Gezi'de hayatını kaybeden gençlerin aileleri: Çok büyük bir aile olduk
Gezi direnişinin yıl dönümünde yaşamını yitirenlerin aileleri ve Taksim Dayanışması ile konuştuk.
Fotoğraf: Evrensel
Erdi TÜTMEZ
İstanbul
Gezi direnişi 6. yaşında. 2013 31 Mayıs’ında Gezi Parkı’ndaki ağaçları kesme girişimi meslek örgütleri, kent savunucuları tarafından AKP döneminde gündeme gelen kent talanının bir devamı olarak görüldü. Gençler, parkı savunmak için harekete geçti. Park’ta kurulan çadırlara polisin sert müdahalesi üzerine ise bu kez halk sokağa indi. İstanbul başta olmak üzere ülkenin dört bir yanında meydanlara inen milyonlar aynı zamanda baskıcı ve otoriter yönetime karşı özgürlük taleplerini dile getirdiler. Dini muhafazakar ve piyasacı dayatmalara direnen gençler, kadınlar, işçi ve emekçiler “laik ve demokratik bir Türkiye” için direnişe geçtiler. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve en kitlesel eylemi olan Gezi’de toplumun ezilen kesimleri taleplerini meydanlara taşıdı. Alanları haftalarca terk etmeyen halkın üzerine kolluk güçleri ve “palalı” diye anılan paramiliter gruplar sürüldü. 8 genç hayatını kaybederken, gözlerini kaybedenler de oldu, yüzlerce insan yaralandı. İktidarı elde tutmak isteyenler, çarpıtma haberlerle Gezi’yi, toplumu kutuplaştıracak bir propaganda malzemesine çevirmeye çalıştılar. Direnişin yıl dönümünde yaşamını yitirenlerin aileleri ve Taksim Dayanışması ile konuştuk.
KORKMAZ: "ACIMIZ BAKİ AMA UMUDUMUZ DA VAR..."
19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, 10 Temmuz 2013’te Eskişehir’de Gezi eylemlerine destek için yapılan yürüyüş sonrası polis ve sivil giyimli eli sopalı kişilerce dövülerek öldürülmüştü. Ali İsmail’in ağabeyi Gürkan Korkmaz, aradan geçen 6 yılı şu sözlerle özetliyor: “Antakya’da, bir köyde yaşayan küçük bir aileydik. Ama şu anda Türkiye’nin her yerinde ailemizin fertleri var. Şimdi çok büyük bir aileyiz.” Ali İsmail’in hayatını kaybetmesinin kendilerinde telafisi olmayan bir eksiklik yarattığını söylüyor Korkmaz: “Bayramları da, komşu düğünlerini de, asker uğurlama törenlerini de, üniversite mezuniyet törenlerini de, yani kısacası her şeyi Ali İsmail’le bağdaştırıyoruz. Bunların hepsi bizim için büyük bir travma özellikle de annem için. Doğal olarak her şeyi Ali İsmail’le bağdaştırıyor. ‘Çocuğu olsaydı nasıl olurdu? Mezun olsaydı nasıl olurdu? Öğretmen olacaktı, acaba nasıl bir öğretmen olacaktı?’ gibi sorular soruyor. Bu azalan değil, her seferinde artan acı ve üzüntü yaratıyor bizde. Ama öte yandan Ali İsmail’in ardında bıraktıkları, Ali İsmail adıyla yapılanlar, bu yapılanların insanlara dokunduğunu, temas ettiğini görmek bize daha çok umut veriyor. Ali İsmail’in ailesi olarak acımız hep baki kaldı ancak bu süreç umudumuzu da arttıran bir süreç oldu.”
"GEZİ DAVASI TAMAMEN POLİTİK BİR DAVA"
Gürkan Korkmaz, Gezi direnişine dönük açılan ve ilk duruşması 24 Haziran’da görülecek olan davayı da şu sözlerle değerlendiriyor: “Gezi davası hukuki değil, tamamen politik bir dava. Hepimiz Gezi’deydik. Kimse bize sokağa çık demedi, sesini yükselt demedi. Yıllara dayanan bir baskının etkisiyle insanlar sokaklara çıktı. Hukuki olarak değerlendirilecek bir yanı yok. Nasıl İstanbul seçimleri siyasi bir şekilde iptal edildiyse burada da aynı şey var.”
ELVAN: HER SANİYE GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE...
Gezi direnişi döneminde hayatını kaybedenlerden biri de 15 yaşındaki Berkin Elvan’dı. Berkin, 15, 16 Haziran gecesi, İstanbul Okmeydanı’daki evinden ekmek almak için yola çıkmıştı ancak polisin gaz fişeğiyle başından vuruldu. 15 yaşına komada giren Elvan 11 Mart 2014’te öldüğünde 16 kiloya düşmüştü. Berkin’i vuran polis ise hâlâ tutuksuz yargılanıyor. Berkin’in babası Sami Elvan’la ilk olarak süren davayla başlıyoruz sohbetimize. Baba Elvan, “Bizim davada hukuksal olarak her şey bitmiş. Katilin tutuklanıp ceza alması gerekiyor ama hukuksuzluklar diz boyu. Bütün Gezi davalarında da gördük bu tabloyu. Ülkemizde hukukun ‘h’si kalmamış. Bizim davamızda da katillerin ceza almayacağını düşünüyorum. Ama bu davalar bitecek mi, hayır bitmeyecek. Bu hukuksuzlukları yapanlar bir gün elbet yargılanacak.” diyor.
"GEZİ’NİN NESİNİ YARGILAYACAKLAR?"
Sami Elvan, Berkin’siz geçen 6 yılı ise şöyle anlatıyor: “Bizim 6 yıldır bir tarafımız yok. Ne kadar iyiyiz desek de bizim bir tarafımız boş. Hâlâ her saniyede çocuğumuz gözümüzün önünde, hayatımızın içinde, beynimizde. Tabii ki bu acımız dinmeyecek ama umarım ülkemiz adına bundan sonra olumlu şeyler olur.” Sami Elvan, 24 Haziran’da görülecek Gezi davası hakkında şu ifadeleri kullanıyor: “Gezi, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı toplumun harekete geçişiydi. Gezi yargılanamaz. Gezi’nin nesi yargılanacak? Gezi ekmekti, Gezi suydu, Gezi oksijendi...”
AYVALITAŞ: YARAMIZ HİÇ KAPANMADI
İstanbul Ümraniye’de yaşayan 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş’ta Gezi dönemi hayatını kaybeden gençlerdendi. 2 Haziran 2013 gecesi Gezi Parkı’na destek için 1 Mayıs Mahallesi’ne yürüyenlerin arasındaydı Ayvalıtaş. Otoyol kapatıldığı sırada üzerine sürülen aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren Ayvalıtaş’ın ölümü kayıtlara trafik kazası olarak geçti. Ayvalıtaş’ın davası hâlâ sürüyor. Baba Ali Ayvalıtaş bu süreci şöyle yorumluyor: “6 yıldır yaramız hiç kapanmadı. Davalarımız yürümüyor, adalet diye bir şey yok. Her mahalleye çıktığımızda Mehmet’in ölümü hâlâ gözümüzün önüne geliyor. Dava sürecinde hâlâ başladığımız yerdeyiz. İleriye gitmiyoruz sürekli geriye gidiyoruz.”
Ayvalıtaş, 24 Haziran’da başlayacak olan Gezi davasını da şu sözlerle yorumluyor: “Gezi’ye açılan dava gülünç bir şey gerçekten. Gezi’de bir kişi, bir karıncaya zarar vermiş mi? Gezi bir halk ayaklanmasıydı, darbeyle, terörle ilişkilendirilemez. Ama bir gün adaletin yerini bulacağını biliyorum.”
CÖMERT: YARGI TALİMAT ALIYOR
Hatay Armutlu’daki eylemlere katılan 22 yaşındaki Abdullah Cömert de 3 Haziran 2013’te akrep aracından atılan biber gazının başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Cömert’in ağabeyi Adnan Cömert dava sürecinde yaşanan hukuksuzluklara tepkili: Dava Yargıtayda şu an. Yargı şu anda üst makamlardan talimat alıyor. Mahkeme, 16 yıl vermişti ancak yerel mahkemenin kararı bozuldu. Adalet böyle Türkiye’de.” Cömert aradan geçen 6 yılı ise şu sözlerle anlatıyor: “Duygu diye bir şey kalmadı. Hepimiz hasta olduk üzüntüden, stresten. Ben de şeker, annem ve babamda kalp hastalığı var” Cömert, 24 Haziran’da başlayacak Gezi davası hakkında da şu yorumda bulunuyor: “Gezi’de insanları kimse sokağa dökmedi. İnsanlar, baskılar, hukuksuzluk, açlık yüzünden sokağa çıktı.”
ANNE ATAKAN: 6 YIL GEÇTİ, DAVA YOK
22 yaşındaki Ahmet Atakan da Ankara’da ODTÜ ve Tuzluçayır’daki protestolara destek vermek için Hatay Armutlu’da yapılan eylemde polis tarafından kafasından gaz fişeğiyle vurulup, çatıdan düşerek öldü. Atakan’ın öldürülmesine ilişkin henüz bir dava açılmadı.
Ahmet Atakan’ın annesi “6 yıl bizim için zindan gibi geçti, hayat hayat değildi. Benim oğlumun hâlâ davası açılmadı.” diyerek söze giriyor ve devam ediyor: “Oğlumla ilgili hukuki süreç ilerlemedi. Sürekli savcı değişti. Bazı görüntüler olmasına rağmen dava açmıyorlar. Otopsi raporunda ‘Düşme yok, sert bir cisimle hayatını kaybetti’ deniliyor. Ahmet’in öldürüldüğü yerde gaz kapsülleri de bulundu. Bundan 4-5 ay önce bizden DNA testi de istediler. Gittik verdik, hâlâ göndermediler test sonuçlarını. Avukatlarımız her gün gidip soruyor. Bir gün, iki gün değil, altı sene geçti. Haftada iki gün oğlumun mezar taşını öpüyorum, mezar taşını, toprağını kokluyorum.” Anne Atakan, 24 Haziran’daki Gezi davası hakkında da şu yorumu yapıyor: “Bizim yanımızda duran arkadaşlarımızı, adalet isteyen halkı, doğayı savunanları yargılıyorlar. Ama bu ülkede katilleri yargılamıyorlar. Bir kez daha Gezi’yi savunacağız. Bu bir sindirme politikası. Mutlaka gün gelecek, gerçek sorumlular hesap verecek. İçimde büyük bir yara var. Yaramız çok büyük. Ben bir anne olarak düşünüyorum bu katillerin anneleri, eşleri, çocukları yok mu?”
SARISÜLÜK’ÜN KATİLİNE PARA CEZASI VERİLDİ
26 yaşındaki Ethem Sarısülük, Gezi direnişine destek için Ankara’da yapılan eylemde 1 Haziran 2013’te polisin açtığı ateş sonucu başından vuruldu. Katil zanlısı Ahmet Şahbaz 7 Temmuz 2014’te tutuklandı. 3 Eylül 2014’teki karar duruşmasında 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay 1. Ceza Dairesinin verilen kararı usulden bozması üzerine dosya, nöbetçi mahkeme heyeti tarafından “güvenlik” gerekçesiyle Aksaray 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi ve sanık Şahbaz tahliye edildi. Daha sonra görülen davada Şahbaz’a 1 yıl 4 ay 20 gün hapis cezası verildi. Mahkeme verdiği hapis cezasını daha sonra 10 bin 100 TL lira adli para cezasına çevirdi. Daha sonra Şahbaz’a verilen ve paraya çevrilen 10 bin 100 lira ceza kararı, 15 bin 200 liraya yükseltildi.
