Beylikdüzü Posta Dağıtım Merkezinde taşeron olarak çalışan 9 işçi işten atıldı
Beylikdüzü Posta Dağıtım Merkezinde çalışan 9 taşeron işçi, kadroya geçmeyi beklerken gönderileri yok ettikleri iddiasıyla işten atıldı. İşçiler, iddiaların uydurma ve dayanaksız olduğunu söylüyor.
Vedat YALVAÇ
İstanbul
Beylikdüzü Posta Dağıtım Merkezinde çalışan 9 işçi, dağıtım sırasında kayıtsız gönderileri yok ettikleri iddiasıyla işten atıldı. İşçiler ise bu gerekçeler için “uydurma ve dayanaksız” diyor. Taşerondan kadroya geçiş sırasında kendilerine “Kadro verilecek ancak bir eleme olacak” dendiğini hatırlatan işçiler, yönetimin kendi çevrelerinden insanları işçi olarak almak istediğini düşünüyor.
İşten atılan işçilerden Berkay Şahin, son dönem araçla dağıtım yapan kargocu dağıtıcılarının işlerinin de kendilerine verildiğini söyledi.
Şahin sonrasını şöyle anlattı: Bu arkadaşların gönderileri bizimkinden ağır. Başta kişi başına 3-4 tane düşüyordu, daha sonra arttı. Birkaç ay sonra soruşturma geçirdik. Baskı uygulandı, kayıtsız postaları yok ettiğimiz söylendi. Soruşturmadan sonra da iş yükümüz artmaya devam etti. Dağıtabileceğimizden 2-3 kat fazla kargo geldiği oluyordu. Daha önce işi kolaylaştırmak için özel araçlarımız ve özel telefonlarımızı kullanmamız söylenmişti. Biz de kendi aramızda yardımlaşıyorduk. Taşıyamadığımız gönderileri, özel aracı olan arkadaşlarımızla dağıtıyorduk. Bize bunun üzerinden bir suç atıldı. Bu dağıtımlar sırasında kayıtsız gönderileri yok ettiğimiz söylendi. 9 kişi işten çıkarıldık, 8 kişinin de başka merkezlere sürüldüğünü biliyoruz.
"İŞSİZLİK MAAŞINA DAHİ BAŞVURAMIYORUZ"
Kadro vermemek için işten atıldıklarını söyleyen Şahin, “Soruşturmadan sonra yapılan bir toplantıda, ‘Kadro verilecek ancak bir eleme olacak’ denilmişti. Kadro verilmeden önce de 9 kişi atıldık. Diğer dağıtım merkezlerinde de benzer durum yaşandı. Elemeye dahil edildiğimizi düşünüyoruz” dedi.
Yapılan suçlamalar nedeniyle işsizlik maaşına dahi başvuramadıklarını belirten Şahin şöyle konuştu: Zor duruma düştük. İş de bulamıyoruz. Dağıtım yaptığımız firmaların bile çoğu kapandı. Ailemiz de etkileniyor, üzülüyor.
"ÖZEL ARACIMI BEN YOKKEN AÇIP ARAMIŞLAR"
9 yıldır çalışan Yıldırım Yorulmaz, “İşten atma tehdidiyle çantamıza girmeyecek, sırtımızda taşınmayacak yükleri bize yüklediler. Şimdi de suçsuz yere itham edildik. Soruşturma sırasında, ben yokken benim aracımın bagajını açıp baktıklarını, 4-5 adet posta bulduklarını ve fotoğrafladıklarını söylediler ancak böyle bir şey yok. Varsa kanıt istiyorum çünkü anahtar bendeydi. Aracımın kapılarını nasıl açtılar bilmiyorum” dedi.
“Bizim kadro almamızı istemediler ve büyük ihtimalle yerimize kendi tanıdıklarını kaydırmayı düşünüyorlar” diyen Yıldırım, 9 yıldır cefa çektiğini, kadro almanın hakkı olduğunu söyledi. Yıldırım, “İçimiz kan ağlıyor. Bu devirde iş bulmak da zor” diye konuştu.
