04 Mayıs 2019 23:05

Marx 201 yaşında, çağrısı hala güncel!

Doğum gününde Marx’ı hatırlamak, güncel ve bilimsel bir kuram olarak Marksizmin birkaç önemli yönüne işaret etmek önemli olacaktır.

Çizim: Nikolai Shukov

Paylaş

Ender Şiar ARGIN

Bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marx, bundan tam 201 yıl önce doğdu. Geçen sene tüm dünyada çeşitli etkinliklerle 200. yaşı kutlanan Marx, 5 Mayıs 1818’de Almanya’nın Trier şehrinde dünyaya geldi. Doğum gününde Marx’ı hatırlamak, güncel ve bilimsel bir kuram olarak Marksizmin birkaç önemli yönüne işaret etmek, günümüz dünyasının sorunları ve çelişkileri göz önünde bulundurulduğunda, önemli olacaktır.

BUGÜNÜN DÜNYASI: KAPİTALİST BARBARLIK

Ortadoğu’da, Suriye’de süren paylaşım savaşı, dünya genelinde artan gelir eşitsizliği, yoksulluk ve işsizlik, çeşitli ülkelerin hükümetlerinin ekonomi politikalarına karşı sokaklara çıkan işçiler ve öğrenciler; siyasal krizler, ülkemizde de ağır sonuçlarıyla hissettiğimiz ekonomik krizler, bunalımlar, doğa ve çevrenin uğradığı ağır tahribat… Bütün bunlar günümüzde insanlığın karşı karşıya olduğu barbarlık düzeninin, kapitalist üretim ilişkilerinin ortaya çıkardığı sorunların bir kısmıdır.

Modern kapitalist düzende sermayenin merkezileşmesi ve yoğunlaşması sürecinde tekeller arasındaki rekabet gereği kapitalistler sürekli olarak kar oranları artırmanın yollarını arar. Bu da toplumun çalışan sınıfları için mülksüzleşme sürecini beraberinde getirir. Kapitalist üretim ilişkilerinin bir yanda toplumun büyük çoğunluğu için mülksüzleşmeyi, küçük bir azınlığı için de devasa zenginleşmeyi getirmesi, üretimin toplumsal olmasıyla mülk edinme biçimin özel karakteri arasındaki çelişkiyi derinleştirir. Bu çelişki, kapitalizm için sürekli derinleşen krizlerin, aşılma süresi uzayan bunalımların habercisi olur. Yani bugünün dünyasının…

MANİFESTO: TARİHSEL VE SİYASAL ÇAĞRI

Marx, 1848’de, Engels ile birlikte, Komünist Parti Manifestosu’nu kaleme almış, hem kapitalizmin tarihsel analizini, hem de bir çağrıyı içeren bu kısacık broşürle dünya işçi sınıfının kurtuluşu yolunda en önemli siyasal metinlerden birini ortaya koymuştur. Mevcut sınıf çatışmasının işçi sınıfının iktidarıyla sonuçlanacağını, sınıflı toplumların tarihsel zorunluluklar gereği ortadan kalkacağını ve tarihsel gelişimin kapitalizmden komünizme doğru ilerlediğini belirten Marksizm, günümüz dünyasının derinleşen çelişkileri ortadan kalkmadan güncel bir kılavuz olmaktan da çıkmayacaktır. Tarihsel ve toplumsal yasaların içeriğinin açıklanması, Marx’ın ve toplamda Marksizmin en görkemli başarısıdır. Bu nedenle Marksizm yalnızca bir ideoloji olmaktan, Marx da yalnızca bir teorisyen, düşünür olmaktan fazlasıdır. Mevcut toplumun nasıl dönüştürüleceği, çelişkilerin açıklanması, bu çelişkilerin bilimsel temellere yani tarihsel yasa ve zorunluluklara dayandırılması, Marx’ın tüm diğer düşünürlerden ayrılmasına neden olur.

MARX HANGİ KOŞULLARIN ÜRÜNÜDÜR?

Marksizmin ortaya çıkışı, dönemin işçi hareketinin gelişkinliğiyle oldukça bağlantılıdır. Marx’ın ilk eserlerini yazmaya başladığı, daha sonra da Engels ile birlikte kaleme alacakları eserleri yazdığı dönemlerde uzun çalışma saatleri, düşük ücret ve siyasal hakların tanınmaması işçi sınıfı için en yakıcı sorunlardı. 8 saat çalışma talebiyle dünyanın dört bir yanında işçiler örgütlenmeye, çeşitli işçi örgütlerinde, derneklerde bir araya gelmeye başlıyorlardı. Fransa’da 1830 Lyon ayaklanmasından sonra işçiler, ücretlerin düşüşü, çalışma saatlerinin 15 saate varmasıyla yeniden ‘devrim’i gündeme getiriyor, İngiltere’de Çartistler büyük kitlesel eylemler organize ediyor, İtalya’da, Almanya’da işçi hareketi büyük sarsıntılar meydana getiriyordu.

İşçi hareketi ve mevcut sınıf çatışmasının oldukça görünür olduğu bir dönemde Almanya’da yaşamanın da etkisiyle Marx, dönemin bütün düşünürlerinin yaptığı gibi toplumsal sorunların kaynağını bulmaya yönelik bir çabaya girişir. İlk gençlik yıllarında Hegelci felsefenin etkisinde kalsa da, klasik ve modern Alman idealistlerinin önemli temsilcilerinin görüşlerini eleştirir, onları aşmak üzere fikirlerini geliştirir. Materyalist dünya görüşünün önemli temsilcilerinden olan ancak insan etkinliğini kavrama ve tarihsel ilişkileri açıklama biçimiyle ayrıldığı Feuerbach üzerine yazılarıyla tarihsel materyalist dünya görüşünün ve insanı tarihsel, toplumsal ilişkileriyle kavramanın ilk adımlarını atar. Ünlü 11. Tez’de Marksizmin bir dünya görüşü olarak en önemli ipuçlarından birini verir: “Filozoflar şimdiye kadar dünyayı çeşitli biçimlerde yorumlamakla yetindiler, aslolan onu değiştirmektir.”* Marx, işte bu koşullarda, kendisinden önceki birçok düşünürden aldığı katkılarla ve onlarla hesaplaşmasıyla bilimsel bir kuramın adımlarını atar.

MARX’IN SINIF ANLAYIŞI VE ANTİ-MARKSİZM

Marx, daha sonra Adam Smith ve Ricardo gibi ekonomi-politikçileri aşarak sınıflı toplum incelemesinde daha yetkin bir ‘sınıf’ kavrayışına ulaşır. Emek-değer teorisinin de Marx tarafından keşfedilmesiyle sınıf kavramının içeriği zenginleşir. Marx’a göre sınıflar, üretim sürecinde, sömürü ilişkileriyle ortaya çıkar. Kendinden öncekilerin belirttiği gibi, bölüşüm ve toplumsal zenginliğe el koyma biçimi, sınıf kavramının içeriği için yetersiz bir temeldir. Onun kavrayışı çok daha derinliklidir; sınıfların ortadan kalkması için sınıfları ortaya çıkaran koşulların ortadan kalkması gerekir: kapitalist üretim ilişkileri. Bugün Marksizmin karşısında yer alan teorilerden en büyük itirazlar Marx’ın sınıf kavrayışına yönelik oluyor. Çünkü Marx’ın sınıf kavrayışı aynı zaman ‘sınıf mücadelesini’ ve işçi sınıfına siyasal bir çağrıyı da içeren devrimci bir içeriğe sahiptir. Dünyanın proletarya ve burjuvazi gibi iki antagonist sınıfa bölündüğü ve ara sınıf ve tabakaların bu bölünmenin bir tarafı olacağı yönündeki açıklama, aynı zamanda proletaryaya mevcut sınıfsal çelişkilerin ortadan kaldırılması için tarihsel görevinin de ilan edilmesidir. Marx’ın sınıf kavrayışından vazgeçiş, toplumsal bir teori olma iddiasından vazgeçiş, siyasal alanda da teslim bayrağını çekmenin durumudur. Marx’ın sınıf kavramının diyalektik, devrimci içeriğini kavramak, mevcut temel çelişkinin (emek-sermaye) günümüz koşullarında özü itibariyle değişmemiş yapısını açıklamak ise yine Marksistlerin, komünistlerin görevidir.

MARKSİZM NEDEN GÜNCELDİR?

Marksizm, 150 yıldır dünya işçi sınıfına yol göstermeye, dünya proleter devriminin kapısını açmaya devam ediyor. Mevcut kapitalist üretim ilişkilerinin 10 yılda bir büyük krizlerle gündeme gelmesi, tüm dünyada derinleşen gelir eşitsizliğine, artan işsizliğe, yoksulluğa çözüm bulamaması vb. gibi sorunlarla Marksizm her dönem yalnızca komünistler tarafından değil, burjuva iktisatçıları, siyasetçileri tarafından da gündeme getiriliyor. Mevcut toplumsal ilişkilerin önündeki engeller aşılmadıkça, emperyalist kapitalist sistemin çelişkileri derinleştikçe, Marksizm işçi sınıfı ve ezilen halklar için eskimeyen, geride kalmayan bir dünya görüşü olmaya devam edecektir.

Çünkü Marksizm, ideal bir toplum düzeninin değil, mevcut yapısal çelişkileri, toplumsal ve tarihsel ilerlemenin yasalarını, somut ve özgün siyasal-ekonomik koşulları analiz etme yeteneğine sahip bir yöntemin teorisidir. Kapitalist üretim ilişkileri ve özel mülkiyetin ortadan kaldırılması, sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum bir ütopya değil; kapitalist toplumun sürekli keskinleşen iç çelişkilerinin aşılmasının tutarlı bir sonucudur.

MARX KRİZSİZ BİR DÜNYAYA ÇAĞIRIYOR

Ekonomik kriz gündeme geldiğinde egemen sınıfın sözcülerinin iddia ettiği bir olağanüstülük durumu da gündeme gelir. İstikrarsızlığın baş göstermesi, mevcut üretimin normal seyrinden uzaklaşması, başka ülkelerin müdahalesi vaaz edilir. Yazının girişinde söylediğimiz gibi Marx’ın emek-değer teorisi, ekonomik kriz ve bunalımların kapitalizme içsel, onun üretim ilişkilerinin sonucunda ortaya çıkan fenomenler olduğunu gösteriyor. Kapitalist yeniden üretim sürecinde gündeme gelen ekonomik sorunlar krizlere neden olur. Kar oranını düşme eğilimi ve buna bağlı olarak talebin üzerinde üretime yönelen kapitalizm aşırı üretim sonucu krizlere girer. Türkiye’de son aylarda yaşam koşullarına daha ağır sirayet eden ekonomik kriz de mevcut kapitalist üretim ilişkilerinin sonucudur. Tarım ve sanayide dışa bağımlılığın son yıllarda tavan yapması, ekonomik büyümede yavaşlamanın bu iki önemli alanda da sürmesi, enflasyonun, hayat pahalılığın, yoksulluğun ve işsizliğin sürekli artması küresel kapitalizmin ve yerli işbirlikçilerinin marifetidir. Kriz kapitalizmindir, krizden kurtulmanın yolu kapitalizmden kurtulmaktan geçer.

Marx, 201. yaşında bu gerçeği hatırlatmaya, krizsiz, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya çağrısı yapmaya devam devam ediyor.

*Karl Marx ve Friedrich Engels, (2016) Alman İdeolojisi, çev: Tonguç Ok ve Olcay Geridönmez, Evrensel Basım Yayın, İstanbul, sf. 16.

ÖNCEKİ HABER

Aladağ'ın çocuklarına olan sözümüz...

SONRAKİ HABER

Binali Yıldırım: Millet iradesi sandıkta tecelli etmiştir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa