27 Mayıs 2019 15:46

60’larda hangi otobüsteydik?

Türkiye sinemasının bugün bizlere bıraktığı miraslardan biri olan Vedat Türkali’nin senaristliğini, yönetmenliğini Ertem Göreç’in yaptığı 1961 yapımı “Otobüs Yolcuları” filmini izledik.

Fotoğraf: Pixabay

 

Paylaş

İstanbul Vezneciler KYK’den öğrenciler

Sınavların başlamasına az bir süre kaldı. Sınavlardan sonra da yurtta kalanlarımızın çoğunun memlekete gideceğini düşünürsek; birbirimizle vedalaşmadan bir şeyler yapmak istedik. Hem sinema salonlarında bize hitap edecek bir film bulamadığımızdan hem de cebimizdeki 3 kuruş parayı ders notlarına ayırdığımızdan yurtta farklı farklı odalardan arkadaşlarla bir araya gelip bir film izlemek istedik. Türkiye sinemasının bugün bizlere bıraktığı miraslardan biri olan Vedat Türkali’nin senaristliğini yaptığı, başrollerinde Türkan Şoray (Nevin) ve Ayhan Işık (Kemal)’ın yer aldığı, yönetmenliğini Ertem Göreç’in yaptığı 1961 yapımı “Otobüs Yolcuları” filmini izledik.

Tüm dünyada İkinci Dünya Savaşı akabinde kentleşmenin başlamasıyla bunun Türkiye’ye yansıması diğer Avrupa ülkelerine göre daha geç gerçekleşse de rantın olduğu her yerde problemlerin açığa çıkması kaçınılmaz bir son olarak karşımıza gelmiştir. Filmin senaryosu, 27 Mayıs Darbesiyle beraber ortaya çıkan inşaat yolsuzluklarından esinlenerek yazılmış. Apartmanlar yükseldikçe çamura batanlar var. Patronların arasında bir konuşma geçer: “İnşaatta fabrika tuğlası yerine yanık harman tuğlası kullanılıyor, sekizlik demir yerine altılık demir konuyor, bir metreküp betonda 3 kilo çimento çalınıyor. Bu binalar nasıl ayakta duracak?​” verilen cevap ise: “Dua kuvvetiyle” (ve kahkahalar)

“40 SENE ÇALIŞTIK, ÇOK ŞÜKÜR BİR EVİMİZ OLACAK”

İstanbul Yeşiltepe Mahallesi’nde geçen filmde gecekondularda oturan köylüler ev sahibi olmak için can atarken nasıl bir rantın parçası olduklarından bihaberlerdir. Bundan yaklaşık 60 yıl öncesinde çekilen film günümüz Türkiye’sinin geçinememe sorununa resmen dem vurmakta, karakterlerin dilinden “40 sene çalıştık, çok şükür bir evimiz olacak” cümlesi dökülmektedir. Film, rantın getirdiği olumsuzluklara ışık tutarken, duyduğumuz “hepimizin derdi yuva derdidir.” türküsünün kulağa hoş gelen tınısı, üç kuruş daha fazla para kazanmak için gariban halkı kandırıp, insan hayatını hiçe sayan müteahhitlerin işgüzarlığını kapatamıyor, kâra dayalı çalışma sisteminin sömürüsünün 60 yıl önce de olduğu gerçeğini apaçık gösteriyor.

“SEVDİĞİM ADAM HER SABAH SÜLEYMANİYE’YE SELAM VERİYOR.”

Film içerisindeki şiirsel cümleler Türkali’nin İstanbul sevgisini bize hissettiriyor. Aynı zamanda bu şiirsellik, aralarında derin bir sınıf farkı bulunan Kemal ile Nevin’i bir araya getirme uğraşı gibi görünse de Yeşilçam klasikleri gibi sınıf farklığının üzerini kapatmaya çalışmamaktadır. Kemal ile Nevin’in aşkına paralel olarak yürüyen Yeşiltepe halkının hak arama mücadelesi yavaş yavaş filme ağırlığını koyar ve ana hikâye haline gelir.

“BENİM UĞRAŞMAMLA OLMAZ, BİRLEŞELİM”

Film içerisindeki diyaloglarda duyulan “Korkulacak bir şey olmadığını gösterirsek ötekiler de peşimizden gelir” cümlesi fazlasıyla dikkatleri çekiyordu. Filmde bir araya gelen halk, bu rantın bir parçası olmayacağını, kenarda durup bu senaryonun seyircisi olmayacağını gösterdi. Toplumsal birçok mesajıyla ve realist yapısıyla fark yaratan film tek kişinin çabasıyla bir sonuca varılamayacağını, farklı noktalarda mağdur olanların ortak talepler etrafında birleşip haklarını aramak için örgütlü bir mücadele vermesi gerektiğini vurgulamakta, bunun sonucunda bir kazanım elde edileceğini göstermektedir. Türkiye’nin dönüm noktalarının, siyasal çatışmalarının, sosyal ilişkilerdeki değişimin ve bütün bunların dünyadaki alt üst oluş süreçleriyle ilişkisinin edebiyatı içerisinde muazzam bir kaynak olarak kullanmıştır. Otobüs Yolcuları da bu yapıtlardan biri olarak Türkiye sinemasında izlenmesi gereken filmler arasında yerini almıştır.

ÖNCEKİ HABER

ODTÜ’de bir araya gelerek kazanmanın bir örneği daha

SONRAKİ HABER

Uydurma bencillik ile sistem dönmez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa