İzmir'de sağlık çalışanlarına şiddet: Devletin bizi koruması gerekiyor
Bayraklı'da Aile Sağlık Merkezinde iki hekim hasta tarafından şiddete maruz kaldı. Hekimlere saldıran Birkan Y. mahkemece tutuklandı.
Fotoğraf: Evrensel
Eda AKTAŞ
İzmir
İzmir'in Bayraklı ilçesi 20 No'lu Aile Sağlık Merkezinde iki hekim hasta tarafından şiddete maruz kaldı. Olay, denetimli serbestlik ile cezaevinden çıkan bir şahıs denetime gününde imza atmadığı için rapor istemesi üzerine yaşandı. Saldırgan, raporu veremeyeceğini söyleyen hekime hareket ederek fiziki şiddet uyguladı. Araya giren bir kadın hekim de darbedildi. Aile hekimlerine saldıran Birkan Y. çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Ayrıca dün Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık çalışanları hasta yakınları tarafından şiddete maruz kaldı. Olay yoğun bakım ünitesine kaldırılan bir hastanın kısa süre sonra kalbinin durması üzerine sağlık çalışanlarının hastaya müdahale ettiğini aileye bildirdiği sırada yaşandı. Hasta yakınlarının yoğun bakıma girmek istemesine sağlık çalışanları izin vermeyince darbedildi.
Olayın ardından aile hekimleri Alper Durmuş Sönmez ve Mahide Agara, Birkan Y.'den şikayetçi oldu. Bayraklı Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Birkan Y.'yi gözaltına aldı. Birkan Y., emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Kalbinde pil olan ve fenalaşarak, hastaneye kaldırılan Alper Durmuş Sönmez ise tedavisinin ardından taburcu edildi.
"GÖREV TANIMIMIZ DIŞINDA İŞ YAPMADIĞIMIZ İÇİN SALDIRIYA UĞRUYORUZ"
Konuyla ilgili görüştüğümüz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şube Eş Başkanı Fatih Sürenkök Sağlık Bakanlığının hastaları müşteri olarak gördüğünü ifade etti. Daha öncede İzmir'in ve Türkiye'nin birçok yerinde benzer olayların yaşandığını hatırlatan Sürenkök, "Hastaların bizden talep ettikleri bakanlığın bize tanıdığı görev tanımı ve kuralların dışında oluyor. Sahte rapor vermek, hasta yokken onun adına reçete yazmak gibi istekler etik kuralları açısından yanlıştır. Hekimler bu yanlışı yapmadığı için saldırıya uğruyor" dedi.
Sağlık Bakanlığının şiddet olaylarıyla ilgili bir açıklama yaptığını belirten Sürenkök, "Aile hekiminizi tanıyor musunuz diye kamu spotu var. Aile hekime hasta gider ve başkası üzerinden reçete yazılamaz ve ya sahte rapor istemek suçtur gibi kamu spotları yapılması gerekirken tam tersine burası Aile Sağlığı Merkezi sizin yeriniz ve oradaki insanlarda size hizmetle mükellef denilerek bunların önü açılıyor. Evet sağlık çalışanları bu hizmetle mükellef ama insanların gereksiz veya bizim yapacağımız işin dışındaki görevlerle mükellef değiliz" diye konuştu.
"DEVLETİN BİZİ KORUMASI GEREK"
Yıllardır sağlık çalışanları olarak sağlıktaki şiddetin caydırıcı olması için meclisten yasa geçsin diye mücadele ettiklerini ifade eden Sürenkök, "Sağlık çalışanına saldıranlar serbest kalıyor. Acaba bu iş bir hakime, polise, kaymakama yapılsa böyle mi oluyor? Biz de devlet memuru olarak hastanede kamuyu temsil ediyorsak bir hakimden, savcıdan, polisten farkımız yok. Onlara uygulanan yasa neyse bize de onun uygulanması gerekiyor. Biz orada devlet adına çalışıyoruz. Devletin bizi koruması gerekiyor" dedi.
"ŞİDDETİN OLDUĞU YERDE HİZMET ÜRETİLMEMELİ"
Şiddetin olduğu yerde o andan itibaren o gün hizmet üretilmemesi gerekiyor. Bakanlık "Orada fiili bir saldırıdan sonra hizmet üretilmeyecek" dediği anda hastalar oradaki sağlık çalışanına sahip çıkacaktır. Çünkü buradaki kayıp hastalarında olacaktır. Ama maalesef sağlık çalışanları şiddetten dolayı hizmeti durdurduğu zaman sağlık müdürlüğü soruşturma açıyor ve bu arkadaşlara hizmet üretmediği için ceza veriyorlar. Anlatya'da 120 aile hekimine inceleme yapılıyor bu sebepten dolayı. Ben meslektaşımın fiili saldırısına karşı ona destek olmak için bir gün işi bırakıyorum ve bununla ilgili sağlık müdürlüğü destek vermek yerine soruşturma açıyorsa bunun anlamı şu 'Sen bu fiili saldırıyı kesinlikle sineye çekeceksin.' O yüzden Sağlık Bakanlığının, Sağlık Müdürlüğünün ve Valiliğin samimi olması gerekiyor. Saldırı varsa hep birlikte buna karşı çıkmamız gerekiyor" diye konuştu.