Şule Çet davası: Karar ya başka Şule’lerin önüne geçecek ya da yaratacak
Şule Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım, soruşturma ve yargılama sürecini değerlendirdi. Yıldırım, "Savunma artık insanlık ve ahlak ölçütlerini aştı" dedi.
Fotoğraf: Evrensel
Ankara’da bir plazanın 20’nci katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitiren Şule Çet’in ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım, intihar olarak kayıtlara geçirilip, ortaya çıkardıkları bulgularla cinsel saldırı ve cinayete davasına dönüşen yargılamaya dair “Çıkacak karar bundan sonra ya başka Şule'lerin önüne geçecek ya da başka Şule'ler yaratacak” dedi.
Çet ailesinin avukatı Umur Yıldırım Şule Çet'in ölümü sonrası soruşturma ve devam eden yargılama sürecinde yaşananlara dair Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan'a konuştu.
"CİNAYET VE TECAVÜZ OLDUĞU ŞÜPHE GÖTÜRMEZ BİR GERÇEK"
Çet’in ölümünün ardından ilk olarak intihar denilerek, kapatılmaya çalışılan bir dosya ile karşı karşıya olduklarını söyleyen Av. Umur Yıldırım, şuan gelinen noktada cinayet ve tecavüz olduğunun kendileri açısından şüphe götürmez bir gerçek olduğunu ifade etti.
Raporlar ve olay yeri inceleme fotoğraflarının da cinsel saldırı olduğu ve ölümün şüpheli olduğunu gösterir nitelikte olduğunu dile getiren Yıldırım, “Zor bir süreçti. O dosyada bir savcı değişikliği oldu. Tüm engellemelere rağmen gelinen noktada artık bu dosyada belli deliller ortaya çıktı. Sadece bundan sonra sorumluluk mahkemeye kalıyor” dedi.
"FAİL ERKEK, MAĞDUR KADIN OLDUĞUNDA TEPKİLER DEĞİŞİYOR"
Av. Yıldırım eril bir soruşturma ve yargılama süreciyle yüz yüze olduklarını da ifade etti. Yıldırım, bu durumu şu sözlerle açıkladı:
“Yargıya mal etmekten ziyade orada görev yapan savcılar ve hâkimler bir zihniyet doğrultusunda kadına ve erkeğe farklı davranıyor. Hatta kadını, kadın–kız diye ayırarak yaklaşıyor. Bunun tartışmasını biz bu davada da yaşadık. ‘Şule bakire değildi. Şule’nin erkek arkadaşı vardı. Şule’nin o saatte orada ne işi vardı’ söylemleri ile karşı karşıya kaldık. Yargı öyle ki kadına ve erkeğe farklı yaklaştığı gibi kadına da kendi içerisinde kızlık kavramını dayatıyor. Esasına bakıldığında yargı kuralları tektir, sonuçta bellidir. Ancak fail erkek, mağdur kadın olduğunda maalesef tepkiler değişiyor. Biz bu dosyada bunu gördük. Yapılan savunmalar artık bu noktaya geldi. Savunma artık insanlık ve ahlak ölçütlerini aştı.”
"ÇIKACAK KARAR BAŞKA ŞULE'LERİN ÖNÜNE GEÇECEK YA DA YARATACAK"
Dava dosyasında adım adım gerçeklere doğru gidildiğini vurgulayan Yıldırım, “Umarız mahkeme heyeti bu dosyada adaletli bir yargılama yapar. Evet, Şule yaşamını yitirdi. Biz onu geri getiremeyeceğiz ama çıkacak karar bundan sonra ya başka Şule’lerin önüne geçecek ya da başka Şule’ler yaratacak. Umarım adaletli bir karar çıkar” diye konuştu.
NE OLMUŞTU?
29 Mayıs 2018'de Ankara’daki Yelken Plaza’nın 20’nci katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitiren Şule Çet'in ölümü (23) intihar olarak kamuoyuna yansısa da sonrasında cinsel saldırı bulgusu ve şüpheli bir ölüm olduğu ortaya çıktı. Ortaya çıkan DNA bulgularıyla birlikte Berk Akand ve Çağatay Aksu 3’üncü gözaltına alınmalarında tutuklandı.
Savcı Alev Albuz tarafından delillerin İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmemesi üzerine soruşturma dosyasına Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Koca atandı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 3 Aralık 2018 tarihinde Aksu ve Akand hakkında, “kasten öldürme”, “cinsel saldırı ve hürriyeti tahdit” suçlarından müebbet ve 39 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. 6 Şubat’ta görülen ilk duruşmada Çet’in avukatı Umur Yıldırım, Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'ndan aldıkları "bilimsel uzman mütalaası"nı mahkemeye sundu. Mütalaada Şule Çet’in katledilmeden önce boynunun kırıldığı tespit edilerek, otopsi sırasında elde edilen bulguların Şule'nin ağır cinsel saldırıya uğradığını gösterdiği yer alırken, yine olay yerinde polisin eksik delil topladığı tespitinin yanı sıra olay yerinde sperm, kan vb. biyolojik leke tespiti için değişik dalga boylarında ışık kaynağı ile ışıklı inceleme yapılmadığı ve Çet’in üzerinden çıkartılan iç çamaşırlarında inceleme yapılmadığı yer aldı.
Çet’in son duruşmasında dava dosyasına ATK Başkanlığı 1'inci İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan raporda sunuldu. Raporda Çet’in boyun bölgesindeki kırık ile ilgili "Kişide tespit edilen boyun kemik kırığının boyna bası sonucu da meydana gelmiş olabileceği cihetle kişinin ölümünün boyna basıyla bağlı mekanik asfiksi (solunum felci) sonucu meydana gelmiş ve kısa bir süre sonra (yarım saat içinde) yüksekten atılmış olabilir. Kişinin vücudunda tespit edilen boyun kemik kırığı dahil, travmatik değişimlerin tamamı yüksekten düşme ile de mümkün" ifadeleri yer aldı. Ayrıca raporda Çet’in depresyonda ve intihar eğiliminde olduğuna dair somut bir veri olmadığı ve kullandığı iddia edilen 'Mirtazapin isimli reçete ile satılan ilacı, bilgisi dışında almadıysa, son dönemdeki yazışmaları ve son dönemde ruhsal durumuna dair edinilen izlenimden yola çıkarak uyku problemleri için kullandığı düşünülebilir’ denildi. Çet’in Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek bir sonraki duruşması 10 Temmuz’da. (HABER MERKEZİ)