MEDENİ DAVASINDA ASKERE ÖNCE BERAAT SONRA BOZMA
18 yaşındaki Medeni Yıldırım, 28 Haziran 2013’te Diyarbakır Lice’deki Kayacık köyündeki karakolun yenilenip kalekol yapılmasını protesto eden insanların üstüne asker tarafından açılan ateşle öldürüldü. İddianamede Er Adem Çiftçi’nin “Haksız tahrik altında olası kastla öldürme” suçundan 18 yıla kadar hapisle yargılanması istendi. Karar duruşmasında tek sanık Adem Çiftçi beraat etti. Daha sonra Gaziantep Bölge Adliyesi Mahkemesi, sanık Çiftçi hakkında verilen beraat kararını bozdu. 21 Aralık 2017’de yeniden yargılama başladı. Bir sonraki duruşma 17 Ekim’de görülecek ve İstanbul Adli Tıp Kurumu ve TÜBİTAK’tan bilirkişi raporu bekleniyor.
GEDİK DAVASINDA HAPİS VE BERAATLER
21 yaşındaki Hasan Ferit Gedik 29 Eylül 2013’te Gülsuyu’da uyuşturucuya karşı yapılan yürüyüşte protestocuların üzerine ateş açılması sonucu vurularak hayatını kaybetti. Sanıklar Şahin Eren, Hakan Taşhan ve Doğukan Çep 25 yıl hapis cezası aldı. Şahin Eren, diğer cezalarla birlikte toplam 48 yıl 5 ay, Hakan Taşhan 34 yıl 3 ay, Doğukan Çep de 35 yıl 4 ay hapis ile cezalandırıldı. Firari sanık olan Çep hakkında yakalama kararı çıkarıldı.
10 sanık ise beraat etti.
HAKKINDA MÜEBBET İSTENEN TAYFUN KAHRAMAN: GEZİ DAVASI TAMAMEN SİYASİ
Eylem NAZLIER
İstanbul
Gezi Parkı eylemlerine ilişkin açılan dava ise 24 Haziran’da Silivri’de görülecek. İddianameye göre Osman Kavala, Memet Ali Alabora, Mücella Yapıcı, Ayşe Pınar Alabora, Can Dündar, Çiğdem Mater, Gökçe Yılmaz, Handan Meltem Arıkan, İnanç Emekçi, Mine Özerden, Hanzade Hikmet Germiyanoğlu, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ali Hakan Altınay ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Davada yargılananlardan biri olan Şehir Plancısı ve Taksim Dayanışması Üyesi Tayfun Kahraman, “Taksim Dayanışmasından ben, Can Atalay ve Mücella Yapıcı yargılananlar arasında. Hakkımızda müebbet hapis isteniyor. Bu tamamen siyasi bir dava. Meslek odalarının yöneticileri olarak kent suçlarına karşı savunma örgütlemeye çalıştık.
Yaşanan polis şiddetinin ardından kamu vicdanının sokağa çıkması bu direnişi, demokrasi tarihinde altın harflerle yazılacak bir direniş haline getirdi. Bu dava Türkiye’de görülen pek çok davada olduğu gibi siyasi perspektif üzerinden gelişen bir dava. Bizler suçsuzluğumuzu, ne yaptığımızı iyi biliyoruz. Kentimize sahip çıktık ama bunun karşısında ne yazık ki bugün bu dava ile karşı karşıyayız.” dedi. “Gezi, halkları bir araya getirerek, kaynaştırarak, o gün esasında kutuplaştırılmak istenen bir halkın bir arada ne kadar güzel bir fotoğraf verebildiğini gösteren, bu ülke tarihin en büyük direnişi.” diyen Kahraman şu ifadeleri kullandı: “Gezi, bu ülke tarihinin, bu ülke demokrasinin tarihine altın harflerle yazılacak günleri gösterdi. Bugün de yine kutuplaştırıcı bir dil var. Bizim Gezi’de yan yana durarak gösterdiğimiz birlikteliğin ne kadar önemli olduğunun altını çizmek gerek” ifadelerini kullandı.