Cansu Fırıncı: Onlarla aynı gemide değil dostlarımızla aynı sandaldayız
Oyun Sandalı'nın kurucularından Cansu Fırıncı ile "Taranta Babu" oyununa engelleme girişimlerini ve sansürü konuştuk.
Oyun Sandalı'nın kurucularından Cansu Fırıncı | Fotoğraf: Oyun Sandalı
Zelal Sahidenur SARİ
Nujin TURGUT
Van
Oyun Sandalı’nı sahneledikleri “Taranta Babu”, “Furuğ Ferruhzad” ve “Gölgeler” gibi oyunlardan tanıyoruz. Daha çok politik oyunları tiyatro sahnesine taşıyan Oyun Sandalı, Harun Güzeloğlu ve Cansu Fırıncı tarafından kuruldu.
Geçtiğimiz haftalarda Oyun Sandalı’nın “Taranta Babu” oyunu MHP’li Amasya Belediyesi tarafından yer verilmeyerek sahnelenmesi engellenmişti. Cansu Fırıncı’yla Oyun Sandalı’nı, engelleme girişimlerini ve sansürü konuştuk.
Söyleşimize Oyun Sandalı’yla başlayalım. Oyun Sandalı nasıl ortaya çıktı, neyi amaçlıyor?
Oyun Sandalı, Harun Güzeloğlu ile birlikte kurduğumuz özel bir tiyatro. Bir sandala sığacak kadar insanla yola çıktığımız için adını Oyun Sandalı koyduk. Zaten biz mevcut zihniyetle aynı gemide değil, dostlarımızla aynı sandaldayız. Ülke kırılıyor, tarım bitmiş, sanayi bitmiş, halk birbirine düşman kesilmiş. Fakat onlar zenginliklerine zenginlik katmaya devam ediyorlar. Onlar aynı gemideler, onların gemisi gidiyor. Biz ise aynı sandaldayız. Sandallarımızı birleştirebilirsek, halkın gemisini elde ederiz.
Geçtiğimiz haftalarda “Taranta Babu” oyununuz MHP’li Amasya Belediyesi tarafından engellenmişti. Sizce neden engellendiler?
Sanırım bize yanlışlıkla salon verip sonradan geri aldılar. Yani tam bir yanlışlıklar komedyası var ortada. MHP’li bir belediye başkanı önce ücretsiz olarak sahneyi tahsis ettiriyor ve belediyenin bütün imkanlarıyla oyunu duyuracağını söylüyor. Hemen ertesinde oyunun politik oluğunu ileri sürerek sahnenin tahsisini iptal ediyor. Korktukları ben değilim. Ben korkacakları bir sanatçı değilim. Fakat Nâzım Hikmet öyle bir sanatçı. Nâzım Hikmet’in temsil ettiği değerlerden korkuyorlar. Evet Nâzım Hikmet bir komünist, Sosyalizm mücadelesi verdi ve meşru. Onun meşru oluşundan korkuyorlar, çekiniyorlar. O’nun eserlerinin halkla buluşmasını istemiyorlar. Ama miting meydanında Nâzım Hikmet şiiri okumasını biliyorlar.
Sadece sizin değil birçok oyun son yıllarda engelleniyor. Engellemelere karşı neler yapılmalı?
Amasya’da bizim oyunumuz engellendi ve ben buradan sesleniyorum. Oyunumuza sahip çıksınlar. Biz para peşinde koştuğumuz için bunu söylemiyoruz. Eğer engellenen oyun seyircisiz kalırsa bundan sonraki oyunlar da büyük bir cesaretle engellenir. Türkiye’de onların beğenmediği, istemediği oyunlar sahneye çıkamaz.
Bizim tek başımıza tavır takınmamızın hiçbir karşılığı olmaz. Bizim camiamızın örgütlenmesi lazım. Sinema ve tiyatro camiası yeteri kadar örgütlü değil. Örgütlenmediğimiz sürece sorunlarımıza çözüm bulamayız. Böyle devam ederse oyunlarımız sansürlenir, gösterime sokulmaz, insanlar da bağırıp çağırır ve sonunda unutulur. Tiyatro mücadelenin bir parçasıdır. Dünyada sanatın hiçbir dalı tek başına dünyayı değiştiremez. Ama dünyayı değiştirme mücadelesi de sanat olmadan verilemez.
Tablo bu kadar mı kötü, peki umudumuzu nasıl büyüteceğiz?
On yedi yıldır, içine koyulmaya çalıştıkları çuvala Türküyle Kürdüyle, Alevi’siyle Sünni’siyle sığmıyoruz, sığmayacağız. Toplumun her kesiminde bu karanlığı kabullenmeyen, aydınlıktan, eşitlikten, emekten yana insanlar var. Bu ülke bu anlamda çok bereketli. Nâzım Hikmet’i çıkartmış, Aziz Nesin’i çıkartmış, Sabahattin Ali’yi çıkartmış, Behice Boran’ı, Deniz Gezmiş’i çıkartmış, Erdal Eren’i çıkartmış topraklardan umut kesilir mi? Bu değerleri çıkartmış olan topraklardan umut kesilmez. Genco Erkal gibi bir değeri var bu ülkenin. Zorda kalıyoruz, yoksullaşıyoruz, geçinmekte güçlük çekiyoruz ama tarihte beş on yılın bir önemi yoktur. Tarihte yüzyılların önemi vardır. Bu karanlığı elbette aşmayı başaracağız.