23 Haziran 2019 23:39

Aracılar, karaborsacılar, fidyeciler: Suriye’nin distopik iş hayatında bir gezi

Suriye’de savaşın son safhalarına ilerlendikçe, insan kaçırma da bir para kaynağı olarak görülmeye başlandı. Kaçırılanlardan birisi olan Tajj, yaşadıklarını anlattı.

Suriye'deki çatışma döneminden bir kare. Fotoğraf: DHA

Paylaş

Marga ZAMBRANA
equaltimes.org

Suriye’de savaşın son safhalarına ilerlendikçe, insan kaçırma da bir para kaynağı olarak görülmeye başlandı. Savaş sırasında kaçırılan sayısız insandan birisi olan Tajj, “hayat bana ikinci bir şans vermiş gibi hissediyorum” diyor.

“Beni kaçıranlar bir metrekare odaya kapatıp içecek su bile vermeden tuttular. İki buçuk ayda 25 kilo verdim” diyor gerçek ismini vermek istemeyen 31 yaşındaki Tajj. Ocak 2018’de İdlib’in kuzeyindeki bir kontrol noktasında sekiz maskeli adam tarafından kaçırılmış. Tajj, kendisini kaçıranların kim olduğunu asla öğrenememiş, ama kaçıranlar onun hakkında her şeyi biliyorlarmış.

İDEOLOJİ İÇİN DEĞİL FİDYE İÇİN

Örneğin, yabancı bir sivil toplum kuruluşunda çalıştığını, babasının yerel bir aşiretin başı olduğunu öğrenmişler. İlk olarak, ailesinden yarım milyon dolar fidye istemişler. Uzun görüşmelerin, topraklarının bir kısmının satışının sonunda 75 bin ABD doları ödemişler. Tajj, benzer sekiz vakayla daha karşılaştığını söylüyor. Kaçırılması, sonunda Türkiye’ye kaçmak zorunda kaldığı için işine ve kariyerine mal olmuş.

Savaş dokuzuncu yılına girerken (ve nisan ayının sonundan beri İdlib’de yaşananlar kırılgan barış ortamını tehdit ederken) acımasız silahlı gruplar, milisler ile kimi siviller, artık ideolojik bir bağlılıkları da olmadan, fidye için insan kaçırmaktan imtina etmiyorlar. Suriye, IŞİD’den ya da popüler TV dizilerinden ilham alan savaş ağalarının, haydutların işgal ettiği bir yer haline geldi. Suriye’nin kıt kaynaklarının iyice yağmalanmasıyla, insan ticareti kalan birkaç seçenekten biri artık.

EKONOMİ PARÇALANDI

Savaş yarım milyon kişinin hayatına mal oldu, Suriye’nin 23 milyon nüfusunun yarısını yerinden yurdundan etti, aralarından yalnızca 5,6 milyonu mülteci olarak kayıtlı. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en kötü insani krizlerden birisi.

Petrolle geçinen bu küçük devletin ekonomisi giderek paramparça oluyor.

Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), istihdam eksikliğinin ülkenin başlıca ekonomik zorluğu olduğunu belirtiyor: Çocukların da dahil olduğu pek çok sivil, masaya ekmek koyabilmek için çok az paraya çalışmak zorunda.

46 yaşındaki muhasebeci ile memur olan kız kardeşi, bombalar altında bile işe devam etmek için sarsılmaz bir irade göstererek ailelerini hayatta tutmayı başarmışlar. Sara, kuşatma zirvedeyken, sebzeler hâlâ Humus’a gelebilirken insanların sebze tohumlarını kendilerine anahtarlarını bırakan komşularının balkonlara ve avlulara ekmeye başladıklarını anlatıyor. Milyonlarca kişi topraklarını kaybetti ve birçok kişi hayatta kalmak için kentsel tarıma yönelmek zorunda kaldı.

BABASINI ALEVİ, KUZENİ SÜNNİ DİYE KAÇIRILDI

Soğuk kış gecelerinde Sara ile akrabaları, elektrik kesintilerinin ortasında, su içebilmek ve yıkanabilmek için depolara kar toplarmış. “Bütün bir evi bu kadar suyla temizleyebiliyorum,” diyor şakayla karışık, ellerini kavuşturup: “Bu ülkede normal bir hayat sürenler varsa, akrabaları onlara yurtdışından para gönderdiğindendir.”

Babası ile kuzenleri de farklı suç çeteleri tarafından kaçırılmış; kardeşlerinden biri rejim (Suriye hükümeti) tarafından gözaltına alınmış. 2013’te Türkiye’ye kaçan Sara, serbest bırakılmalarının güvence altına alınmasının adeta bir servete mâl olduğunu, zaten yoksul ailesini daha da borçlandırdığını anlatıyor. Şu anda İstanbul’da bir STK için çalışıyor olmasına rağmen, sekiz kaçırma davası daha duyduğunu söyledi. “Suriye tam bir kaos içinde, güvenlik yok.”

SURİYE İŞGÜCÜ PİYASASI

Suriye işgücü piyasası hakkında pek veri bulunmuyor. BM’nin 2016 raporlarına ve rejimden alınan verilere göre, işsizlik 2010 yılında yüzde 8,6 iken 2015’te yüzde 55’e yükseldi; 2,1 milyon insan işini kaybetti.

