Burjuva partiler kankamız olamaz
Düzen partilerinin en önemli hedeflerinden biri de toplum içerisinde dinamik bir güce sahip olması, geleceği oluşturması sebebiyle gençleri kazanmak.
fotoğraf:pexels
Hazal GÖÇMEN
ODTÜ
Türkiye’nin kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu bir ülke olması nedeniyle iki temel sınıf olan işçi sınıfı ve burjuvazi arasındaki çelişki ülke siyasetinin belirlenmesinde önemli rol oynar. Hâkim sınıf içerisinde süregelen rekabet ve çekişme en çok da seçim dönemlerinde Türkiye politik arenasında sıkça konuşulan, tartışılan bir mesele halini alıyor. Burjuvazinin farklı siyasi klikleri arasındaki politik iktidarı elde etme yarışı devam ederken bir yandan da bu klikler kapitalist sistemin bekasını düşünmek, sistemin kusurlarının üzerini kapatmak üzere esasında kendilerini danışıklı bir dövüş içerisinde buluyorlar.
HALKIN İHTİYAÇLARI OY DEVŞİRMEK İÇİN BİR ARAÇ
Kapitalizmin işleyişine ve onun doğurduğu toplumsal sorunların nereden kaynaklandığına göz kapayan düzen içerisindeki partiler meseleyi siyasi partilerin ürettikleri yanlış politikalarla açıklamak zorunda kalıyor. Bu da burjuva partilerin halkı kendi saflarına kazanmak üzere söylediği, burjuva siyasetin esas unsuru olan vaatler siyasetini meydana getiriyor. Özellikle seçim dönemlerinde karşılıklı çekişme halinde düzen partileri tarafından sıkça projeler, vaatler gündeme getiriliyor. Halkın yaşadığı sorunların ve taleplerin kaynakları araştırılarak sorunun nedenine ve çözümüne dair bir tartışma yürütülmesindense halkın ihtiyaçları düzen partileri için oy devşirmek üzere kullandıkları bir araç halini alıyor.
SİSTEM, VAATLER VE GENÇLİK
Düzen partilerinin en önemli hedeflerinden biri de toplum içerisinde dinamik bir güce sahip olması, geleceği oluşturması sebebiyle gençleri kazanmak. O nedenle son seçim döneminde göz önüne çıkan Binali Yıldırım’ın “gençler benim kankamdır” söylemi gençler tarafından çoğunlukla gülerek karşılanmasına karşı öylesine söylenmiş bir ifade değildir. Siyasi partilerin gençliğe dair politika üretmek zorunda olması burada yaşadıkları sıkışmışlığın bir ifadesi olarak da yorumlanabilir. Evrensel ’in 22 Haziran’da yaptığı haberde de görüldüğü üzere Binali Yıldırım’ın “kankam” olarak ifade ettiği gençler işsizlik ve borç sarmalında yaşıyor. Genç işsizliği 2019’da %25,2’ye ulaşırken 5 milyon öğrencinin kredi borcu bulunuyor ve yaklaşık 280 bin öğrencinin borcu ise takip altına alınmış halde. Üniversite mezunları düşük ücretlerle çalışmak durumunda iken mesleğe uygun iş bulma olasılığı da giderek azalıyor. AKP’nin veya gençliğe dair politika üreten diğer düzen partilerinin gençliğin işsizlik, geleceksizlik ve güvencesizlik koşullarında yaşadığından habersiz olduğu elbette söylenemez. AKP’nin karşısında bir diğer sistem partisi olarak CHP’nin muhalefet etmenin avantajı ile birlikte gençliğin sorunlarını daha açık ifade ettiği söylenebilir. Yine de iş mevcut sorunları gündeme almaya geldiğinde burjuva muhalefeti de tıpkı iktidar gibi gençliğin sorunlarının etrafında dolaşmakla yetiniyor.
KRİZE KARŞI MÜCADELE BURJUVA PARTİLERİN HEDEFİ DEĞİL
Gençliğe sunulan burs, staj, ücretsiz ulaşım, kültür sanat faaliyetlerine ücretsiz erişim gibi vaatler gençliğin içerisinde yaşadığı ekonomik koşulların her geçen gün sertleşmesi, yaşam koşullarının zorlaşması ile birlikte düşünüldüğünde bu karanlık tablo içerisinde “hoş söylemler” olarak kalıyor. Oysa Türkiye gençliği uzun zamandır bu tablonun bir parçası iken ağırlaşan ekonomik kriz ile birlikte şirketlerin ekonomik krizi gerekçe göstererek stajyer almaması, üniversitede diplomalardan önce borç hesapları yapmaları, işsizliğin neredeyse her genç için olası gelecek halini aldığı gerçekleri ile karşı karşıyalar. O nedenle de bu vaatler maddi bir temele sahip olmaktan oldukça uzak görünüyor. Gençliği borç batağına sürükleyen, işsizlik ve geleceksizliğe mahkûm eden yaşam koşullarını zorlaştıran ekonomik krize dair mücadele iki burjuva partisi açısından da sınıfsal karakterleri bakımından esas hedef olamaz.
İSTEDİĞİMİZ GELECEK İÇİN TEK BİR YOL VAR
Türkiye gençliğinin talep, istek ve özlemlerine sistem içerisindeki partilerin sundukları maddi gerçeklikten kopuk vaatlerle ulaşamayacakları açıktır. Gençliğe sandık bekçiliğinden ötesini veremeyen, demokrasi ve özgürlükler mücadelesini mevcut sistemin sınırlılıklarına hapseden, bizlerin ihtiyaçlarını-sorunlarını görmekten uzak bu partiler gençleri oy deposu olarak görüyor, kendi çıkarlarına yedekliyor! Bizim için ise mesele oldukça açık, istediğimiz gelecek için tek bir yol var: Kendi birliğimiz ve mücadelemiz.