başlandı bile.
Sanchez’in Katalonya sorununu barışçıl yollarda çözeceği yönünde seçim öncesinde verdiği vaatleri yerine getirmesi durumunda parlamentoya toplam 22 milletvekili gönderen Katalonya’nın bağımsızlığından yana partilerinden (ERC ve Junst per Catalunya) destek alabileceği tahmin ediliyor.
Sağ partilerin ise PSOE ile hükümet kurmaya yanaşmayacağı tahmin ediliyor. Zira seçimlerden önce bu partiler Sanchez’in Akdeniz ortasında mahsur kalan sığınmacılara kapıları açmasını sert bir şekilde eleştirmişlerdi.
Francisco Franco faşizminin yıkılmasından sonra ilk kez aşırı sağcı bir partinin güçlü bir şekilde İspanya ulusal meclisine temsilci göndermesi ülkedeki siyasetin bundan sonra daha gerilimli şekilde devam edeceği anlamına geliyor.