2013 yılında ise enflasyon yüzde 90’a yükseldi. Nüfusun yaklaşık yüzde 83’ü yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Aylık maaşlar 200 doların altında. Bu miktar hiçbir şey satın almaya yetmiyor. BP raporlarına göre, ülkenin petrol endüstrisi 2010 yılında dünyanın toplam üretiminin yüzde 0,5’ini karşılarken 2016 yılında yüzde 0,05’e düştü. Aşırı yoksulluk, suç faaliyetleri için bir üreme ortamı oluşturdu.

IŞİD GERİ BİR SUÇ MİRASI BIRAKTI

“Onları kimin kaçırdığını bilmiyoruz, isimlerini bulamıyoruz. Şöyle oluyor: Diyelim ikimizin de silahı var. Kafa kafaya verip insanları kaçırıyoruz, sonra fidye istiyoruz” diye açıklıyor Sara. Kendi akrabaları da sekter ideolojilerin bu türden eylemleri meşrulaştırdığı 2012 ile 2015 yılları arasında kaçırılmış: “Babamı Alevi sandıkları için kaçırmışlardı. Aynısı kuzenimin başına da geldi, ama onu Sünni sandıkları için kaçırmışlar, sonra da hata yaptıklarını anlamışlardı.”

Ama kuzeninin dişçi olduğu, bir miktar birikmiş parası olduğu konusunda yanılmamışlardı.

Ülkede (son dönemdeki birkaç istisna hariç) kaçırılabilecek yabancı bulunmaması bu suç faaliyetinin çapını sınırlamış.

2013 yılından beri, yabancı gazetecilerin IŞİD tarafından kaçırılıp öldürülme görüntülerinin yayınlanmasının ardından, STK’ler ile uluslararası medya kuruluşları Suriye’ye yabancı gazeteci göndermiyor. Her ne kadar “Halifelik” (IŞİD) yıllar süren yoğun bombardımanın ardından yok edilmiş olsa da grubun geriye bir suç mirası bıraktığı gerçek.

ÇATIŞMAYI SERMAYEYE ÇEVİRMEK

“Elbette, IŞİD’in bir trend oluşturduğu söylenebilir. Ancak kaçırılanlar da kaçıranlar da yabancılar ya da Marslılar değil, Suriyeliler” diyor Suriye’de bir danışmanlık ve iletişim firmasının kurucusu olan 26 yaşındaki Aref Alkrez.

Savaş, uçak mühendisliğiyle ilgilenen bu genç adamın çalışmalarına son vermesine neden olmuş. Ama çatışmadan yararlanmanın ustaca yollarını bulmayı başarmış. Muhalefete katıldıktan sonra, birazcık bildiği İngilizce sayesinde gazetecilik hayali gerçek olmuş. İlk yabancı muhabirler 2012’de ülkeye geldiğinde yerel temasları ayarlayan bir iş bağlayıcı olmuş.

“İngilizcem cidden çok kötüydü. O zamanlar, iş bağlayıcılığın kendisinin bir iş olduğunu hayal bile edemezdim. Ama ilk günün sonunda bana 100 dolar ödeyip yaptığım işin epeyce iyi olduğunu söylediler. Bu işi yapma fikrini çok beğendim,” diyor savaş bölgelerindeki pek çok yerel muhabirden biri olan Alkrez. Bu durum “daha önce sadece rejim yanlısı insanlara açık olan” bir dizi yeni fırsatla buluşturmuş onu.

İNSAN KAÇIRIP IŞİD’E SATMAK İŞ HALİNE GELDİ

Alkrez, IŞİD’in insan kaçırmaya girişmesinden sonra 2014 yılında Türkiye’ye kaçmış. “2013 yılında gazetecileri ve STK çalışanlarını kaçırmak ve onları IŞİD’e satmak birçok insanın yaptığı bir iş haline geldi. Tanıdığım insanların yüzde 95’i maddi olarak zor durumdaydı, hayatta kalma mücadelesi bazılarını silah kaçakçılığı gibi yasadışı faaliyetlere sürükledi. Ama en kötüsü insan kaçırmaydı.”

Alkrez, bu türden 15 kaçırma vakasını şahsen bildiğini söylüyor, bunların üçü cinayetle sonuçlanmış. Hepsi aynı sırayı izlemiş: kaçırma, işkence sahnelerini filme alma, videoyu aileye gönderme, astronomik rakamlarda fidye isteme. Failler herhangi bir hizip veya bölgeden olabilir: Hükümete yakın veya muhalif gruplardan, Şebbiha veya Hizbullah milislerinden ya da Ankara veya Şam tarafından kontrol edilen bölgelerden.

Alkrez, şu anda İstanbul’da (resmi olarak İspanya’da kayıtlı) üst düzey etkinlikler ve partiler düzenleyen yeni işinin bir parçası olarak zamanını “mutluluk ve güzel anılar yaratmaya” adıyor ve eksantrik şapkalar, işlemeli pelerinler giyiyor. “Mutlu anılar yaratmak benim için çok önemli, çünkü yıllarımı duygusal açıdan zarar görmüş bir savaş alanında geçirdim. İyi vakit geçirmekten, çevremdeki insanların mutlu olduğunu görmekten çok hoşlanıyorum. Neden vaktimi bu yönde harcamayayım ki?​”

(Kısaltarak çeviren: Olgun Dursun)

ÖNCEKİ HABER

Dersim'de Engin Eroğlu'yu arama çalışmaları sürüyor

SONRAKİ HABER

İHA yorumları: ABD İran’a karşı ilk raundu kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa