İşbirlikleri ve bizim birliğimiz
Çok mu güçlüyüz? Evet!Çünkü bu düzenin sahipleri bir avuç.
Kaynak: Max Pixel
Ülkenin milyonkare toprağı işgal altında:
İncirlik
İzmir
Şile
Konya
Balıkesir
Muğla
Ankara
...
Dünya halklarına kan kusturan, emperyalistlerin, ABD ve NATO’nun ülkemizde onlarca askeri üssü var. Dahası Türkiye emperyalistlerin siyasi, askeri ve ticari örgütleri ile sımsıkı bağlarla bağlı.
ÜLKEYİ YÖNETENLER YERLİ İŞBİRLİKÇİLER
Türkiye’yi yöneten yerli işbirlikçilerin sayısız savaş anlaşması, emperyalist devletlerle ticaret anlaşması var! Çünkü bu ülkeyi yönetenler emperyalist kapitalist sistemin yerli işbirlikçileri.
Öyle bir işbirliği ki bu; gözlerini kırpmadan ülke topraklarını yağmalayan, üretimin neredeyse tamamını büyük emperyalist tekellere bağımlı hale getiren bu bağımlılık ilişkisi içerisinde de bu ülkenin gençliğinin emeğini ucuz emek sömürüsü olarak kapitalistlerin önüne seren bir işbirliği.
Bu öyle bir birlik ki gözlerini kırpmadan bu ülkenin evlatlarını kendi çıkarları için sınır ötesi harekatlara yolluyor, ölümleri üzerinden kendi kanlı politikalarını kutsuyor.
Bu öyle bir birlik ki üst başta olan kıyafetten kullanılan benzine, yenen yemekten üretilen mallara ve bu malları üreten makinelere dek her şeyin mülkiyetini kendilerinde tutanların, meslek lise son sınıf öğrencilerini staj diye yarı asgari ücretle patronlara servis edenlerin,
İşsizlikten beslenenlerin,
Kendi birlikleri sürsün diye gençliğin her türlü demokratik kazanımına göz dikenlerin,
Bugünü karanlığa, yarınları savaşlara ve sömürüye sigortalayanların,
Yeni Ekonomik Program diyerek, reform paketleri diyerek, tüm gençliği ucuz emek sömürüsünün içine, emperyal savaşların tozu dumanına atanların
Ama tüm bu karanlığın içerisinde “sen de bir gün kendini kurtarabilirsin” hayallerini kredi kartına 8 taksitle satanların birliği!
Çok mu güçlüler? Evet! Çok mu acımasızlar? Evet!
Çok mu güçsüzler? Evet! Çok mu korkuyorlar? Evet!
Güçlüler çünkü; örgütlüler. NATO, AB, TÜSİAD, MÜSİAD, devletin bürokratik aygıtları... Tepeden tırnağa askeri, siyasal ve ekonomik alanda örgütlüler. Çok acımasızlar çünkü bu sistemin doğası bu! Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetlerini yani iktidarlarını yani bu sömürü ve savaş düzenini korumaları gerekiyor!
Güçsüzler çünkü; bu iktidarın şah damarını işçi sınıfı ellerinde tutuyor, kendi düzenleri zayıf halkalarından çatlıyor, krizlere giriyor. Onlar nasıl ki dünyanın dört bir yanına kapitalist barbarlığı yayıyorsa, dünyanın dört bir yanında milyonlar da eşit ve özgür bir yaşam özlemiyle bu sistemin mezar kazıcıları olarak her yeni güne başlıyor!
Korkuyorlar çünkü; ne denli güçlü ve korkutucu gözükürlerse gözüksünler, milyonlar kendi iktidarları için harekete geçtiğinde, kendilerine yaraşacak bir ülke ve dünyayı kurmak için ayağa kalktıklarında yıkılıp gideceklerini biliyorlar!
Milyonların kendi sınıf çıkarları için örgütlendiğinde neler olabileceğini Ekim Devrimi’nden biliyorlar, dünya halklarının Sovyetler önderliğinde faşizmi nasıl yendiğini biliyorlar! Spartacusten bu yana egemen iktidarların nasıl da yerle bir olduğunu ve kendi sömürü düzenlerini çeviren çelişkilerin kendi aleyhlerine olduğunu biliyorlar!
ONLAR BİR AVUÇ, BİZ MİLYARLARCA
Çok mu güçlüyüz? Evet!
Çünkü bu düzenin sahipleri bir avuç. Oysa bu düzenin karşısında olanlar milyarlarca! Onlar bu milyarlardan daha örgütlü ama! Şimdi bu düzenin sonunu getirebilecek sınıfın yanında örgütlenmek, örgütlerimizi güçlendirmek zorundayız.
Ki güçlenelim, ki bu düzenin karşısında her bir gün güçlenerek daha kararlı yürüyebilelim!
Gençliğin özlem ve duygularına seslenen ama kapitalist sömürü sisteminin devamından yana olan çizgileri redderek, kendi çıkarlarımızın bilinciyle ve kendi taleplerimiz için mücadele yolunda yürüyelim!
AYAĞA KALKALIM
ABD, NATO, AB,... sahte antiemperyalizm paravanının arkasında gizlenen yerli iş birlikçiler, emperyalistlerin bölge stratejisine tam uyum sağlamak için adeta çırpınıyor! Emperyalistler ve iş birlikçileri, sahte demeçlerinin ardında aralarındaki ilişkileri daha güçlü iş birliklerine dönüştürmek için var güçleriyle çalışıyor.
Ayağa kalkalım. Bu birliğin güçsüz yanını biliyoruz, korkularını tanıyoruz, birleşmeyi de biliyoruz elbet, yürümeyi de!
Şenliklerimiz için birleşmekten, staj sömürüsüne karşı birleşmekten, emeğimizin sömürülmesine karşı birleşmekten başlayalım; bu birliklerimizi, geleceği bize verecek sınıfın birliğine bağlayalım!
Bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesine bağlayalım! Gücümüzü bu mücadeleden alalım, mücadelemizde yeni deneyimler kazanalım, yeni ufuklar açalım, birliğimizi güçlendirelim!