23 Haziran 2019 00:44

Özbek ev işçisi Ş.T: Ülkesinde doğum izninde, Türkiye’de göçmen işçi

Ortadoğu ve Asya’dan Türkiye’ye gelen göçmen kadın işçilerden biri Ş.T... Memleketinde doğum izninde para alamadığı için Türkiye'ye gelen ev işçisi Ş.T. buradaki yaşamını Elif Ekin Saltık'a anlattı.

Özbek ev işçisi Ş.T. | Fotoğraf: Elif Ekin Saltık/Evrensel

Paylaş

Elif Ekin SALTIK
İstanbul

Dünyada çoğunluğu kadın olmak üzere 52 milyon 553 bin ev işçisi var. Türkiye’de ise 1 milyondan fazla olduğu söylenen ev işçisine ek olarak, bir de sayısını bilmediğimiz, çoğunlukla kayıt dışı çalışan göçmen ev işçileri var. Özellikle Ortadoğu ve Asya’dan Türkiye’ye gelen bu göçmen kadın işçilerin yaşadığı mağduriyetlerin en temel sebebi kayıt dışı olmaları.

Özbek Ş.T. de onlardan biri. Zeytinburnu’da yaşayan Ş.T. İstanbul’un çeşitli bölgelerine çalışmaya gidiyor. Çalışma izni olmadığı için ismini vermediğimiz Ş.T, Türkiye’ye gelişini, buradaki çalışma ve yaşam koşullarını gazetemize anlattı.

Ş.T. ile görüşmek için çalıştığı eve gidiyorum. Tabii önce kapıdaki güvenlik görevlisinden geçmek durumundayım. Eski binalar ve gecekondu yapılarıyla yoksul bir semtin karşısına dikilen 20 katlı binalardan birinde çalışıyor. Kapıda kime geldiğimi soran güvenlik, önceden bildirilmiş olan ismimi onaylatmak için evi arıyor. Ş.T. onay verince güvenlik kapısından geçebiliyorum ve havuzun yakınından geçerek yüksek bloklardan birine doğru ilerliyorum. Koca koca apartmanların, market ve pek çok dükkanın bir arada olduğu site oldukça büyük. Ş’nin çalıştığı binaya gelince bir güvenlikli kapıdan daha geçip 16. kata çıkıyorum.

DOĞUM İZNİ BİTİNCE DÖNECEK

Bir buçuk senedir Türkiye’de olan Ş.T. 35 yaşında, üç çocuk annesi bir kadın. Çocuklarının ikisi memleketinde, biri ise Türkiye’de, onunla birlikte. Pasaportları olmadığı için getiremediği diğer iki çocuğunu, annesine emanet etmiş.

Memleketinde “devlet işinde” çalıştığını söyleyince “Neden buraya gelmeyi tercih ettin o zaman?​” diye soruyorum. Doğum izninde olduğunu, “Hem yurt görmüş olmak hem de para kazanmak için” geldiğini söylüyor. Ülkesinde çocuklar üç yaşına gelene kadar kadınların doğum izni hakkı olduğunu, ancak herhangi bir gelir alamadıklarını anlatan Ş.T, “Çocuğum 6 aylıkken geldim, bir sene sonra döneceğim ve işime devam edeceğim” diyor.

“BÖYLE HAYAT İSTEMİYORUM”

Türkiye’ye gelmesindeki en önemli etkenlerden biri de bir evi olmaması. “Kirada oturabilmek için durum olması lazım” diyor, “Daha önce kayınvalidemle oturuyorduk. Eşimle ayrıldıktan sonra kirada oturmak biraz zor olacaktı. Biraz da bu nedenlerle iki çocuğumu anneme bıraktım ve Türkiye’ye geldim.”

İnşaat işçisi olan eski eşinin, çalışmak için gittiği ülkenin başkentinde başka bir kadınla birlikte olduğunu, bu yüzden ayrıldığını anlatırken hâlâ çok üzülüyor: “Kızımızdan 5 yaş büyük 18 yaşında bir kadınla birlikte oldu, kendisi 36 yaşında. Kız hamile kaldı, o nedenle ayrıldım ben de. Kayınvalidem ayrılmamı hiç istemedi ama ben, ‘Böyle hayat istemiyorum’ diyerek durumu kabul etmedim. Çok mutluyduk, şaşırıyorum, neden böyle oldu diye...” Çocuklarına bile ilgisiz davranan eski eş, boşanırken belirlenen nafakayı da ödemiyor ama Ş’nin hemen ardından o da gelmiş Türkiye’ye: “Bazen sormak için beni arıyor” diyor Ş.

“Bilmediğin, tanımadığın başka bir ülkeye gelmekten korkmadın mı, üstelik kucağında küçük çocuğunla?​” diye soruyorum. “İlkin korktum, ancak görümcem var burada, ‘Gel, ben seni koruyacağım’ dedi, ben de geldim” diye yanıtlıyor.

BİR GÜNDE İKİ AYRI EV TEMİZLİĞİ

Ş.T. bir gününü şöyle anlatıyor: “Sabah 7.30’da evden çıkıyorum. 8.30’da çalıştığım eve gidiyorum. Bir şeyler yemem gerekiyorsa yiyorum. İşime başlıyorum. Dinlenmek istersem 5-10 dakika dinleniyorum. Haftada bir ya da iki gün iki eve gidiyorum. Aynı sitede oluyor, birindeki işimi bitirip diğerine geçiyorum. Kendimi ayarlıyorum ‘Yetişmem lazım’ diye ve yetiştiriyorum. Hem geç çıksam bile bekleyen biri yok ki, o yüzden rahatım. Eve gidiyorum sonra yemek yiyorum, televizyon izliyorum. Öyle bitiyor gün. Zamanım daha çok yolda gidiyor. Çok yorulmuyorum, çünkü seviyorum çalışmayı.”

Çalıştığın evlerde yaşayan insanların koşullarıyla kendi yaşam koşulların arasında hiç karşılaştırma yapıyor musun?

Tabii, ben de rahat bir yaşam isterim, kim istemez ki. Ama kendi evimin işini yine kendim yapmak isterim. Evimi temizlemeye başka bir kadının gelmesini istemem. Zamanım olmazsa, mecbur kalırsam olabilir de... Olduğu kadar kendi işimi kendim yapmayı isterim.

Kendin için bir hayalin var mı?

İstediğim tek şey, bu içimde hep ukte kalmıştır, üniversite okumak. Dil ile ilgili bir bölüm okumak isterim. 35 yaşımdayım hâlâ istiyorum, farklı farklı diller öğrenmek... Türkçeyi düzgün konuşmayı dizilerden öğrendim mesela.

Bir de çocuklarımın okumasını, iyi bir yaşam geçirmesini istiyorum. Hiçbir zaman zorluk görmesinler, çalışsınlar, kendileri için yaşasınlar.

ÇOCUK BAKIMININ ÇÖZÜMÜ: GÖÇMEN KADININ EVİ KREŞ OLMUŞ

Temizlik için haftada bir gittiği evler de var, haftada iki gün gittiği de. Bazen aynı gün, aynı site içinde iki eve birden gidebiliyor. Çocuğunu ise yine ülkesinden gelen bir kadına bırakıyor bakması için. Bu kadın 5-6 yıl Türkiye’de çalışmış ve artık buraya yerleşmiş. Geliniyle birlikte, çalışan annelerin çocuklarına bakarak geçimlerini sağlıyorlar. Sekiz çocuğa baktıklarını öğrendiğimde, şaşkınlıkla “8 çocuk mu? Kreş orası!” deyince gülüyor, Ş.T. Kadına ayda 100 dolar ödediğini söylüyor, çocuğunun bakımı için.

Ev sahiplerinin yaptığı işi beğendiklerinde daha fazla para ödeyebildiğini belirten Ş.T, bazen kıyafet, ayakkabı, çocuklarının küçülenlerini de verdiklerini, bu nedenle pek kıyafet masrafı olmadığını, parasını biriktirebildiğini ekliyor.

Çalışma koşulların nasıl, ev işi çok yorucu değil mi?

Ben alışkınım, ev işini çok severim.

Türkiye’de hep ev işçiliği mi yaptın?

Evet, temiz bir iş.

İş nasıl buluyorsun?

Mesela size geliyorum, siz arkadaşınıza söylüyorsunuz, onun da bir akrabası çıkıyor... Memnun kalınca birbirine söylüyorlar.

Etrafında senin gibi temizlik işi yapan kadınlar var mı, onların durumu nasıl?

İyi, memnunlar yani. İyi para kazandıkları için iyi geliyor belki de... Bir de yurt gezmiş oluyorsun.

Gezebiliyor musun iş dışında?

Gezebiliyorum. Türkiye’nin pek çok ilini gezme şansı buldum ben tatil günlerimde. Eminönü’nün yolunu bilmeyenler bile var, ben kaç defa gittim. İstanbul’u gezdim. Ben gezmeyi çok sevmem, ama güzel yerler görmeyi severim.

İznin haftada bir mi?

15 günde bir dinleniyorum, çalışmayınca daha çok sıkılıyorum.

İşverenlerinle ne gibi sorunlar yaşıyorsun daha çok? Nasıl çözüyorsun sorunları?

Daha önce yatılı olarak bir evde çalışıyordum. Yedi ay çalıştım ama işi bırakmak zorunda kaldım. Çünkü her şeye karışırdı ev sahibi kadın. "Neden burası böyle, bu yastık niye burada duruyor, niye buradan değil de oradan başladın" diyerek her şeye karışıyordu. Psikolojimi bozdu. Ama her şeye karışıyordu; "Telefon kullanma, kimseyle konuşmayacaksın, eve geldiğin zaman telefonun bende duracak, çıktığın zaman veririm" diyordu. "O zaman ben çalışmak istemiyorum" dedim. Başta çok iyiydi, arkadaş gibiydik. Bir kız çocuğu vardı, ben çocuğa bakıyordum, ev işini yapıyordum...

Çocuğun da seninle birlikte orada mı kalıyordu?

Yok, o bakıcıda kalıyordu, haftada bir görüyordum onu. Oradan ayrıldıktan sonra psikolojik tedavi gördüm. Biraz kendime geldikten sonra haftanın iki günü çalışmaya başladım tekrar.

Türkiye’de kalmak istiyor musun?

Gidip gelme şansım olsa kalırım, çocuklarım büyür gelir, ama yine de memleketimi özlerim. Doğduğun yer, akrabaların, ailen, arkadaşların var; herkes orada. Orada evin olacak, evinde oturacaksın, ama burada hep kirada sürüneceksin.

GÖÇMEN İŞÇİLERİN SORUNLARININ KAYNAĞI KAYIT DIŞI ÇALIŞMA

“Gündelikçi” ya da “ev işçisi” dediğimiz temizlik işçilerinin neredeyse tamamını kadınlar oluşturuyor. Çoğu güvencesiz ve sigortasız çalışan kadınlar, işin niteliği nedeniyle pek çok sağlık sorununa açık bir şekilde çalışıyorlar. Ev temizliği gibi ağır bir işin karşılığında alınan ücret ise genellikle düşük oluyor. Son yıllarda ev temizliği, çocuk ve hasta bakımı gibi işler için özellikle göçmen kadın işçiler tercih ediliyor.

Türkiye’de çalışma, oturma gibi hiçbir hakka sahip olmadan yaşayan göçmen ev işçileri, adeta kayıtsız yaşıyorlar. Karşı karşıya kaldıkları sorunların en başta gelen nedeni de bu durum.

Bu her şeyden önce ev sahiplerinin ve işverenlerin keyfi tutumlarının önünü açan bir etken oluyor. Örneğin işi kolay terk etmesinler diye pasaportlarına el konulabiliyor. Ağırlıklı yatılı çalışıyorlar ve bu şekilde çalışma mesai kavramını ortadan kaldırıyor. Uzun saatler çalışmak zorunda kalan, ağır işlere itiraz edemeyen göçmen kadın işçiler, doyurucu bir ücretin yanı sıra sosyal yardımlardan da yoksun.

Çalıştıkları evlerde cinsel saldırı, şiddet riskiyle; sokakta ise polis baskısı ile yüz yüzeler. Vize sorunu nedeniyle yıllarca ülkelerine dönemeyen göçmen işçiler arasında, burada doğan çocuklarına kimlik çıkaramayan, okula gönderemeyen pek çok kadın var.

“Kaçak”, “yasa dışı” gibi ifadelerle suçlu gibi gösterilmeye çalışılan göçmen kadın işçilerin talepleriyle ilgili olarak İmece Ev işçileri Sendikasının belirlediği talepler şöyle:

  • Yasal izinlerin verilmesi kolaylaştırılmalı.
  • Göçmenlerin ikamet ve çalışma izinlerine işverenlerinden bağımsız olarak başvurabilmesi sağlanmalı.
  • Çalışma izinlerinin ev hizmetleri ile sınırlandırılması uygulamasından vazgeçilmeli.
  • Göçmen ev işçilerinin maruz kaldığı şiddet ve taciz olayları konusunda bilgi ve destek alabilecekleri çok dilli hizmet veren birimler ve bilgi hatları oluşturulmalı, ev işçileri bu tür durumlarda neler yapabilecekleri konusunda bilgilendirilmeli.
  • Kayıt dışı olarak çalışan göçmen işçilerin izin alma süreçleri hızlandırılmalı ve göçmen ev işçilerine insana yakışır iş ve yaşam koşulları sağlanmalı.
ÖNCEKİ HABER

Seçim için İstanbul’a getirilen polisler için öğrenci yurdu boşaltıldı

SONRAKİ HABER

HDP sandık güvenliği için seferberlik ilan etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa