07 Haziran 2019 00:01

Üniversite sınavına sayılı günler kala öğrencilerde stres arttı

Antep’te üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerle sınav stresini ve kaygılarını konuştuk.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Helin ÇAKIR
Antep

Üniversite sınavına sayılı günler kaldı. Antep’te sınavın üzerlerindeki etkiyi konuştuğumuz sınava hazırlanan liseliler geleceklerinden her geçen gün daha çok kaygı duyduklarını, sınavın yaklaşmasıyla kaygı ve stresin arttığını söylüyor.

Genç işsizliğin giderek artması ekonomik sıkıntıların gençler arasında daha görünür olmasına neden oldu. Sürekli değişen eğitim sisteminde hayatları cendereye alınan gençler, “yarış atı” gibi koşuşturur hale getirildi. Tüm bunlar stres ve kaygıyı da beraberinde getirdi. Sınav yılında anksiyete bozukluğu, manik depresif ruh hali gibi psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına kapı aralıyor. Sınav stresi yaşayan lise son sınıf öğrencileri Y.G. ve D.K. yaşadığı süreci Evrensel’e anlattı.

ARTIK BİRİLERİ BİR ŞEY YAPMALI

İki ay önce şikayetleriyle doktora başvuran  fen lisesi öğrencisi Y.G.’ye manik depresif ve şizofreni teşhisi konulmuş. Eğitim hayatı boyunca baskının peşini bırakmadığını söyleyen Y.G., baskı ile öğrencilerin psikolojik olarak ne kadar yıprandığının herkesin farkında olduğunu fakat farkındalıkla bu konudaki çalışmaların ise ters orantılı olduğunu belirterek, “Ülkemizde son yıllardaki sınav gruplarındaki intihar artışları da göz önüne alınırsa sanırım artık birilerinin bu konularda daha fazla şey yapması gerek” diyor.

Psikolojik olarak sıkıntılarının başladığını fark ettiği süreçten bahsederken tüm bunların çevre baskısıyla olduğunu da bildiğini belirtiyor. O süreçte yaşadığı olaylardan birini ise Y.G. şöyle anlatıyor:

“Okuldaki öğretmenlerimden biri derslerde bir öğrenci öğretmen ilişkisinden çok bir ortak-işveren bakışıyla yaklaştı bana. Maalesef ki onun önceliği öğrencinin bilgileri alıp istediği yere yönlendirmesi değil, sadece sınavda ilk 50’ye girmesiydi. Hayattaki en büyük başarınız üniversite sınavı olmalı, ben olsam uyumamak için gözüme limon sıkardım gibi örnekleri saymakla bitmez. O gün de dersimizde sınıfta kimse soruyu yapamadığı için bizi aklımızı kullanamamakla itham etti.” Eve döndüğünde her gün bu sözleri duymaya alışmış olsa da çok büyük sıkıntılar yaşadığını anlatıyor. Doktora başvuruyor, ilerleyen süreçte ise psikolojik etkileri atlatıyor.

ÖNCELİK KENDİ MUTLULUĞU OLMALI

Öğrencileri böylesi bir yıkıma mahkum eden eğitim sistemini konuşuyor ve öğrencileri bu hale getirmesindeki düşüncelerini sorduğumuzda ise başta önceliğimiz olan şeyleri unuttuğumuzun altını çizerek başlıyor söze. “Bu yarış sistemiyle en başta da kendi akıl ve ruh sağlığımızı unutuyoruz. Evet, kabul ediyorum bir insan istediği yere ulaşmak için onu istiyorsa çaba göstermeli. Ama bunu başkası istediği için değil, kendi nasıl mutlu olacaksa onun için yapmalı. Yaşadığım süreçte öğrendiğim şey olarak mutluluğun olmadığı yerde ne başarı ne de insan diye bir şey kalmayacağını özellikle vurgulamaya gerek yok sanırım. En başta yaptığımız mesleklerle kazandığımız paralarla var olmadığımızı bilmeliyiz. Ve her şeyden önemlisi hayatta hiçbir şeyin kendi beden ve ruh sağlığımızdan önemli olmadığını bilmeliyiz” diyen Y.G., aynı zamanda da mahkum edildikleri bu sistemi kabul etmemeleri gerektiğini de belirtiyor.

‘DİKKAT’ İLAÇLARI YAN ETKİ YAPIYOR

Ardından sözü D. K. alıyor. ‘Dikkat’ ilaçlarını kullandığını söyleyen D.K. “İlaç bende yan etki yaptı. Derse odaklanmak yerine aksine yanımdaki arkadaşımın kalem sesine odaklanıyordum. Ve çok agresif oluyordum. Sonra da bıraktım” diyor.

Doktora başvurduğunda nasıl bir süreç izlenerek bu ilacı alabildiğini sorduğumuzda ise bu ilaçları almanın artık bakkala gidip şeker almak kadar basit olduğunu, bazı doktorların ısrarla karşı olmasına rağmen bazılarının hastanın isteği sonucu ilacı hemen yazdıklarını ve sınıfındaki çoğu arkadaşının da kullandığını belirten D.K., “Bizlere böyle bir sistem dayatılıyor, kişisel farklılıklarımız göz ardı edilip tamamen bankacı bir eğitim önümüze konuluyor. Bizler de bu sisteme tutunabilmek için biraz da muhtaç kalıyoruz bu tarz şeylere.” diyor.

BU SİSTEME MAHKUM EDİLİYORLAR

İntiharlara kadar sebep olabilen bu yolda tepkisiz kalan ya da laf arasında mağdur edebiyatıyla geçiştiren yetkililere de değinen D.K., “Onlar bize sağlığımızın derslerimizden önemli olduğunu söylemesin çünkü onlar bizi düşünse bu kadar piyasacı, bu kadar baskıcı, anadilimizde dahi eğitim göremediğimiz her geçen gün daha da kaygılandığımız sisteme bizi mecbur bırakmazdı” diyor.

TEK YOL MÜCADELE ETMEK

Tüm bunların yanında bu yıl liseden mezun olacağını fakat üniversitede de bunların peşini bırakmayacağını bildiğini, kardeşleri ve diğer küçük arkadaşları için endişelendiğini de belirten D.K. “Bugün bizim sağlığımızı hiçe sayanlar aynı zamanda akıldışı bir eğitim anlayışı benimsemiş. Evrimi bile müfredattan kaldırmış, karma eğitime de göz dikmiş. Aslına baktığımızda tüm bunlara karşı her ne kadar atanamama, iş bulamama gibi tehditler olsa da tek yolumuz birlikte hareket edip mücadele etmek” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Buldan: İstanbul’da AKP’ye bir kez daha ders vermeyi iple çekiyoruz

SONRAKİ HABER

Basın meslek örgütleri Evrensel’in 25. yaşını kutladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa