Baskerville’li William’ın sevinç çığlığı
Avrupa’da 200-300 yıllık geçmişi olan Ex Libris, Türkiye’de Şinasi Barutçu ile başlayan 40-50 yıllık bir geçmişe sahip, ancak yaygın değil.
Fotoğraf: Anıl Yurdakul / Evrensel
Anıl YURDAKUL
Her şey bir sahafta kitapları karıştırırken karşıma çıkan, kitap kurdu tarafından çoğu yenmiş tarihi bir kitaptaki Ex Libris ibaresiyle başladı. Üniversite kütüphanesine giderim; kitaplarda yine Ex Libris, hocalamın evindeki kitaplarda yine Ex Libris, sanatçı evlerindeki kitaplarda yine Ex Libris! Ex Libris benim için bir iz oldu ve bu izin peşini sürmeye başladım. Bu iz beni dünyanın en büyük grafik sanatı koleksiyonuna sahip, Ünalan’da bakkala manava komşu sıradan bir sokak içerisinde, fevkalede bir grafik sanatlar müzesine götürdü.
Dünyaca ünlü grafik sanatları müzeleri müdürlerinin söylemine göre İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi (IMOGA Istanbul Museum of Graphic Art) hem koleksiyon açısından hem bina açısından örnektir. IMOGA, 10’uncu yılını kutladığı 1984 yılından itibaren Ünalan’da bulunuyor. Müzenin birinci katında Süleyman Saim Tekcan’ın Baskı Atölyesi görülebilir. Baskı makineleri, resimler, heykeller, boyalar ve kağıtlarla dolu atölyede Tekcan ile çalışmasına ara verdiği sırada tanışıyoruz. Asansörle üçüncü kata, sergi salonuna çıkarak sohbetimize IMOGA’nın geçmişi ile başlıyoruz.
SANATÇILAR ARASINDA KOMÜNAL BİR DAYANIŞMA
Hem dünya sanatının hem Türk sanatının en büyük isimlerinin oluşturduğu bir koleksiyona sahip olan IMOGA’nın oluşumu 50 yıla dayanan bir atölye geleneğinden süzülüp gelmekte. O dönem İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde hoca olan Süleyman Saim Tekcan, kendisi için bir atölye kurarak atölyede gravür, litografi, serigrafi ve diğer teknikler kullanır. Bunu göre diğer hocalar “Biz de gelerek çalışabilir miyiz?” diye sorar ve kolektif macera başlar. IMOGA’nın geri kalan hikayesini Tekcan şöyle anlatmakta:
“Hiçbir zaman bu çalışmaların karşılığında para konuşulmadı. Çünkü biz atölye imkanlarını sunuyorduk, onlar çalışıyordu. Sonra, çalışmalarının bir kısmını atölyeye bırakıyorlardı. Böylece dünyada hiçbir örneği olmayan bir koleksiyon oluştu. Bugün o koleksiyon şimdiki IMOGA koleksiyonudur. Kaç adet koleksiyon sayısı var diyenler için yeni bir sayım yaptık ve 20 bin civarında eser olduğunu gördük. Bu dünyadaki diğer güzel sanatları içerisinde en zengin olan koleksiyon.”
IMOGA’NIN KOLEKSİYONUNDA KARİKATÜRİSTLER
Grafik sanatlar müzesinin olmazsa olmazı Karikatür sanatıdır. Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk, Feruh Doğan gibi çok önemli karikatür ustaları da IMOGA’da çalışan ustaların arasındadır. Her birinin 20 değişik eserinden oluşan serigrafi baskıları bulunuyor. Karikatürist Behiç Ak ise gravür tekniğiyle ile çalışmalar yapan ustalar arasında... Tekcan, kendileriyle çalışmak isteyen çok sayıda karikatür sanatçısı olduğunu ama zaman ayıramadığı için bunun gerçekleşmediğini söylemekte. Karikatürist Ali Ulvi’nin kendileriyle çalışmasını çok istediğini, bu çalışma gerçekleşmediği için halen üzüntülü olduğunu dile getirmekte.
NEDİR ŞU KİTAPLARDAKİ EX LİBRİS
Sözlük anlamıyla Ex Libris; “Genellikle kitap kapağının iç tarafında veya ilk sayfalardan birinin üstünde bulunan kitap etiketin veya iyelik yazısını tanımlamak için sıkça kullanılan Latince deyiştir. Mülkiyeti belirtir ve genellikle iyelik halinde bir isimle devam eder.” Süleyman Saim Tekcan’a Ex Libris merakının nereden geldiğini soruyorum. Tekcan’ın Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğrenciliği sırasında hem fotoğraf derslerine hem grafik derslerine giren Şinasi Barutçu’dan Ex Libris’i duyduğunu söylemekte.
Bu arada Şinasi Barutçu’nun 1936 yılı Berlin Olimpiyatları’nda otuz ülkenin katıldığı olimpiyat fotoğrafları yarışmasında ikincilik aldığını da ekleyelim. Türkiye’nin ilk fotoğraf kulübü olan TAFK’ı (Türkiye Amatör Foto Kulübü) kurucusudur o.
EX LİBRİS KOLEKSİYONERLERİ
Özellikle Avrupa ülkelerinde var olan bu koleksiyonerlerin sayısının fazlasıyla olduğunu belirten Tekcan, talebi genişletmelerinin sanatçılar için çalışma sahası oluşturduğunu söylemekle ve sohbete şöyle devam etmekte:
“Dünyada zengin kütüphaneleri olan kişiler, bir şekilde Ex Libris sanatçılarına ulaşıyorlar ve onlara kendi adlarına Ex Libris yaptırıyorlar. Hem kütüphane oluşturuyor, hem kütüphanesindeki kitaplarının içerisine kendi kitaplarını koyuyorlar. Hem de Ex Librislerden bir koleksiyon yapıyorlar. Böylece talebi olan çalışma alanı oluşuyor sanatçılar için. Ex Libris genelde yaşayan kişilere yapılıyor ama günümüzde bazı şeyler karışmaya başladı. Kütüphane adı içinde Ex-Libris yapılabiliyor. Yani bir kütüphanenin adı da olabiliyor. Ama daha çok kişilerin adına yapılan bir sanat çalışması. Yine üzerinde o kişinin adı yazılı ve bir de Ex-Libris ibaresi bulunuyor.”
Avrupa’da 200-300 yıllık geçmişi olan, krallara ve ailelerine dahi yaptırılan Ex Libris, Türkiye’de Şinasi Barutçu ile başlayan 40-50 yıllık bir geçmişe sahip. Ama yaygınlığı gittikçe artmakta. Fakat Türkiye için bir sorun var karşımızda; bireyin ölümünün ardından kütüphanesi, umursamaz ailesi tarafından, hatta kitaplarını bağışladığı kurumlar tarafından sahaflara veya eskiciye satılmakta. Baskerville’li William’ın o olağanüstü zenginlikteki kütüphaneyi bulduğunda attığı sevinç çığlıkları ile bugün eskiciye, çöpe giden kütüphanelerin değerini karşılaştırmak gerekir ki, bu da ayrı bir yazı konusu...