29 Haziran 2019 00:40

Otomotiv fabrikalarında işçiler mobil oyuna yöneliyor

Düşük ücrete kriz de eklenince sosyal hayatı dibe vuran işçiler arasında mobil oyun yaygınlaşıyor. Arzu Erkan Kocaeli'de işçilerle mobil oyunların yaygınlaşmasını ve nedenlerini konuştu.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Arzu ERKAN
Kocaeli

Binlerce işçinin çalıştığı otomotiv fabrikaları küçük bir kasaba büyüklüğündedir. Yaşam tarzı, alışkanlıkları, kültürleri, inancı, etnik kökeni, siyasi görüşü birbirinden farklı, kadın erkek, genç, yaşlı binlerce işçi bir araya gelmiştir bu fabrikalarda. Fabrika kasaba büyüklüğünde olsa da işçilerin birbiriyle ilişkisi sınırlıdır. Zira ancak yarım saatlik yemek molasında birkaç söz edebilirler. O da yemek sırasında kendine önlerden yer bulmuş ve hızla yiyebilmişlerse. Kalan sürede ise işçilerin deyimiyle nefes almak bile imkansızdır onlar için. Zira kayan üretim bandının etrafına sağlı-sollu yerleştirilmiş işçiler, bandın artan hızına yetişmek için adeta birbirleriyle yarıştırılır. Tempo eksilmez, işçiler üzerindeki baskı ve denetim hiç eksik olmaz. Vardiyalar arası rekabetin sürekli körüklendiği fabrikalarda; iş bitiminde diğer vardiyaların üretim adedinin üzerine çıkmak için dakikalar hesap edilir. Bu nedenle çay molalarına dahi dönüşümlü çıkar işçiler.

Birbirleriyle fabrikada yan yana gelmekte zorlanan işçiler şimdilerde farklı bir mecrada birlikte vakit geçiriyor. Krizle birlikte sosyal-kültürel etkinliklere erişimleri daha da kısıtlanan işçiler, “üstelik bedava” dedikleri mobil oyunlara yöneliyor.

Strateji, savaş ve aksiyon ağırlıklı, üstelik birden fazla kişi ile online oynanan PUBG adlı mobil oyun adeta fabrikaları kasıp kavuruyor. İşçilerin aktarımlarına göre; fabrikada 25-45 yaş arası her 10 işçiden 9’u bu oyunu oynuyor. Üstelik kadın erkek fark etmeksizin. İşçiler kurdukları sosyal ağlarda haberleşerek oyuna birlikte giriyor.

"TEKNOLOJİYE BİR ŞEKİLDE AYAK UYDURUYORUZ"

Lise çağlarından bu yana bilgisayar oyunları oynadığını söyleyen bir otomotiv işçisi akıllı telefonlarla birlikte bu oyunların yaygınlaştığını ifade ediyor. İşçi “Oyunlar benim için yeni değil uzun yıllardır oynuyorum. Android telefonlarla beraber mobil oyunları da oynamaya başladım. Fabrikada her 10 kişiden en az 9’u bu oyunları oynuyor. Özellikle de bir strateji ve savaş oyununu. Ben fabrikada 14 kişiden oluşan bir grupta çalışıyorum. Aramızda sadece 1 kişi oynamıyor. O da biraz yaşça büyük bir ağabeyimiz” diyor.

Mobil oyunların yaygınlaşmasını kültürel bir değişim olarak yorumlayan işçi devam ediyor: “Teknoloji son 20 yılda hızla gelişti, artık geriye dönüş olmayacağına göre herkes buna bir şekilde ayak uyduruyor. Biz de ayak uyduruyoruz işte. Cep telefonları hepimizin elinin altında. Olanağın varsa cep telefonunun böyle bir özelliği varsa oynuyoruz işte. Üstelik ücretsiz indiriyorsun oyunu. Sonrası geliyor işte. Sen indiriyorsun, ne oynadığına bakan arkadaşın, o indiriyor. Böyle böyle yaygınlaşıyor.”

25-45 YAŞ ARASI İŞÇİLER OYNUYOR

Fabrikasında çalışan 25-45 yaş arası birçok işçinin çocukluğunda bir internet cafe geçmişi olduğunu aktaran işçi “Akıllı telefonlarla internet cafeler bitti. Üstelik çalışma koşulları da buna izin vermiyor. Şimdi bu özlemimizi bu şekilde karşılıyoruz. Bir de oyuna yeni başlayan arkadaşlarımız var. Onlar için bu mecra çok yeni. Oyunu indiriyor, çevresinde oyunu oynayan olup olmadığını soruyor. Hem oyunu öğreniyor, hem de yeni ilişkiler kuruyor. Zaten birçok arkadaş için heyecan verici yanı bu. Üstelik oyun da çok iyi” diye konuşuyor.

Fabrikasında işçilerin çalıştığı üretim birimleri üzerinden oyunu oynayan arkadaşlarıyla sosyal ağlarda gruplar kurduğunu belirten işçi, herkesin bu gruplarda birbirine “Maça gelen var mı?​” diye sorduğunu, böylelikle oyuna eş zamanlı girildiğini anlatıyor.

İşçi “Oyun acayip sarıyor. Yemeğe çıkıyoruz, bakıyoruz herkesin kafası öne eğik. Geçen gün molada şöyle bir etrafıma bakındım sadece bizim oturduğumuz bank değil; yanımızda, arkamızda her bankta durum aynı. Herkes oyun oynuyor. Oynamayan yok. Sosyal mecralara ne zaman girsem bakıyorum en az 20-30 arkadaşım hep online” diyor.

"YAHU 9 GÜN YOKTUN SEN, HİÇ Mİ BENİ YA DA ÇOCUĞUNU ÖZLEMEDİN?"

Vardiyası ne olursa olsun işten eve geldiğinde gün içinde en az bir kez oyuna girdiğini söyleyen bir başka işçi, bu durumun zaman zaman eşiyle sorunlar yaşamasına neden olduğunu anlatıyor. Şu aralar oyuna daha az girmeye özen gösterdiğini ifade etse de eşi hemen itiraz ediyor. “Ben ona oynama demiyorum ama bazen öyle günler oluyor ki elinden telefon düşmüyor” diyen işçi eşi sözlerini şöyle sürdürüyor: “Artık iletişimimiz sıfır. Eşim 9 gün yoktu, fabrika peyderpey tatile gönderdi işçileri. Sabaha karşı geldi, akşamüzeri kalktı, birlikte yemek yedik, telefonunu eline aldı bir daha da bırakmadı. Yahu 9 gün yoktun sen, hiç mi beni ya da çocuğunu özlemedin? Biraz sohbet edelim değil mi? Baktım elinden telefon düşmüyor, biz muhabbet ederken bile elinde telefon oyuna devam ediyor. Kızdım, sinirlendim ben de odaya gittim bir daha da çıkmadım. Baktım peşimden geliyor.”

Eşiyle vakit geçirebilmek için oyunu oynamayı denediğini ama beceremediğini söyleyen işçi eşi “Bu durum aile hayatımıza, çocukla olan ilişkisine, her şeye yansıyor. Çocukla mı, telefonla mı vakit geçiriyor dersen kesinlikle telefonla derim. Ama böyle deyince de kabul etmiyor. ‘Uzun zaman geçirmiyorum’ diyor. ‘İşte çok yoruluyorum, bütün gün ayaktayım, kanepeye uzanınca ne yapayım telefonu elime alıyorum’ diyor. Ama gerçekte bıraksan bütün gece arkadaşlarıyla oyun oynar. Benim en çok korktuğum şey aynı evin içinde birbirine uzak yaşayan insanlar olmak. Böyle olsun istemiyorum. Tepki göstermemin nedeni de bu” diyor.

OYUNDA YAN YANA GELEN İŞÇİLER SADECE OYUN HAKKINDA KONUŞMUYOR

Kırklı yaşlarda ve 1 yıldır mobil oyunlarla tanıştığını belirten aynı fabrikadan başka bir işçi ise bu oyunu oynamayı tercih etmesinin nedenini sesli sohbet ve iletişim kurma olanağı olarak açıklıyor.

İşçi “Savaş ve strateji oyunlarından hoşlanıyorum. Akıcı bir oyun, fabrikada herkes oynuyor. Oyunu genellikle fabrikadan arkadaşlarla oynuyorum. Ara sırada rastgele kişilerle. Oyun oynamaktan keyif alıyorum. Stres atıyorum, yorgunluğumu aldığını hissediyorum” diyor.

O da diğer işçinin oyunun oynanma oranı, oyun oynayan işçilerin yaş aralığına ilişkin aktarımlarını doğrulayarak, bu oyunun kendileri için bir sosyal alan yarattığına vurgu yapıyor. İşçi “Oyunun online olması, bir ekiple oynanması çok güzel. Fabrikadan onlarca yeni insanla tanıştık. Gerçekten bizim için bir sosyal alan oldu orası. Birbirimizi tanımımızı sağladı bu oyun diye düşünüyorum. Oyunu sadece erkekler oynamıyor, fabrikadaki kadın arkadaşlarımız da oynuyor. Dünyanın her yerinden insanlarla oynuyorsun. Sesli oynuyorsun, molalarda, serviste herkeste kulaklık takılı bu nedenle” diyor.

OYUN İŞÇİLERİ BİRBİRİNE YAKINLAŞTIRDI

Oyun vesilesi ile yan yana gelen işçilerin sadece oyun hakkında konuşmadığını da dile getiren işçi şunları söylüyor: “Samimiyet geliştikçe aile hayatını da konuşuyorsun, fabrikayı da. Ne bileyim siyaset de konuşuyorsun, futbol da. Geçen gün bir arkadaşımız ne olacak sözleşmede ne dersin diye sordu örneğin. Yani oyun bizi birbirimize yaklaştırdı. Fabrika o kadar büyük ki, herkes farklı farklı yerlerde oturuyor. Ha deyince yan yana gelemiyorsun. Buna ne zamanın, ne de ekonomik durumun el veriyor. Ama bu oyun bunu sağladı bize. Birbirimizi tanıdık.”

Günde ortalama bir saatini oyunla geçirdiğini belirten işçi, lise çağındaki oğlu ile iletişiminin oyunla geliştiğini savunurken, o da diğer işçi gibi eşi ile oyunda geçirdiği süre üzerine tartıştığını dile getirdi.

OYUNDA GEÇEN SÜRE EVLERDE GERGİNLİK KONUSU

Eşinin oğluyla vakit geçirmesinden memnuniyet duyduğunu söyleyen işçi eşi ise şunları söyledi: “Baba oğul birlikte oynamaları hoşuma gidiyor tabii ki, çok eğleniyorlar. Oynarken çok neşeli, şen şakrak oluyorlar. Ama bazen o kadar abartıyorlar ki saatlerce başından kalkmıyorlar. Yemeğe çağırıyorum yemeğe bile gelmiyorlar. ‘Az bekle geliyoruz’ diye diye o yemekler soğuyor. Eşim işten eve geliyor sürekli oyunda. Bir paylaşımımız olmuyor. Bu da haliyle dönem dönem gerginlikler yaşamamıza neden oluyor.”

"OYUNDA REKABET KADAR DAYANIŞMA, ORTAK DÜŞMANA KARŞI BİRLİKTE SAVAŞ DA VAR"

Yirmili yaşlarında aynı fabrikada çalışan bekar bir işçi de mobil oyunlarla yeni tanışmış. Onun tanışmasına da fabrikadaki arkadaşları vesile olmuş. Onun için de oyunun en cazip yanı online olması. Böyle olduğu için de molada, serviste, evde birlikte oynama şansları var.

İşçi “İş çıkışı herkes birbirine oyuna ne zaman gireceğini söylüyor ya da sosyal ağdan mesaj atıyor ‘Ben giriyorum sen de gir’ diye. Hiç tanımadığım insanlarla oyunla tanıştım. Yan yana çalışıyordum ama hiç muhabbetim yoktu, oyun sayesinde ilişki kurduk, şimdi hep beraberiz. Gerçekten bizim için sosyal alan oldu. Oyunda rekabet kadar dayanışma da var. Ekipte biri düştüğünde tutup onu kaldırıyorsun, birbirini kolluyorsun, ortak düşmana karşı birlikte savaşıyorsun daha ne olsun. Biz önce oyuna iki arkadaş başladık. Serviste oynarken baktık başka arkadaşlar da geldi yanımıza. Sonra halka genişledi. Şimdi fabrikadan onlarca arkadaş var birlikte oynuyoruz” diye anlatıyor.

"HAYATIN STRESİYLE BAŞA ÇIKABİLMEK İÇİN..."

Konuya ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Kocaeli Üniversitesinden KHK ile ihraç edilen Barış İmzacısı Akademisyen Adem Yeşilyurt, “Teknolojiye erişimi olan genç bir kesimin çalışma hayatının stresiyle başa çıkabilmek, sosyalleşebilmek ve kendi aralarındaki iletişimi arttırmak için bu pratiğin yaygınlaştığını söyleyebiliriz” dedi.

Dijital oyun endüstrisinin dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızla büyüdüğünü belirten Yeşilyurt “Bugün müzik ve sinema endüstrilerinden daha hızlı büyüyen oyun endüstrisinin yıllık geliri 100 milyar dolarları aşmış durumda. Dünyada toplam oyuncu sayısının yaklaşık 2.5 milyar olduğu, Türkiye’de ise 30 milyondan fazla oyuncu olduğu tahmin ediliyor” diye konuştu.

"TOPLUMSAL DEĞİŞİMİN İZLERİNİ GÖRÜYORUZ"

Bir tür toplumsal değişimin izlerini görmenin mümkün olduğunu kaydeden Yeşilyurt “Bahsettiğimiz kesim kapitalist çalışma ilişkilerine tabi olarak fabrikada montaj hattında çalışan, Marx’ın kullandığı ifadeyle yabancılaşmanın farklı tezahürlerini deneyimleyen bir işçi grubu. Bu oyunlar iş birliğini ve takım çalışmasını gerektiren oyunlar. Dolayısıyla işçiler arasındaki iletişimi arttıran, gündelik hayatın ve çalışmanın stresiyle başa çıkarken daha keyifli vakit geçirmelerini sağlayan, hem işyerinde hem işyeri dışında sosyalleşmelerinin önünü açan bir pratik olarak görüyorum” diye konuştu.

"TOPLULUKSAL BECERİLERİN GELİŞİMİNE KATKI SUNUYOR"

Dijital oyunların topluluksal becerilerin gelişimine katkı sağladığını belirten Yeşilyurt “Bu da işçilerin birbirleriyle daha fazla sosyalleşmelerine, daha sağlam bağlar kurmalarına sebep olabilir ve bu pratik de sonuç olarak kendi aralarındaki dayanışmayı ve örgütlenmeyi güçlendirebilir. Ama bu becerilerin kazanılmasının kendiliğinden bu sonuçları doğurmayacağı da aşikar. Burada örgütlenmenin altını çizmek gerekiyor. Sendikaların da geleneksel örgütlenme yöntemleri dışında işçilerin gündelik hayatlarında olup bitenler ve yeni teknolojiler üzerinden pratiklerini gözden geçirmeleri gerekiyor” dedi.

BAĞIMLILIK DEĞİL SORUNLU OYUN OYNAMA DAVRANIŞI

Oyunda geçen sürenin aile içi iletişime olumsuz etkilerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yeşilyurt “Öncelikle ana akım medyada sıkça karşılaştığımız ‘bağımlılık’ söylemini problemli bulduğumu ifade etmek isterim. Dijital oyunlar sadece gündelik hayattan kaçışın bir aracı değil, bu örnekte gördüğümüz üzere çalışma hayatının stresiyle başa çıkma, iletişimi arttırma, sosyalleşme, iş birliği ve takım çalışması gibi becerilerin kazanılması gibi sonuçları da olan bir deneyim. Tabii bu oyun oynama pratiği işçilerin gündelik hayatlarını ve aileleriyle kurdukları ilişkiyi olumsuz olarak etkileyecek boyuta geldiyse o zaman bir tür ‘Sorunlu oyun oynama’ davranışından bahsedebiliriz. Burada zaten kısıtlı olan zamanın dengeli bir şekilde yönetilmesiyle oyunların işçilerin gündelik hayatlarındaki görev ve sorumluluklarından kaçmalarının bir aracı haline gelmemesi önemli” şeklinde konuştu.

ÖNCEKİ HABER

İki çocuğu istismar ettiği iddiasıyla darbedilen şüpheli serbest bırakıldı

SONRAKİ HABER

Onur Yaser Can’ın ailesinden sanık polise: Vicdanınız sızlamıyor mu?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa