İzmir'de taş ocaklarına karşı başlatılan mücadele kazanımla sonuçlandı
İzmir'in Urla, Çeşme, Karaburun ve Seferihisar bölgesinde sürdürülen hukuk mücadelesi ile beş taş ocağının faaliyeti durduruldu.
Ramis SAĞLAM
İzmir
İzmir’de yarımada olarak adlandırılan bölgesinde yer alan Urla, Çeşme, Karaburun ve Seferihisar bölgesi uzun zamandır taş ocakları ve mermer ocakları tarafından talan ediliyor. Bu bölgede kısa süre içinde on bir tane taş ocağı ya faaliyete başlamış ya da başlamak için girişimlerde bulunuldu. Yarımada halkı, faaliyet yürüten çevre örgütleri ve gönüllü hukukçular ise bu taş ocaklarına karşı başlattıkları mücadele sonucunda beş taş ocağının faaliyetini durdurmayı başardı.
TAŞ OCAKLARI KÖYLERİ TEHDİT EDİYOR
İzmir’in Urla İlçesi Balıklıova Mahallesi mevkiinde açılmak istenen Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi Projesi ile ilgili olarak alınan 29.08.2018 tarihte ilan edilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararına karşı bir dizi eylemle birlikte hukuki süreç başlatılmıştı. Urla’nın Kadıovacık ve Balıklıova mevkiini yakından etkileyecek olan taş ocağı ÇED alanı içerisinde çok sayıda zeytin ağacı olduğunu, hâkim rüzgârların 40km uzaklıktaki Seferihisar meteoroloji istasyonu verileri esas alınarak hesaplandığında tozun yayılım hızının hesaplanmasında bilimsel verilere aykırı olduğunu belirtildi. Taş ocağında üretilen malzemenin nakliyesinde çıkaracağı toz ile zeytinlik alanlarının doğrudan etkileneceği gibi madende kullanılacak suyun köylülerin kullandığı sudan kullanılacağı için çevre köylerde tarım ile geçimini sağlayan köylüleri olumsuz etkileyeceği savunuluyordu.
“ÇED kararına gerek yoktur” kararına karşı açılan davada İzmir 2. İdari Mahkemesi 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Araştırılması Hakkındaki, yasaya vurgu yaparak, “Zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemeyi açıklamaktadır. ÇED raporu gerekli değildir kararı hukuka aykırı bulunmuştur” denildi.
KARAR KÖYDE ŞENLİKLE KUTLANDI
Urla’nın Balıklıova mevkiinde faaliyet göstermesi planlanan taş ocağının İzmir 2. İdari Mahkemesi’nin kararıyla iptal edilmesinin ardından 5 Mayıs Cumartesi günü Kadıovacık’ta yapılan etkinlikle kutlandı. Köy Meydanı’nda Kadıovacık (Köyü) Mahalle Muhtarı Ümit Özdemir tarafından organize edilen etkinliğe Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz, Çevreci Avukat Şehrazat Mercan, Urla Belediye Meclis Üyesi Ali Yanar, İzmir Kültürpark Platformu aktiviteleri, Kadıovacık, Barbaros ve Balıklıova Köylüleri katıldı.
Etkinliğin yapıldığı Kadıovacık Köyü Urla’nın 232 nüfuslu bir dağ köyü. Kadıovacık aynı zaman da karbon adım sayımı yapılan dünya literatürüne giren iki köyden biri olma özelliğine de sahip. Merkezi Londra’da bulunan CDP’nin (Carbon Disclosure Project) kayıtlarında da yer alan köyde yılda kaç karbon adım atılacak hesaplanıyor ve takip ediliyor. Güneş panellerinin kullanıldığı Kadıovacık birçok yönüyle örnek alınan bir yer. Köy meydanının aydınlatılması da güneş panellerinden sağlanan enerji ile yapılıyor.
KÖYÜMÜZE DOĞAMIZA SAHİP ÇIKTIK KAZANDIK
Kadıovacık (Köyü) Mahalle Muhtarı Ümit Özdemir açılması planlanan taş ocağı ve dava hakkında yaşanan süreci anlattı. Açılan taş ocağı ve kırma işletmesinin kendi yaşamlarını ve doğalarını yakından etkileyeceğine dikkat çeken Özdemir, “Yürütmeyi durdurmanın ardından, davayı kazanmamız bize haklı olduğumuzu gösterdi. Bunun üzerine hem davanın sonucunu duyurmak hem de kararı kutlamak için bu etkinliği yaptık” dedi.
HUKUKİ MÜCADELELERİN YANINDA OLACAĞIZ
Urla Belediye Başkanı Burak Oğuz, açılan ve açılacak olan taş ocaklarına karşı gerçekleştirilecek olan hukuki mücadelelerde nasıl bir tavır alacağını somamız üzerine, “Bizler yerel yöneticiler olarak en büyük sorumluluğumuz bizden sonra gelecek olan kuşaklara yaşanabilir bir doğal, çevre bırakabilmektir. Sadece insanlara değil, doğadaki tüm canlılara yaşanabilir, yerel hayatıyla hepsiyle bir bütün olarak bırakabilmektir” dedi. Çevreye olan duyarlılıklarını dile getiren Oğuz, gelişmeye karşı olmadıklarını ancak, doğanın tahrip edilmesine karşı oldukları ifade etti. Oğuz hukuki mücadelenin yanında oluklarını da belirtti.
HUKUKİ KAZANIM EMSAL KARAR NİTELİĞİNDE
İzmir Barosunun çevreci Avukatlarından Şehrazat Mercan’ın dava sonucuyla ilgili gazetemize yaptığı değerlendirmede özellikle yarımada faaliyet yürüten taşocaklarının çevreye ve tarıma yönelen tehlikenin altını çizdi. Mercan, “İzmir Valiliğinin ‘ÇED Kararına gerek yok’ kararını iptal ettirdik. Daha da ilginç olanı Türkiye’de bir ilk olarak, mahkeme keşif yaptırmadan bu karar verdi. Davayı açarken belirttiğimiz zeytin ağaçlarının zarar göreceği iddiamızı, Tarım ve Orman İl Müdürlüğünden teyit ederek kabul etti” dedi. Mercan çevre davalarıyla ilgili yerel yönetimlerin taraf olması gerektiğini söyledi.
Yarımada’nın sermayenin ciddi bir baskılaması altında olduğunu, bu baskılama vahşice yapılınca doğaya büyük zararlar verdiğini belirten Urla Belediye Meclis Üyesi Urla Kent Konseyi Cevre ve Sağlık Platformu Sözcüsü Ali Yanar, her geçen gün doğanın tahrip olduğunu, su altı yataklarının zarar gördüğünü söyledi. “Yağcılar, Nohut Alanı köylerindeki taş ocaklarında Balıklıova’daki mermer ocaklarında tahribatı yaşıyoruz. Yasal boşlukları kullanan madenciler, en ucuz maliyetle para kazanmak istiyorlar” diyen Yanar, belediyenin özellikle çevre mücadelesin de kayıtsız kalamayacağını ifade etti.