14 Temmuz 2019 08:24

S-400 gündemi: Türkiye çatışma koordinatlarına yaklaşıyor

S-400 sistemlerinin nakliyatı karşısında ABD dışındaki sessizliğin ardında silah tekellerinin rekabeti var. Öte yandan AKP politikası, Türkiye’yi ABD-Rusya çatışması koordinatlarına yaklaştırıyor.

Fotoğraf: Dmitriy Fomin/Flickr (CC BY-SA 2.0)

 

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Almanya’da yayınlanan muhafazakar Die Welt gazetesinden Boris Kalnoky, S-400 füze savunma sisteminin gelmesine dair “Erdoğan, Rus roketleriyle Batı’ya vedalaştı” değerlendirmesinde bulunuyor. Alman Haber Ajansı (DPA) ise Rus roketlerinin gelişini, “Türkiye ile ABD arasındaki kavga zirveye ulaştı” saptamasıyla okuyucularına duyurdu.

Sadece bu başlıklara bakıldığında bile S-400’lerin teslimi Batı ile Türkiye arasında ciddi bir kırılmayı ifade ettiğini söylemek mümkün. Ama buna rağmen NATO’nun “Endişeliyiz” açıklamasındaki tona bakıldığında, sanki S-400’lerin alınması tek başına ABD’nin sorunuymuş gibi görünüyor. ABD ile Türkiye arasında yaşanan gerilim, ABD Savunma Bakanlığının açıklama yapıp yapmayacağı, CAATSA yaptırımlarının ne kadarını uygulayacağı ne kadarını uygulamayacağı konusunda yoğun tartışmaların yaşandığı bir dönemde, NATO’nun diğer üye ülkelerinden bir açıklamanın yapılmaması da dikkat çekici.

NEDEN SADECE ABD’NİN SORUNU GİBİ GÖRÜNÜYOR?

Örneğin bütün bu diploması trafiğine rağmen, AB’nin liderliğine oynayan Almanya’dan resmi düzeyde bir açıklama ya da tepki gelmedi. Ne başbakanlık ne de dışişleri bakanlığından açıklama var. Keza AB Ordusu’nun kararlı savunucusu Emmanuel Macron’dan bir tepki açıklaması gelmedi. Macron’un yankı yaratan son açıklaması uzay komandosunun kurulması oldu. Eylül ayında komandonun kurulacağını duyurdu.

NATO üyesi AB ülkelerinin ABD’ye göre daha temkinli ve “soğukkanlı” davranmalarının elbette nedenleri var. Bunların başında Türkiye’nin Rusya ile silah ticaretinde asıl kaybedenin ABD olması geliyor. Hava savunması açısından NATO üyesi ülkeler tarafından kullanılan Patriotları, ABD silah tekelleri Raytheon Company ve Lockheed Corporation üretiyor. Modeline göre tanesi 2-3 milyar avro olan bu savunma sisteminin satışı asıl olarak ABD’nin işine yarıyor. Dolayısıyla Patriot yerine Rus silah tekeli Almas-Antei tarafından üretilen S-400’lerin satın alınması ekonomik açıdan asıl olarak ABD’yi ilgilendiriyor. Ve bu kadar gürültünün arkasında aynı zamanda silah tekelleri arasındaki pazar kavgası bulunuyor. Bu pazarın dışında kalan Avrupalı tekeller ve ülkeler ise sessizliği tercih ediyor. 

Avrupa’nın sessizliğinin arkasında aynı zamanda Türkiye’den ziyade Rusya ile ilişkileri bir denge üzerinde götürme isteği yatıyor. Ukrayna ve Kırım vesilesiyle epey gerilen AB-Rusya ilişkilerinin daha fazla gerilmesinin AB’nin yararına olmadığı bu süreçte görüldü. Özellikle Almanya ile Rusya arasında doğal gaz hatları ve yüksek ticaret hacmi, ilişkilerin seyri açısından önemli. Dolayısıyla AB ülkelerinin bir bütün olarak Türkiye üzerinden Rusya ile ilişkileri yeniden germe olasılığı oldukça düşük görülüyor.

Bu nedenle NATO ve diğer üyelerin geride, ABD’nin ön safta göründüğü S-400 geriliminde, büyük bir olasılıkla asıl seyir de Türkiye ile ABD arasında yapılacak pazarlıklar tarafından belirlenecek. ABD Başkanı Donald Trump için asıl önemli olanın silah tekellerinin daha fazla kâr etmesi olduğu söylenebilir. Türkiye yönetiminin S-400’e rağmen ABD’den silah almaya devam edeceğinin garantisini vermesi de tansiyonun düşmesine neden olabilir.

ABD-RUSYA ÇATIŞMA KOORDİNATLARINA YAKLAŞTI

Genel olarak Batı ittifakı, bir üyesinin, pek çok raporda “düşman” olarak adlandırılan Doğu ittifakı (Rusya-Çin) ekseniyle birlikte hareket etmesine izin vermeyecektir. Sürecin durdurulması ve tersine çevrilmesi için içeride bu dışarıda aşamalı Erdoğan ve AKP üzerinde büyük bir baskı oluşturulacaktır.