"İZİN VERDİLER, SONRA DA İŞTEN ATTILAR"
İzne çıktıktan sonra işten atılan Erkan Temel ise şöyle konuştu: Ben memlekete vardığım anda arkadaşım aradı ve ‘Bizi işten çıkarmışlar’ dedi. 6 yıldır burada çalışıyorum. Kiradayım, düzenim, planlarım hepsi altüst oldu. Ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Gökhan Endek de kardeşini askere göndermek için 2 günlüğüne gittiği Manisa’dan dönerken öğrenmiş işten atıldığını.
"4 YIL SİGORTASIZ ÇALIŞTIRILDIM"
15 yıllık işçi Nükhet İsen 1997 yılında işe başlamış, 1 buçuk yıl sonra çocuğunun doğması üzerine işi bırakmış, 2006 yılında tekrar işe girmiş. Sigortasız çalıştırıldığını anlatan İsen, “Ben evime akşam saat 8 buçuklarda gittiğimi bilirim. Fazla yürümekten dolayı iki dizimde de diz kayması var. Diz kayması sayesinde 4 yıl boyunca sigortasız çalıştırıldığımı öğrendim. Beni emekli olarak gösterip sigorta ödememişler. Bu da benim gerçekten emekli olmamı çok etkiledi” dedi.
Son 2 buçuk yıldır yoğun baskı altında olduklarını dile getiren İsen, şunları söyledi: Biz postacıyız. Biz taahhütlü posta götürüyoruz. Kargo götürür müyüz, kimlik ve pasaport da bize mi ait! ‘Gerekirse araçlarınızı kullanın, gerekirse cep telefonlarınızı kullanın’ diyerek bu işleri yapmak zorunda olduğumuz söylendi. Herkes zaten özel araçlarını kapının önüne koyuyor. İzin alarak getiriyorlar. Çünkü o kadar fazla yük var ki biz bunu zaten yaya şekilde yapamayız. Ama bize araçlarınızı, telefonlarınızı kullanın diyen amirler, soruşturmada 'haberimiz yok' dedi. Bu mu adalet? Bir arkadaşıma torbayı taşımasına yardımcı oldum, fotoğrafımı çekmişler. O çuvalları nereye götürdüğümü sordular. Biz buradan her gün böyle çıkıyoruz. Kameralar var. Çirkin suçlamalarla işimize son verdiler.
15 yıl önce eşini kaybeden İsen, “Bir çocuk okutuyorum, 3 tane çocuğum var, tek çalışan benim. 1 buçuk yıldır bu düzenden dolayı iş bulamıyorlar. Evim kira, Nasıl olacak?” dedi.
KARI KOCA İŞTEN ATILDI
İşten atılan Erdoğan çifti de büyük mağduriyet yaşıyor. Ev kredisi ödediklerini aktaran Orhan Erdoğan şöyle konuştu: 2005 yılından beri burada çalışıyorum. Dağıtım yaptığım yer evime çok yakın. PTT’ye özel aracımızla gidip PTT’nin bana verdiği motorsikletle dağıtım yapıyorum. ‘Evine uğruyorsun’ suçlamasında bulundular. Daha sonra da ‘Eski bir işçisin, posta götürmeyen arkadaşlarının ismini ver. Seni işten çıkarmayacağım, eksilerin var, artıya çevireceğim’ diye baskı uygulandı. Bilmediğimi söylediğim halde bir şeyler yazıldı ve hızlıca imzalatıldı. Özel araçlarla bizi takip ettiler, videolarımızı çektiler, fotoğraflarımızı çektiler. Fotoğrafları gösterdiler, hiçbir şey yok. Varsa bir kanıtı getirip göstersinler. Bize oyun oynadılar, resmen komplo kurdular.
“Zaten işten atma bekliyorduk ama aynı evden iki kişiyi çıkarabileceklerini düşünmüyorduk” diyen Elif Erdoğan, “Eve artık hiç maaş girmiyor. Sonuçta bizim bir çocuğumuz var. Çok etkilendik, daha da etkileneceğiz” dedi.