Eskişehir'de bozkırın ortasında maden uğruna 187 bin ağaç katledilecek
Eskişehir’de açılmak istenen demir ve nikel madeni için 1555 hektarlık ormanlık alanda ardıç, sedir, karaçam ve meşe ağaçları kurban edilecek.
Fotoğraf: Yusuf Yavuz
Yusuf YAVUZ
Türkiye kavurucu sıcakların tam ortasından geçerken tek bir ağacın bile gölgesi adeta hayat kurtarıyor. Hele de Orta Anadolu'nun karasal ikliminde yaşanan kuru sıcak bir tek ağaç dalını bile önemli kılıyor. Ancak Anadolu'nun kalbinde yer alan Eskişehir'de yerin altındaki madeni çıkarmak için yerin üstünde bulunan 187 bin 225 adet ağacın kesilmesi için idam fermanı çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Eskişehir'in Beylikova, Sivrihisar ve Mihalıççık ilçelerinde demir ve nikel madeni için talep edilen kapasite artırımını projesi onayladı. Projenin ÇED raporunda yer verilen bilgilere göre toplam 31 bin dekarlık alanı kapsayan iki ayrı maden sahasında 187 bin 225 adet ağacın kesilmesi planlanıyor. Yöre halkı ise su kaynakları, tarım alanları ve şifalı su kaynağına sahip jeotermal hamamın zarar göreceği gerekçesiyle projeyi yargıya taşıdı. Eskişehir İdare Mahkemesi'nde dava açan yöre halkı, Porsuk Çayını da kirleteceğinden endişe edilen projenin hukuka aykırı olduğunu öne sürerek ÇED Olumlu Kararının iptalini talep ediyor.
ESKİŞEHİR’DE DEMİR VE NİKEL MADENİ İÇİN ÇED OLUMLU KARARI VERİLDİ
Eskişehir'in Beylikova, Sivrihisar ve Mihalıççık ilçelerinde açılması planlanan demir ve nikel madeni tarım alanlarını, su kaynaklarını ve yaban hayatını tehdit ediyor. Abdulalim Karaçay adlı girişimci tarafından işletilmesi planlanan maden için toplam 3.140,55 hektarlık (31 bin dekar) alanı kapsayan iki ayrı arazide ruhsat verildi. İlk etapta 2.132 hektarlık kısmında işletmeye başlanması planlanan madencilik projesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca geçtiğimiz Mayıs ayında 'ÇED Olumlu Kararı' verildi.
YILDA 1 MİLYON TON KAPASİTELİ KIRMA ELEME TESİSİ AÇILACAK
Beylikova ilçesine bağlı Yalınlı, Süleymaniye ve Kızılcaören köyleriyle Sivrihisar'ın Dumluca, Mihalıççık ilçesinin ise Adahisar ile Karaçam köyleri yılda 500'er yüz bin ton demir ve nikel, 1 milyon ton da kırma eleme tesisini kapsayan projenin etki alanında bulunuyor. Ayrıca aynı girişimci tarafından bölgede daha önce açılmış olan ve ÇED Gerekli Değildir Kararı bulunan krom ve manyezit ocağının üretim kapasitelerinin de artırılması planlanıyor.
YÖRE HALKI ÇED KARARINI YARGIYA TAŞIDI
Ancak yöre köylüleri tarım alanlarını, su kaynaklarını ve yaban hayatını olumsuz etkilemesi beklenen madencilik girişimine karşı çıkıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın projeyle ilgili verdiği ÇED Olumlu Kararı'nın hukuka aykırı olduğunu savunan yöre halkı, kararın iptali istemiyle Eskişehir İdare Mahkemesi'nde dava açtı.
10 BİN TONLUK İZİN İLE 1 MİLYON TONLUK ÜRETİM YAPILMAK İSTENİYOR
Maden projesiyle ilgili 2003 yılında alınan 10 bin tonluk kapasitelik "ÇED Gerekli Değildir" kararının gerekçe gösterilerek 1 milyon tonluk kapasite için dayanak yapıldığına işaret edilen dava dilekçesinde, "10 bin tonluk faaliyet için alınmış bulunan ÇED Gerekli Değildir Kararı gerekçe gösterilerek 1 milyon tonluk artış yetkisini yasal yükümlülükleri yerine getirmeksizin gerçekleştirmeyi hedeflemektedir. Bu durum açıkça kanuna karşı hile niteliğindedir. 2003 yılında, 2003 yılı teknolojileri ile yapılacak 10 bin tonluk faaliyet için ÇED gerekli görülmemiş olabilir. Ancak bugün söz konusu olan 2019 yılı teknolojileri ile 1 milyon tonluk bir üretimdir. 10 bin tonluk üretim için ÇED’in gerekli görülmeyişi gerekçe gösterilerek dava konusu 1 milyon tonluk ÇED raporunda hiçbir objektif ve denetlenebilir nitelikte teknik analize, ölçüme ve araştırmaya dayanılmamıştır" görüşüne yer verildi.
"MADENDEN AÇIĞA ÇIKACAK SÜLFÜR PORSUK ÇAYINA KARIŞACAK"
Maden ocağı ve kırma eleme tesisi açılması planlanan bölgenin tarım arazileriyle kaplı olduğu kaydedilen dava dilekçesinde, projeyle ilgili jeolojik çalışmanın yapılmadığının altı çizilerek, şöyle denildi: "Bölgedeki yer altı ve yer üstü su kaynaklarının konumu ile bu kaynakların özellikle yapılacak patlamalar ile ne şekilde etkileneceği, yer altı suyollarının ne şekilde değişeceği gibi bölge için hayati nitelikteki sorunlar ÇED Raporunda hiçbir şekilde ele alınmamıştır. Yine ÇED raporunda yer alan bilgilere göre, proje kapsamında planlanan üretim faaliyetlerinde öncelikle açık ocak üstü tarımsal toprak, kazılmak suretiyle alınarak ocak yakınında bir alana istiflenecek, tarımsal toprağın altından açığa çıkan maden üstü 1 milyon tona yakın sülfür bileşikli pasa da yine ocak yakınında bir yere istiflenecek bu pasadan sızacak sülfür bileşiklerinin yer altı suları ve Porsuk Çayı’na karışması önlenemeyecektir. Böylece işletilmesi sulama ihtiyacı nedeniyle tamamen Porsuk Çayı’na bağlı tarım arazilerinde tarımsal üretim zamanla suyun ve toprağın kimyasal kirliliği nedeniyle ortadan kalkacaktır."
TARİHİ JEOTERMAL HAMAM DA MADEN PROJESİNİN TEHDİDİ ALTINDA
"Projede planlanan kırma eleme tesisinin Süleymaniye Mahallesine kuş uçumu mesafesi 1640 metre, Porsuk Çayı’na 550 metre, yörede Yalınlı Hamamı adıyla hayli meşhur olan tarihi jeotermal kaplıcaya mesafesi ise sadece 820 metredir. Yalınlı Hamamı suyu yaklaşık 25 -27 derece ısıda saniyede 6-10 litre su akımı bulunan şifalı jeotermal niteliktedir ve yöre halkı dışında şehir ışından gelen misafirlerce de halen faal olarak kullanılmaktadır. Kaplıcanın Roma İmparatorluğu döneminde de kullanıldığı bu dönemden kalan bir takım bina kalıntılarından anlaşılmaktadır. Madencilik faaliyetleri kapsamında sözünü ettiğimiz bu kaplıcaya çok yakın mesafelerde dinamitle patlatmalar yapılacağı ÇED raporunda belirtilmiştir."
"HALKIN KATILIMI TOPLANTISI BİZE DUYURULMADI"
Davacılar konuyla ilgili ortak bir basın açıklaması yaparak madencilik girişimiyle ilgili endişelerini kamuoyu ile paylaştı. Süleymaniye Mahallesi Muhtarı Lütfü Bayraker, Dumluca Mahallesi Muhtarı Hasan Hüseyin Demir, Yalınlı Mahallesi Muhtarı Bilal Işık ve Süleymaniye köyünden Celal Öngel'in ortaklaşa yaptığı basın açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi:
"Yaptığımız araştırma ile ÇED Raporu hazırlanması sürecinde yasal olarak gerçekleştirilmesi zorunlu olan Halkın Katılımı Toplantısının, bizlere duyurulmadan salt yasal zorunluluktan kurtulmak amacıyla şekli olarak gerçekleştirildiğini; ÇED Raporunun adeta kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlandığını, yasal birçok zorunluluğun tıpkı Halkın Katılımı Toplantısında olduğu gibi şeklen ve usulsüz olarak sözde yerine getirildiğini öğrendik.
"BİR KAÇ PATRON PARA KAZANACAK DİYE YAŞAMIMIZ YOK EDİLMESİN"
"Raporu incelediğimizde bizlerin de yaşamakta olduğumuz 3 ilçeden 5 köyü içine alacak devasa bir alanda tonlarca dinamitin patlatılacağını, milyonlarca tonluk toprak ve kayanın kazılarak çevrenin pervasızca tahrip edileceğini, bu faaliyetler neticesinde bizlere ait tarım ve hayvancılık arazilerinin, su kaynaklarının geri dönülmez biçimde tahrip edileceğini, bölgedeki yaban hayatının neredeyse tamamen yok olacağını, soluduğumuz havanın toz ve sülfür bileşikleri nedeniyle solunamaz hale geleceğini ve tüm bunlara sadece bir madencilik şirketinin kârı uğruna izin verildiğini öğrendik. Bizler yaşamakta olduğumuz, çocuklarımızın da yaşayacağı bu toprakların, havamızın, suyumuzun birkaç patron para kazanacak diye yok edilmesini istemiyoruz."
ÇED RAPORUNA GÖRE MADEN İÇİN 187 BİN AĞAÇ KATLEDİLECEK
Eskişehirli köylülerin tepkisini çeken madencilik girişimiyle ilgili hazırlanan ÇED dosyasında dikkat çeken bir başka nokta ise ruhsat sahası içerisinde bulunan 1555 hektarlık ormanlık alanda yaklaşık 187 bin 225 adet ağacın kesilecek olması. Ardıç, meşe, karaçam ve sedir gibi ağaç türlerinin katledilmesi planlanan projenin ÇED raporunda kesilecek ağaçların yerine 5 katı kadar ağaç dikileceği öne sürülüyor.
MADEN İZNİ VERİLEN BÖLGE KIZIL GEYİKLERİN YAŞAM ALANI
Davacılardan Celal Öngel ise maden sahası içerisinde Tarım ve Orman Bakanlığı'nın gelir getirici türler ve bal ormanı için ağaçlandırma yaptığına dikkat çekerek söz konusu ağaçların da yok edileceğini dile getirdi. Madencilik izni verilen bölgenin ayrıca kızıl geyiklerin de yaşam alanı olduğunun altını çizen Öngel, "Geçtiğimiz yıl bu bölgede 15-20 civarında kızıl geyik gördüm. Sürü halindelerdi. Eskişehir'den gelen fotoğrafçılar da görüntülemişlerdi. Ancak bu canlıların yaşadıkları alanın herhangi bir koruma statüsü bulunmuyor. Madencilik faaliyeti yaban hayatını da yok edecek" görüşünü dile getirdi.