Bilecikli işçiler: AKP yöneticileri servet kazandı bize ağır çalışma düştü
Hükümetin ekonomi politikalarına tepki gösteren Bilecikli işçiler, “Onlar servet kazandı bize asgari ücret ve ağır çalışma düştü” diyor.
Fotoğraf: Evrensel
Deniz IRMAK
Bilecik
Bilecik’te tam 20 yıl sonra belediye yönetiminin CHP’ye geçmesi, AKP ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakının itibarını önemli ölçüde sarstı. İstanbul’un tekrarlanan seçimlerinde AKP’nin açık ara farkla kaybetmesi ise sarsıntıyı depreme çevirdi. Yıllarca AKP’de yöneticilik yapmış işçiler dahi bugün “Yoksulluk cebimizi deldi ve eşitsizlik giderek büyüyor. Yıllarca desteklediğim partideki yöneticiler bir elleri yağda bir elleri balda” diyor. Herkes eleştirisini farklı noktalardan yöneltse de ortak duyguları değişim gerekliliği.
Bilecik merkezde 31 Mart’ta yapılan seçimde CHP ve İYİ Partinin oluşturduğu Millet İttifakı yüzde 51 oy alarak belediye yönetimini kazandı. “Yıllardır AKP’ye oy veren ve son süreçte MHP ve AKP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakının tabanı olan işçiler bu süreçte neler yaşadı, neler hissetti, kriz süreci her iki partinin tabanını nasıl etkiledi?” sorularına yanıt bulabilmek için Bilecik’te işçilerle konuştuk.
AKP Gençlik Kollarında uzun yıllar görev almış, ardından merkez ilçe yöneticiliği yapmış bir işçiyle tanışıyoruz belediye parkında. Uzun yıllar seramik fabrikasında işçilik yapmış şimdi ise hastanede çalışan işçi kuruluşundan beri AKP içinde görev aldığını ancak son seçimde Büyük Birlik Partisine oy verdiğini anlatıyor. Nedenini ise şöyle açıklıyor: “Yoksulluk cebimizi deldi ve eşitsizlik giderek büyüyor. Yıllarca desteklediğim partideki yöneticiler bir elleri yağda bir elleri baldayken biz hep yoksulluk içinde yaşadık. AKP giderek elit yöneticiler partisi haline geldi. Adaletsizlik büyüdü. Çoğu zengin oldu. Tarlayı hep beraber sürdük, buğday başak verdi. Ama başağın ucunu onlar topladı, bize ise sapı ve samanı kaldı. Kazandaki ortak yemek önce kepçelerle farklı kesimlere dağıtıldığı, bize gelince çay kaşığının ucuyla verildi.”
AKP’Lİ İŞÇİ ARTIK AKP’Yİ SAVUNMUYOR
İşçi, “Ben yıllarca fabrikalarda çalıştım. İşten sonra gece demeden gündüz demeden parti için çalıştım, bize fabrikalarda ağır çalışma koşulları düştü, işsizlik düştü, asgari ücretle çalışmak düştü ama birileri bizim bu emeğimiz üzerinden servetler kazandı” diyerek eleştiriyor AKP’yi. Tüm bu sorunların nedenini ara tabakadaki parti yöneticilerine bağlayan işçi “Reis bunlardan haberdar değildir” iddiasında. Yaşananlardan dolayı artık işyerinde ve sosyal hayatındaki AKP’lilerin büyük çoğunluğunun AKP’yi savunamadığını söylüyor.
Sohbet ettiğimiz işçi aynı zamanda Emeklilikte yaşa takılanlardan. “Ben EYT mağduruyum bu sorunlar neden çözülmüyor, çok mu zor?” diye sorguluyor.
"EN TEPEDEKİLERİN ÇIKARLARI İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Bir başka işçiyle sohbete başlıyoruz. Fabrikada bakım sorumlusu olarak çalıştığını ve EYT’li olduğunu öğrendiğimiz işçi aldıkları düşük ücretten şikayetçi. Bir dönem ülkü ocakları başkanlığını yaptığını anlatan işçi “Ben milliyetçiyim, vatanseverim” diyor. Toyota dahil birçok fabrikada çalışmış. Girdiği her fabrikada mutlaka sendikal çalışmanın içinde bulunmuş ve önderlik de etmiş. Sançim Çimento Fabrikasında çalışırken Kristal-İş’te örgütlenmesinden dolayı işten atılmış. Sendikanın kendisine sahip çıkmadığını söyleyen işçi sendikaları pasif kalmakla eleştiriyor. İşe geri dönüş olmayınca “Başka bir fabrikada iş buldum hayatımı sürdürmeye devam ediyorum” diyen işçi Cam Keramik-İş’in Sançim örgütlenmesini öğrenince ülkü ocaklarındaki arkadaşlarını toplayıp dayanışmaya gitmiş. “Biz çekirdekten ülkücüyüz ama Bahçeli davayı sattı ve bizleri pasifleştirdi” diyerek MHP’yi eleştiriyor. İzmit’te yaşadığı dönem Refah Partisine gittiğini, Milli Gençlik Vakfında çalıştığını oradaki gençleri çok inançlı bulduğunu anlatıyor. “Yapacağın işi inanarak yapacaksın, dava için yapacaksın, çıkara dayanmayan işler yapacaksın” diyen işçi parti içinde yaşanan süreci eleştiriyor: “Ama şimdi öyle değil en tepedekilerin çıkarları için çalışıyoruz, artık buna dur demek gerekiyor.”
"POLİS DİKİLİNCE ‘NE OLUYOR’ DEDİK"
İşçi Bülent Arınç’a da ateş püskürüyor: “Daha ne alacaksın kardeşim, ayda eline 40 bin geçiyor bir de laf ediyor. Herkes kendi kesesini dolduruyor. Menderes’ten bu yana değişen bir şey olmadı. Memleketi satıp bitirdiler, Bahçeli’de bu işin bir parçası oldu.” MHP’den ümidi kesince İYİ Partiye geçtiğini anlatıyor işçi: “Ankara dahil tüm etkinliklere gidiyorum. Kongre zamanı önümüze TOMA’lar ve polis dikilince ‘ne oluyor’ dedik. Son seçimde oyumu Millet İttifakına verdim, çalışma da yürüttüm. Ama Ekrem İmamoğlu bence proje. Daha dün kimse ismini bilmiyordu, şimdi tüm ülke ve dünya biliyor. Bu nasıl oldu anlamıyorum, proje olmasaydı bu kadar olamazdı. Erdoğan’ın karşısında olduğu için millet destekliyor.”
Osman Öcalan’ın TRT’de verdiği röportajı da eleştiren işçi “Adam Cumhurbaşkanı olmuş ‘Osman Öcalan’ın kırmızı bültenle arandığını bilmiyorum’ diyor. Buna kim inanır, seçimler için bunlar her şeyi yapar. Seçim sürecinde bunları gördük ve yaşadık” diyor.
Söz dönüp dolaşıp krize geliyor: “Enflasyon, zamlar ve hayat pahalılığı cebimizi deldi. Ben de 25 sene işçilik yaptım her gittiğim yerde sendikal mücadelenin içinde oldum. Burada insanlar sendikalaşmaktan korkuyorlar. Sendikalaşma demek işsiz kalmak demek, evine ekmek götürememek demek. İnsanlar borç içinde kıpırdayacakları yer yok. Bilecik işçisi sendikalardan çok ihanet gördü, bir yanının toprağa bağlı olması işleri zorlaştırıyor.”