İki emperyalist kamp arasındaki çelişkilerden yararlanarak bölgede etkisini artırmanın hesaplarını yapan Erdoğan hükümetini gelecekte büyük tehlikeler beklediği bugünden görülüyor. S-400’lerin alınmasıyla Türkiye emperyalist devletler arasındaki çatışma koordinatlarına bir adım daha yaklaşmış durumda. Geçmişte, Ukrayna bu çatışmanın en belirgin olduğu ülkelerin başında geliyordu. Sonunda Batı yanlılarının Rusya yanlılarına karşı yaptığı darbe, bölgenin güçlü ve büyük ülkesini kaosa sürükledi. Halen bölünmüş bir ülke olan Ukrayna’da Rusya ve Batı yanlıları arasında her alanda rekabet ve gerilim devam ediyor. Bu da ülkenin ekonomik ve siyasi olarak istikrarlı bir rota izlemesini engelliyor. Bunun sonucu olarak bir oligarkın arkasında olduğu bir televizyon şovmeni başkanlık koltuğuna oturabildi. Türkiye’de de devlet içinden başlayarak her alanda Batı ve Rusya yanlılarının oluşması ve bunlar arasında çatışmanın boy vermesi kuvvetle muhtemel görünüyor.

RUSYA KAZANMAYA DEVAM EDİYOR

Uluslararası ilişkiler açısından bakıldığında S-400’lerin Türkiye’ye ulaşmasının, Erdoğan’dan ziyade Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin’in başarısı olduğu söylenebilir. Rus uçağının düşürülmesinden sonra adım adım izlenen siyaset, Türkiye’yi pek çok açıdan Rusya’ya daha bağımlı hale getirdi. Ve Türkiye’nin üyesi olduğu NATO’yu karşısına alarak S-400 savunma sistemini satın alması adeta bir zorunluluk haline geldi. ABD’yi sıkıştırma, pazarlık gücünü artırma adına ilk dönemlerde yapılan blöf ve şantajlar sonuç itibariyle Rusya’nın bölge üzerindeki etkisini genişletmeye yol açtı. Dolayısıyla Suriye’de Batı’nın planlarını durdurmakla paylaşım mücadelesine güçlü bir aktör olarak dönen Rusya, bununla kalmamış NATO’nun bir ülkesini de kendisine mecbur bırakmıştır.

Buradan bakıldığında S-400’ler sadece Türkiye üzerine etkili olmanın bir adımı değil, aynı zamanda NATO içindeki Truva Atı olma özelliği taşıyor. Şimdi, başta F-35 olmak üzere NATO’nun sahip olduğu pek çok silah teknolojisinin bozulabileceği ya da çalınabileceğinden endişe ediliyor.

BU KADAR SİLAHLANMANIN FATURASI HALKA

Rusya ile ABD arasında her geçen gün daha fazla sıkışmaya başlayan Türkiye, ABD’nin tepkisini yumuşatmak için Patriot savunma sistemi ve 100 adet F-35’in de satın alacağında ısrar ediyor.

Her iki durumda da asıl olarak Rus ve ABD silah tekellerinin kârlı çıkacağı bugünden görülüyor. Ekonomik krizle boğuşan, sürekli bütçe açığı veren Türkiye’nin S-400 için 2 buçuk milyar doları, F-35 için toplam 110 milyar doları gözden çıkarması, faturanın asıl olarak halka kesileceği anlamına geliyor.

Emperyalist devletler ve onların silah tekelleri sürekli krizler ve gerilimler çıkararak, bağımlı ülkelere silah satarak kasalarını doldurmanın planlarını yapıyorlar. Türkiye de silahlanma yarışına katılarak silah tekellerinin değirmenine su taşımaya devam ediyor.

Halbuki, başta komşuları olmak üzere, bölge ülkeleriyle yayılmacı politikalar değil dostluk üzerinden kurulacak bir ilişki, hem emperyalist devletler arasında sıkışmanın, birisinden birisini tercih etmenin önüne geçecek, hem de silahlanmaya ayrılan milyarlarca doların işsizlik, yoksulluk, eğitim, sağlık gibi temel alanlara harcanmasına imkan tanıyacaktır. “Dış düşman” korkusu üzerinden yıllardan beri izlenen politikaların Türkiye ve bölge halklarının yararına olmadığını Suriye politikası yeterince ortaya koymuş olmalı.

Bu nedenle 70’li yıllarda Türkiye devrimci hareketinin dile getirdiği “Ne ABD ne Rusya bağımsız Türkiye” talebi bugün de geçerliliğini korumaya devam ediyor. Tersi kaos, gerilim ve silahlanmaya koşar adım ilerlemek olacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan: S-400 teslimatı tarihimizin en önemli anlaşmasıdır

SONRAKİ HABER

İsveç'te Afgan sığınmacılar iade kararının geri alınması için eylemde

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa