Halfeti'de gözaltında işkence gören 28 kişi 12 gün sonra adliyeye çıkarıldı
Urfa’nın Halfeti İlçesi'nde 18 Mayıs'ta gözaltına alınan, işkence ve kötü muamele ile gündeme gelen 28 kişi, 12 gün sonra adliyeye çıkarıldı.
Fotoğraf: MA
Urfa’nın Halfeti ilçesi Dergili Mahallesi’nde 18 Mayıs'ta yaşanan çatışmanın ardından Bozova’nın Koçhisar ve Tutluca mahalleri ile Halfeti’nin Dergili ve Sırataşlar mahallerinde gözaltına alınan 51 kişiden gözaltında kalan 28 kişi de Urfa Adliyesi'ne çıkarıldı.
Geçtiğimiz hafta adliye çıkarılan 23 kişiden 22’si adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Abdullah Çiftçi adlı yurttaş sosyal medya paylaşımlarında, “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklanmıştı.
Gözaltında kalan 28 kişi ise polisteki işlemlerinden sonra Urfa Adliyesi'ne getirildi. Savcılık tarafından 28 kişinin sorgusu devam ederken, gözaltındakilerin yakınlarının adliye önündeki bekleyişi sürüyor.
İŞKENCE RAPORLANDI
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Halfeti’de gözaltına alınanların maruz kaldığı sistematik işkence ile birlikte avukatlara dönük baskı ve hekimlerin sergilediği sorumsuzluğu raporladı. Gözaltındakilerin işkence görmeye devam ettiği bilgisine yer verilen raporda, soruşturma makamlarının soruşturmadan el çektirilmesi ve bağımsız heyetlerin inceleme yapması istendi.
Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Dergili Mahallesi’nde, 18 Mayıs tarihinde yaşanan bir çatışma sonrası Halfeti ve Bozova ilçelerinde gözaltına alınan 3 çocuk 51 kişinin maruz kaldığı işkenceye dair, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) tarafından bir ön rapor hazırlandı.
“18 Mayıs 2019 Tarihinden İtibaren Şanlıurfa’da Yaşanan Hak İhlalleri Ön Raporu” başlığı taşıyan rapor, yapılan incelemelerin yanı sıra Urfa Baro Başkanlığı, Baro İnsan Hakları Merkezi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şubesi, halen gözaltında tutulanların bir kısmı ve gözaltına alınıp serbest bırakılanların bir kısmı ile yapılan görüşmelerin sonucunda derlendi.
Raporda, gözaltı süreci ile birlikte işkence ve kötü muamele uygulamalarının halen devam ettiği vurgulandı.
AVUKATLARIN MÜVEKKİLLERİ İLE GÖRÜŞMELERİ ENGELLENDİ
Gözaltında tutulanlar ile görüşmek isteyen avukatlara engel çıkarıldığı belirtilen raporda, bu duruma dair, “Urfa Barosu'nca atanan zorunlu müdafilerin dahi zaman zaman kolluk tarafından engellenerek gözaltına alınan ve haklarında adli işlem yapılan müvekkilleri ile görüşmelerinin engellendiği vurgulanmıştır. Özel müdafii olarak dosyayı takip eden bir kısım avukatın, müvekkilleri ile ifade işlemine katılmasını engelleyici biçimde özel müdafiye bilgi verilmeksizin dosyaya Baro’dan zorunlu müdafi talep ettikleri, bu suretle kişinin müdafi seçme hakkına engel olunduğu belirtilmiştir" denildi.
POLİS NEZARETİNDE GÖRÜŞME DAYATMASI
Her avukatın yalnızca bir şüpheli ile görüşebileceği, bu görüşmenin de polis nezaretinde gerçekleşebileceğine dair dayatmalara maruz kalındığı da ifade edilen raporda, yine avukatların görevlerini icra etmeleri nedeniyle kriminalize edildikleri, tehdit ve baskıya uğradıkları, bu konularla ilgili Cumhuriyet Savcılığı ve diğer adli merciler önünde yaptıkları başvuruların ise sonuçsuz kaldığı kaydedildi.
‘Cezasızlık politikası’ sebebiyle işkence ve kötü muamele vakalarında giderek artış yaşandığının altı çizilen raporda, Urfa Barosu'nun Halfeti ilçesinde yaşanan olayları yakinen takip ettiği, çok ciddi işkence bulguları tespit edildiği vurgulandı.
‘GİZLİLİK İLKESİ’ İHLAL EDİLDİ
Raporda, müdafilerin görevlerini ifa ederken kolluk ve diğer soruşturma makamları tarafından fiili engellerle karşılaştıkları, emniyette bulunan avukat-şüpheli görüşme odasının kamera ile izlendiğini, bu sebeple avukat ve müvekkil görüşmesi gizliliğinin ihlal edildiği, müvekkillerine uygun bir hukuki yardımda bulunmalarına engel olunduğunu belirtildi.
"İŞKENCEYE UĞRADIĞINI SÖYLEYENLERE YENİDEN İŞKENCE YAPILDI"
Gözaltına alınan kişilerin 24 saat boyunca avukatları ile görüştürülmediği, bu süreçte avukatların müvekkillerinin akıbeti ile ilgili bilgi alamadıkları belirtilen raporun devamında şu bilgiler yer aldı:
“24 saatlik avukat görüş kısıtlamasının kalkmasının ardından gözaltında bulunan kişiler ile yaptıkları görüşmelerde bu kişilerin vücutlarında işkence izlerine tanık olduklarını, görüşmelerinin kayıt altına alınması ve kişilerin avukat görüşünden sonra yeniden işkence uygulayanlarla yalnız kalacak olması sebebi ile müvekkillerinin kendilerine detaylı açıklama yapmak ve iddialarını dillendirmekten korktuklarını beyan etmişlerdir. Avukatlar, gözaltındaki müvekkillerinin devam eden işkence ve tehdit nedeni ile baskı altında ifade vermek zorunda bırakıldığını belirtmiştir. Müvekkillerinin maruz kaldıkları işkenceyi ifade ettiklerinde, kolluk görevlileri tarafından daha fazlasını yapmakla tehdit edildiğini ve hatta işkenceye uğradığını belirten bazı mağdurlara bu sebeple yeniden işkence yapıldığını beyan etmişlerdir. Avukatlık görevini ifa etmeleri sebebi ile risk altında olduklarını, kolluk görevlileri tarafından gözaltına alınmak ile tehdit edildiklerini ayrıca tarafımızla paylaşmıştır.”
İŞKENCE GÖRENLERE RAPOR VERİLMEDİ!
Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılanlar ile yapılan görüşmelere dair şunlar kaydedildi: “Gözaltına alınıp serbest bırakılan kişilerin ağır işkenceye maruz kaldıkları, gözaltı esnasında elleri arkadan bağlanıp, yüzüstü yere yatırılarak saatlerce bekletildikleri ve defalarca tekmelendikleri, silah kabzaları ile kendilerine vurulduğu, emniyette de defalarca darp edildikleri, vücutlarına elektrik verildiği, hakarete uğradıkları ve tehdit edildikleri, sağlık raporu için götürüldükleri hastanede hekim-hasta mahremiyetinin sağlanmadığı ve polis refakatinde muayene yapıldığını, işkence izlerinin sağlık raporuna yazılmadığını, serbest kaldıktan sonra da sağlık raporu almak için ildeki hastanelere gittiklerinde doktorların rapor vermekten çekindiklerini, bu nedenle başka illere gidip sağlık raporu almak zorunda kaldıklarını tarafımıza iletmişlerdir.”
Raporun sonuç kısmında ise şu tespit ve öneriler yer aldı:
- "Devletler işkence ya da kötü muameleye ilişkin şikayetlerin ve raporların derhal ve etkili bir biçimde soruşturulmasını sağlamak zorundadır. İşkence kamu görevlileri tarafından gerçekleştirildiğinden konu ile ilgili tarafsız özel bir soruşturma komisyonu da ayrıca kurulmalıdır.
- İşkence ya da kötü muamele gördüğünü iddia eden kişiler, tanıklar, aileler ve müdafiler her türlü şiddet tehdidi veya gözdağına karşı korunmalıdır. İşkence ve kötü muamele iddialarının muhatabı olan ve adı geçen soruşturmada yer alan tüm soruşturma makamları ve kamu görevlileri derhal soruşturmadan el çektirilmelidir.
- Gözaltında işkenceye uğrayan şahıslar, derhal işkence gördükleri merkezlerden alınarak güvenli yerlere sevk edilmeli, bağımsız ve yetkin heyetlerce İstanbul Protokolü'nde öngörülen gerekli tıbbi müdahaleler ve rehabilitasyon desteği sağlanmalıdır.
- Tanıklar ve işkence mağdurları tarafından gözaltında bulundukları sırada muayenelerini yapan hekimlerin meslek etik ve kurallarına aykırı davrandığı iddia edilmiş olmakla, Türk Tabipler Birliği ve Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili sağlık personeli hakkında soruşturma başlatılmalıdır.
- TBMM tarafından derhal bir araştırma komisyonu kurulmalı yerinde inceleme yapılması için zaman kaybedilmeden harekete geçilmelidir.
- İşkence insanlık suçudur ve mutlak yasaktır. İnsan hakları örgütleri konuyu gündemine almalı, işbirliği içerisinde farklı uzmanlık alanlarından profesyonellerle bir inceleme heyeti oluşturulmalı ve olayın tüm yönleriyle aydınlatılması için gerekli incelemeler yapılmalıdır.” (HABER MERKEZİ)