Şair küçük İskender hayatını kaybetti
Şair küçük İskender kanser tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.
Şair küçük İskender
Fotoğraf: Kadir İncesu
İsmail AFACAN
İstanbul
Türkiye şiirinin önemli şairlerinden küçük İskender yaşamını yitirdi. Gerçek adı Derman İskender Över olan şaire, geçen yılın haziran ayında kanser teşhisi konulmuştu. Paşabahçe Devlet Hastanesinde hayata gözlerini yuman küçük İskender 55 yaşındaydı. Şair için 4 Temmuz Perşembe (yarın) saat: 11.00'de Beşiktaş Akatlar Kültür Merkezinde bir tören düzenlenecek. Ortaköy Büyük Mecidiye Camisi’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verilecek.
Şair, Bavul dergisinin ağustos 2018 sayısında, “Tek başına safari” başlıklı yazısında “Haziran 2018’de saptanan tümörler, metastazlar, o, bu: Sancılı, keyifsiz bir yolun başlangıcı benim için. Bugüne güzel geldiğimizi düşünüyorum; böyle de gittiği yere kadar gidecektir. Kaç kuşaktır sizinle olduğumdan dolayı samimiyetle söylüyorum ki çok mutluyum. Arşivimdeki, masamdaki, aklımdaki her şeyi toparlamaya, yarım bırakmadan size teslim ederek fişi çekmeyi planlıyorum. Umarım, zamanım yeter. Dostça kalın” diyerek okurlarına veda etmişti.
küçük İskender’in yaşamını yitirmesinin ardından Ahmet Tulgar, C. Hakkı Zariç, Mustafa Köz ve Betül Dünder duygu ve düşüncelerini Evrensel ile paylaştı. Edebiyatımızdaki önemini vurgulayan şair ve yazar dostları küçük İskender’in kalıplara sığmayan şiirinin, şiir için verdiği emek ve cesaretinin unutulmayacağını söyledi.
Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreteri Hakkı Zariç: küçük İskender Türkçe şiirin yaşayan en önemli şairlerinden biriydi. Toplumcu gerçekçilik, Garip ve İkinci Yeni geleneğinden beslenmiş ve kendi dilini yaratmış bir şairdi. Özgündü, içtendi ve isyankardı. Bu isyanı iktidarlara karşıydı. Uzlaşmadı. Yazdığı gibi yaşadı daima. İsyanın sesini uzlaşmazlığıyla büyüttü. 1988’de “Gözlerim Sığmıyor Yüzüme” kitabından bugüne her şeyin arkasında durabileceği bir nitelikle yazdı. Kendinden sonra gelen kuşakları etkiledi. Şiirimiz çok önemli bir damarını kaybetti. Arkadaşımızı, dostumuzu kaybettik... Işıklar içinde uyusun...
Türkiye Yazarlar Derneği Genel Başkanı Mustafa Köz: Sevgili İskender, “Gözlerim benim sığmıyor yüzüme” diyordu ilk kitabında. Onun şiir coşkusu ve heyecanı da yüreğine sığmadı. Şiirimizin 10 yılda bir yenilenmek ve kuşaklara sarılmak gibi geleneği hep olmuştur. 90’lı yıllarda o yenileşme çalışmasının önemli şairlerinden biri küçük İskender’di. Onun yeniliği bir topluluğa gereksinim duymayacak üretkenliği taşıyordu. Bu yönüyle özgün, tekin bir şiir kurdu. Bu özgünlüğün içinde Allen Ginsberg edası olduğu gibi Edip Cansever’in kent soyluluğu da vardı. Şiirimiz için sıra dışı bir şiir yarattı. Kalıplara sığmayan şiiri, şiir için verdiği emek ve cesareti unutulmayacak.
ŞİİRLE DOLU BİR YAŞAM
Başta şiir olmak üzere birçok edebi türde eserler veren küçük İskender, 1964 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Kabataş Erkek Lisesini bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesine girdi, son sınıfında okulu bıraktı. Ardından İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde okumaya başladı, ancak burayı da tamamlamadı. İlk filmi “Ağır Roman” ile oyunculuğa adım atan küçük İskender 2000 yılında Orhon Murat Arıburnu, 2006 yılında Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü’nü kazandı. 2014’te Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü, 2017’de Necatigil Şiir Ödülü’nü almıştı.
"İSTANBUL’UN KARANLIK TARAFLARINI BERABER KEŞFETTİK"
Gazeteci ve Yazar Ahmet Tulgar: Hastalığından başından beri haberdardım küçük İskender’in. Fakat nedense hastayken görmek istemedim. Yanına gidemedim ama hep haberleştik.
İskender çok büyük bir şairdi. Yaşasaydı daha çok güzel şiirler yazacaktı. Ama edebiyatın kalıcılığı çok büyük teselli.
Ben İskender’in şu yönünden de bahsetmek istiyorum. 90’lı yılları İstanbul’da görece genç yazarlar olarak çok hüzünlü günler geçirdik. 12 Eylül karanlığı hâlâ sürüyordu. Arkadaşlarımız öldürülüyordu. Cezaevinde olan arkadaşlarımız vardı. Ama bir yandan da o cuntanın karanlığını yırtmaya çalışıyorduk. 90’lı yılların başında ben de öyleydim, İskender de. Biz eve barka giremezdik. Küçük İskender’le hemen her gece buluşurduk. Eski Galata Köprüsü'nün altında uyurduk hava güzelse, yoksa balıkçı teknelerine sığınırdık. Sonra tekrar sokağa dönerdik. İstanbul’un karanlık taraflarını beraber keşfettik. İskender sokağa çok bağlı bir yazardı. Sokaktan çok besleniyordu. O kadar büyük bir aşktı ki İstanbul’a duyduğumuz. Çok fırtınalı, çok hüzünlü, çok neşeli zamanlarımız geçti İskender’le. Artık eski Galata Köprüsü yok, küçük İskender de gitti. Çok üzgünüm.
"KALBİNİ VE GÖVDESİNİ ÇOĞUNLUK ATEŞE YATIRDI"
Şair ve Yazar Betül Dünder: Bazı şairler kendi boşluğunun içinde doğar, yaşar ve yazarlar. Onların yazmaktan, yazar gibi söylemekten, söyler gibi yazmaktan; yazmak ve yaşamak ikiliğinin hakkını vermekten başka yolları yoktur. İskender o şairlerdendi. Başlangıç noktalarını hep kendi seçti -eğitim hayatı bunun için bir ipucudur- kendi kolajını kendi oluşturdu. Şiiri bu hayatın bu iradenin şiiridir. Kurduğu bütün yapı şiire açıldı hep. Şiir geleneğini bilerek yazan; o bilginin içine kendi sesini yerleştirebilen bir şairdi. Bu çok önemli. Çünkü kendinden öncekinin ya da kuşakdaşlarının sesleriyle yazan nicesinin arasında kaç tanedir ki böyle şair. Bir de İskender’in şiirini izleyen ona öykünüp şiire, yazıya, sevmeye meyleden gençleri de söylemeli. Kendi şiirini kurarken kendi ülkesini de yarattı İskender. Bunu kimsenin gözüne sokmadan, usulca; şiirlerine günceli, güncelde görünmeyeni, yeraltında, tenhada kalanı yerleştirirken yaptı. Şöyle de diyebiliriz: Şiiri büyük yaşadı İskender, bazen de yazdı. Kendi boşluğunu da alıp gitmesi bundan. Ardındaki çukur düşündüğümüzden de büyük.
Kalbini ve gövdesini çoğunluk ateşe yatırdı. Bunu bu coğrafyanın tüm kötücüllüğüne, ötekileştirici zorbalığına karşı yaptı. Buradan şiir oldu. 90’lı yıllarda şiir adına, şiir için söylenmiş her cümlenin içine bir havai fişek gibi yerleşti. Evet İskender şiirimizin aykırı şenliği idi. Şenlik bitti mi? Hiç sanmam. Fişek bir yerlerde ortalığı birbirine katmaya devam ediyor ve şenlik sürüyor.
KİTAPLARI
Şiir
Gözlerim Sığmıyor Yüzüme ( 1988 / Adam Yayınları )
Erotika ( 1991 / Adam Yayınları )
Yirmi5April ( 1994 / YKY )
Periler Ölürken Özür Diler ( 1994 / Gendaş )
Suzidilara ( 1996 / Adam Yayınları )
Güzel Annemin Hayal Gücü ( Tek Baskılık Kitap ) ( 1996 / Hera Şiir Kitaplığı )
Ciddiye Alındığım Kara Parçaları ( 1997 / YKY )
Papağana Silah Çekme! ( 1998 / Om Yayınları )
Alp Krizi ( Tek Baskılık Kitap ) ( 1999 / Çalıntı Yayınları )
Gözyaşlarım Nal Sesleri ( 1999 / Adam Yayınları )
Bir Çift Siyah Deri Eldiven ( 2000 / Adam Yayınları )
İpucu Bırakma Sanatı ( 2000 / Om Yayınları )
Bahname ( 2000 / Om Yayınları )
Teklifsiz Serseri ( 2001 / Om Yayınları )
Kahramanlar Ölü Doğar ( 2001 / Om Yayınları )
Çürük Et Deposu ( 2001 / Adam Yayınları )
Eski Kral Deposu ( 2002 / Adam Yayınları )
Siyah Beyaz Denizatları ( Toplu Şiirler I ) ( 2003 / Gendaş )
Barudî ( Kürtçe Çeviri ) ( 2003 / Piya )
Dicle ile Fırat ( 2004 / Gendaş )
Bir Daha Bana Benzeme Angel! ( 2004 / Varlık )
Sarı Şey ( 2010 / Sel Yayınları )
Bu Defa Çok Fena ( 2011 / Sel Yayınları )
Ali ( 2013 / Sel Yayınları )
Elli belirsiz (2014 / Sel Yayınları )
Serbest Metinler
Dedem Beni Korkuttu Hikâyeleri ( 1992 / Parantez )
İkizler Burcu Hikâyeleri ( 1993 / Parantez )
666 (1994 / Gendaş )
Galileo’nun Pergeli ( 2009 / Sel )
The Kırmızı Başlıklı İstasyon Şefi ( 1996 / Parantez )
Belden Aşağı Aşk Hikâyeleri ( 1996 / Parantez )
Pop H’art ( 1997 / İnkılâp )
Balık Burcu Hikâyeleri ( 2000 / Parantez )
Made In Hell ( 2001 / İnkılâp )
Insectisid ( 2002 / Stüdyo İmge )
Necronomicon / Ölüm Kitabı ( 2004 / Turuncu Medya )
Waliz Bir (2016 / Can )
Her Şey Ayrı Yazılır ( 2016 / Can )
Roman
Flu’es ( 1998 / Parantez)
Cehenneme Gitme Yöntemleri ( 1999 / Parantez )
Zatülcenp ( 2000 / İnkılâp )
Özel Derlemeler
Kanlı Lağım Fareleri’den küçük İskender’e ( 2001 / Stüdyo İmge )
Aşk Şiirleri Kolonisi ( 2004 / Everest )
İnceleme / Eleştiri
Şiirli Değnek ( 1995 / YKY )
Eflatun Sufleler ( 2002 / Gendaş )
Rimbaud’ya Akıl Notları ( 2004 / Alkım )
Günce
Cangüncem (1996 / Gendaş )
Bu defa çok fena ( 2011/ Sel)