Ergenekon davasında tüm sanıklar "örgüt kurma ve yönetme"den beraat etti
Yargıtay'ın bozma kararının ardından görülen 235 sanıklı Ergenekon davasında karar açıklandı.
Fotoğraf: DHA
Daha önce verilen beraat, görevsizlik ve düşme kararları sonrasında 235 sanık yönünden devam eden "Ergenekon" davasında tüm sanıkların "silahlı örgüt kurmak yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık" suçundan beraatine hükmedildi.
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki onuncu duruşmanın öğleden sonraki oturumunda karar açıklandı.
Mahkeme heyeti, "Ergenekon örgütü" adı altında bir örgüt olmadığı için, "örgüt kurmak, yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık" suçlarından açılan tüm davalar yönünden sanıkların tümünün beraatine karar verdi.
Tutuklu sanıklardan Alparslan Arslan, Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Osman Yıldırım'a yöneltilen bütün suçlarının, cezası en yüksek olan "Anayasayı ihlal" suçu kapsamında değerlendirildiğini belirten heyet, bu sanıklardan Alparslan Arslan'ın ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanıklar Timuroğlu, Sağır ve Yıldırım'ın ise, müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti.
DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki onuncu duruşmaya, tutuklu sanık Alparslan Arslan ile başka suçtan tutuklu sanıklar Erhan Timuroğlu ve Bedirhan Şinal katıldı.
Başka suçtan tutuklu sanıklar Osman Yıldırım, Bora Ballı, Yüksel Dilsiz, Murat Çağlar, İsmail Sağır ve Tekin Irşi'nin tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılımlarının sağlandığı duruşmada, eski milletvekili Emin Şirin, emekli Tuğamiral Alaattin Sevim, emekli Albay İlyas Çınar ve emekli Astsubay Oktay Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 30'u aşkın tutuksuz sanık da hazır bulundu.
Duruşmada, sanık Bedirhan Şinal'in avukatının, daha önceki duruşmada savunma hazırlayacağını belirttiği halde mahkemeye mazeret dilekçesi gönderdiği belirtilerek, yüklenen suçların zaman aşımına uğramasına sebebiyet verebilecek nitelikte, savunma hakkının kötüye kullanılması amacıyla sunulduğu kaydedilen mazeret dilekçesinin reddine karar verildi.
Mahkeme heyeti başkanı, tutuklu sanık Şinal'e yüklenen suçların zorunlu avukatlık gerektirmediği ve talebi üzerine barodan atanan avukatla savunması yapmasının beklendiğini belirterek, bu sanığa savunmasını sordu.
Son kez savunma yapan başka suçtan tutuklu sanıklardan Bedirhan Şinal, kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde aleni tehdit edilip susturulmaya çalışıldığını ancak susmayıp, Ergenekon'un kimler tarafından yapılan kumpas olduğunu itiraf ettiği zaman mahkeme heyetinin kendisine ceza verip yıllarca cezaevine mahkum ettiğini öne sürdü.
FETÖ'cüler tarafından 20 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldığını ve suçu sabit olan Osman Yıldırım'a beraat verildiğini savunan Şinal, "Çünkü o FETÖ'nün Osman'ıydı. Onlara sırtını dönemezdi. Kumpasın ortağı olan Osman Yıldırım beraat kararı aldı. Bense yüce Türk milletinin gönlünde, kurulan tuzağa rağmen beraatimi aldım. Benim gençliğim FETÖ kumpasına kurban gitmiştir. Beni kullanan insanların devlet olduğunu zannediyordum. Aldatıldım pişmanım." dedi.
Şinal'in savunmasının alınmasının ardından savunma yapacak başka sanık kalmadığı ve nihai karar verilmek üzere hazır sanıklara son sözlerinin sorulacağı belirtildi.
Sırasıyla söz alan tutuksuz sanıklar, savcılık mütalaasına uyularak beraat kararı verilmesini istedi. Tutuklu sanıklar da beraat talebinde bulundu.
SÜREÇ
Yasayla kapatılan dönemin özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 5 Ağustos 2013'te verilen kararda, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ müebbet, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ağırlaştırılmış müebbet, emekli Tuğgeneral Veli Küçük 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl hapis, Tuncay Özkan ağırlaştırılmış müebbet ve diğer suçlardan 22 yıl 6 ay hapis, emekli Orgeneral Hurşit Tolon müebbet, Danıştay saldırısının faili Alpaslan Arslan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet, avukat Kemal Kerinçsiz ağırlaştırılmış müebbet, Mehmet Haberal 12 yıl 6 ay, Mustafa Balbay 34 yıl 8 ay hapis, Sinan Aygün 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Diğer sanıklar da çeşitli oranlarda hapis cezasına mahkum edilmişti.
Bazı sanıklar, davaya bakan ve kapatılan özel yetkili mahkemenin gerekçeli kararını yazmasının 7 ay sürmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulunmuş ve yüksek mahkeme de "sanıkların haklarının ihlal edildiğine" hükmetmişti. İhlal kararı üzerine, yasayla kaldırılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine başvuruları inceleyen nöbetçi mahkemeler, tutuklu sanıkları tahliye etmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin karardan 7 ay sonra 16 bin 600 sayfadan oluşan gerekçeli kararının taraflara tebliğ edilmesinin ardından dosya, temyiz incelemesi için Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne gönderilmişti. Temyiz duruşmaları, 6 Ekim 2015'ten itibaren yapılmaya başlanmıştı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 21 Nisan 2016'da verdiği kararla, 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını, "eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiği yönündeki itirazının haklı olması, Danıştay saldırısı davası ile Ergenekon davası arasındaki hukuki ve fiili irtibatın somut delillerle gösterilememesi ve soruşturma, yargılama, delil toplama aşamalarında adil yargılanma ilkelerine aykırılık bulunması" gibi gerekçelerle bozmuştu.
Dosyaya hangi mahkemenin bakacağına ilişkin yaşanan yetki karmaşasının ardından, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından alınan kararla dosya, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.
"Ergenekon" soruşturmasını yürüten ve meslekten ihraç edilen savcılar Zekeriya Öz ve Fikret Seçen, FETÖ soruşturmaları kapsamında firari olarak aranıyor. Bir dönem soruşturmaya bakan firari sanık Cihan Kansız hakkında da FETÖ üyeliğinden dava açıldı.
Dönemin özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde dosyaya bakan hakimler Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu hakkında FETÖ üyeliği suçundan dava açıldı. Özese ve Çalmuk tutuklu bulunurken, Haşıloğlu hala firari olarak aranıyor.
Davaya duruşma savcısı olarak giren Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da FETÖ davaları kapsamında tutuklu bulunuyor.
Davanın görüldüğü İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Haziran 2017 tarihli duruşmada, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin bozma ilamına uyulmasına karar vererek, Ergenekon dava dosyasıyla daha önce birleştirilen internet andıcı, terörle mücadele eylem planı ve Danıştay saldırısı dosyalarının ana dosyadan ayrılarak başka esasa kaydedilmesine hükmetmişti.
Süreçte hayatını kaybeden 11 sanık ve Yargıtay'ın beraatlerine hükmedilmesini istediği 21 sanığın dosyasını ayıran heyet, 6 Temmuz 2017 tarihli duruşmada, Ergenekon ana dava dosyasıyla birleştirilen 12 sanıklı Danıştay saldırısı dosyasıyla ilgili görevsizlik, ilk mahkemece beraat kararı verilen 21 sanıklı dosyayla ilgili beraat ve yargılama sürecinde hayatını kaybeden 11 sanıklı dosyayla ilgili de düşme kararları vermişti.
Düşme, ayırma ve beraat kararlarının ardından mahkeme heyetince dava, 229 sanık üzerinden görülmeye başlanmış ve 11 Eylül 2018'deki duruşmada verilen birleştirme kararlarıyla sanık sayısı 235'e çıkmıştı. 30 Kasım 2018 tarihli 7. duruşmada mütalaasını açıklayan savcılık, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine saldırı dava sanıklarının da aralarında bulunduğu 32 sanığa çeşitli oranlarda hapis cezası, 199 sanığa beraat, bir sanığa düşme, bir sanığa ayırma, bir sanığa suç duyurusu yapılması ve bir sanığa da herhangi bir karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep etmişti.
Mütalaada, "Ergenekon silahlı terör örgütünün varlığının, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı, bu nedenle de varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu haliyle bu dava kapsamında kovuşturmaya konu edilen 'Ergenekon' adlı bir terör örgütünün varlığı ispat edilememiştir." denilmişti.
Sonraki süreçte, sanıkların mütalaaya karşı beyanları alınmış, mahkeme heyetinin her duruşmada karar vermesi beklenmiş ancak duruşmalarda kimi sanıkların savunma yapmaması veya mazeret sunması nedeniyle nihai karar açıklanamamıştı. (AA)